🐿🐇
Geçmişi unutmak deyimini yaşıyordu şuan Jungkook. Dudaklarını dişleyip duruyordu ve kanatmıştı dudağını. Arkasında yatan melek neredeyse yarım saattir yatağında yatıyordu.
Uyuduğunu biliyordu çünkü nefesi normal düzeyde ilerliyordu. Kolu belindeydi ve beyaz ve küçük elleri karnına geliyordu. Uyandırmak istemiyordu onu. Çünkü o yanındayken, huzurun tam dibinde olduğunu biliyordu. Onu izleme isteği ile yanıp kavruluyordu. Masum yüzünü izlemek istiyordu ama yapamıyordu.
Jungkook elini kaldırdı ve kendi karnındaki Rosé'nin küçük elini kavradı.
Yumuşacık olan eli başparmağı ile okşadı.Kendi ellerinde çok kesik ve yara varken onun elleri pamuk gibiydi. Hem bembeyaz, hemde yumuşacık.
Jungkook fazla alışmıştı bu kıza. Bu hastanede kalma nedeni hemen arkasında yatan kız olmuştu. Onun sevecenliği ve onun masumluğu. Kalbini taşıracak şekilde güzelliği ve iyiliği. Jungkook'un yalnızlığını tek çırpıda atacak biriydi.
O cidden çok güzeldi.
Jungkook'un ilk gün yanına gelişinden beri bu kızın peşini bırakmayacağını biliyordu. Çünkü arkadaş olmak istiyordu ve yalnız insanların yarasına, çilekli yara bandı yapıştırıyordu. iyileştiriyordu onları.
Çok güzel bir kalbi vardı. Küçük bir çocuktan farksız küçük bedeni.
Rosé adını kırmızı güllerden almıştı buna emindi.Jungkook yavaşça kafasını kaldırdığında Rosé'nin elini kavradı uyandırmamaya çalışarak, yavaşça onun tarafına dönüp, ellerini yine aynı yere koydu beline.
Şimdi yüz yüzeydiler.
Rosé'nin sarı saçları, Jungkook'un yastığına dağılmıştı.
Elinin biri yüzünün yanındaydı. Dudakları büzülmüş ve kıvrılmıştı.
Kapalı gözleri bile bir harikaydı. Kirpikleri özenle dizilmişti sanki.
Burnundan nefes alıp veriyordu ve sakin bir şekilde ilerliyordu.Jungkook elini kafasının altına koydu ve hemen yüzünün yanındaki yüzü sanki bir heykeli izliyor gibi izlemeye başladı.
Jungkook gözlerini kırpmadan Rosé'nin yüzünü izliyordu. Büzülmüş dudakları biranda hafifçe gülümsediğinde, Jungkook oraya odaklandı.
Rüya görüyordu Rosié. Hemde hayatının en güzel cennetinde, en güzel adamla birlikte gökkuşağının üzerinde yürüyordu.
"Rosié..." diye fısıldamıştı Jungkook. Onu uyandırmak istemiyordu.
Yüzüne biraz daha yaklaşmıştı."Fazla masumsun." diyede tamamladı fısıltı ile.
Burunları birbirine değiyordu. Yakın olmaları Jungkook için bir ödüldü. Çünkü cennetinin kokusunu içine bol bol çekebiliyordu.
Elini yavaşça kaldırdı ve parmak uçlarını yanağına değdirdi. Tüy gibi yumuşaklıkla parmak uçları ile yanağını okşarken, Rosé gıdıklanmış ve yüzü titremişti.
Jungkook hemen elini çektiğinde, uyanmaması için bekledi.
Onu daha fazla izlemek istiyordu.Rosé uyanmadan tekrar uykusuna devam etti. Göz kapakları titriyordu. Bu da birazdan uyanacağını belli ediyordu.
"Ah Rosié...Rosié..."
Şansını deneyerek bugün Rosé'nin kendisine yaptığını ona yaptı ve dudaklarını Rosé'nin alnına değdirdi.
Küçük bir öpücük bıraktı ve geri çekildi.Doğru mu yapıyordu bilmiyordu ama, bu kızı yanından ayırmak istemiyordu. Her ne olursa olsun Rosé'yi bırakmak istemiyordu. Çünkü geçmişini unutuyordu. Eskiden yaşadıklarını unutuyordu.
Ya da o iğrenç kadının izlerini bedeninden siliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad | rosékook
Fanfiction[Tamamlandı] Sinir hastası Jungkook ve 21 yaşında olmasına rağmen kendini küçük bir çocuk zanneden peter pan hastası Rosé. - Jeon Jungkook ❦ Park Chaeyoung •xmiasyx• | 2019