Bölüm 2 bin kelimeyi geçti. Sabahtan beri yazıyorum ve zor bitti. tabi yazarken ne badireler atlattım onu saymazsak eğer
Yorum yapın. Size upuzun bir bölüm verdim. 2 bini geçti sonuçta değil mi.
İyi okumalar
🐿🐇
Şişme montun içine dahada gömüldüm kafamdaki bereyi iyice kafama yerleştirirken. Hava soğuktu. Hatta karla karışık yağmur değiyordu arabanın ön camına. Uzun zaman olmuştu bu görüntüyü görmeyeli. Karın camın üzerinde oluşturduğu beyaz şekilleri dört kıştır özlemiştim. Arabanın klimasından gelen sıcak havayı bile özlemiştim.
Roséanne'yi de özlemiştim onlarla beraber.
1 saattir yoldaydık ve Jimin Hyung az kaldığını söylemişti. Dayanacak gücüm yoktu. Bunun bir çözümü de yoktu ama yinede denemeyi seçmiştim bende. Çünkü Maria istediğini almadan gitmezdi.
"H-hyung." Çenem titremişti. Üşüyordum ve nedenini bende bilmiyordum. Tek isteğim hasta olup güçsüz düşmememdi.
"Jungkook iyi misin?" Jimin hyung bir eli direksiyondayken elini ısıyı dahada yükseltmek için ayarlara attı. "İyiyim, sadece üşüdüm. Şey Hyung ne kadar kaldı?" Ellerimi birbirine sürttüm ve ısıtmayı denedim.
"Az kaldı. Yarım saat." Kafamı salladım ve geriye yaslandım. Biraz geç çıkmıştık. Jimin Hyung yolda yememiz için bir şeyler almıştı. Onuda bana zorla yedirmişti. Zayıfladığımı görmüştü. Tıkanana kadar ağzıma basmadığına şükrediyordum.
Başımı kardan dolayı buğulu ve nemli cama yasladım. Dudaklarımdan çıkan sıcak nefesler camı dahada buğulandırıyordu. Bunu yapmayı eskiden hep sevdiğimden, elimi kaldırdım ve işaret parmağımı cama koyup çizgiler çizdim. Çizdiğim çizgilerden asfaltın beyaz çizgileri görünmüştü.
"Jungkook." Jimin Hyung bana seslendiğinde başımı kaldırıp ona baktım. Boyun damarları ceketinin içinden şişmeye başladığında, soracağı soruları şuan seçmeye çalıştığını anlamıştım.
"Efendim."
Yutkundu seslice. Elleri direksiyonun üzerinde bir ritim tutmaya çalıştı ama yapamadı. Elinin birini siyah saçlarına attı ve geriye itti.
"Hyung söyle hadi." Bu sefer dayanamayan taraf bendim. Merak ettiği bir sürü soru olduğunu biliyordum. Soracağı soruları az çok tahmin etmeye çalıştıkça, o sorularda dahada boğuluyordum.
"Jungkook." Kafamı salladım evet der gibi. Direk gözlerine bakıyordum ve o yola bakıyordu.
"Maria." dedi ve sustu dudaklarını dişleri arasına alırken. Vücuduma bir titreme dalgası gelmişti yeniden. Onun adını duymak bile midemi bulandırıyordu. Devam etti yutkunarak konuşmasına.
"O sadece taciz etti değil mi?" Dudaklarımı ısırdım aynı onun gibi yaparak. Söyleyecek çok şeyim vardı ama dışarıya dökemiyordum. Dökemezdim de. Kapalı kutu Jeon Jungkook.Sadece taciz edildiğimi biliyordu Jimin Hyung. Küçükken yaşadığım o olaylardan haberi yoktu. Söyleyememiştim kimseye. Babama bile. Sadece o gün ağlayarak ve o anları yaşayarak onunla beraber ağladığım, Rosé'ye anlatmıştım. Daha fazla saklayamayacağımı anladım. Saklayamazdım ki. Küçük çocuğa defalarca tecavüz eden oydu ama ben kendimi suçlu hissediyordum.
Bunca zaman sakladığım ve benimle beraber mezara kadar gelen o sırrı, ikinci bir kişinin daha öğrenmesi ne tür bir yara olacaktı bende bilmiyordum.
Rosé'ye anlatmıştım ama ağlayarak. Şimdi belkide güçlü kalmaya çalışıyordum. sadece 'iyi misin' sözüyle bile tıkanıp kalacaktım.
Arkama yaslandım ve duyacağım onca şey için montun içine doğru gömüldüm. "Hyung sadece o değil." Yutkunan taraf bendim ve onun keskin bakışları beni bulmuştu. "5 kere-..." 5 Kere demek bile çenemi daha şimdiden zangır zangır titremişti. Gözlerimden bir ömür geçmişti onu derken bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad | rosékook
Fanfiction[Tamamlandı] Sinir hastası Jungkook ve 21 yaşında olmasına rağmen kendini küçük bir çocuk zanneden peter pan hastası Rosé. - Jeon Jungkook ❦ Park Chaeyoung •xmiasyx• | 2019