"Bak canımın içi, ciğerimin köşesi, şu dondurmayı düzgün ye nolur. Her yerime dondurma bulaştırdın."
"Tamam tamam, özür dilerim bak bitti bile." külahın dibini de ağzına atıp dondurmayı bitirdi.
Üstüme bulaşan dondurmaları ıslak mendille sildim. Arda bey dondurma yemeyi beceremediği için benim bile her yerim batmıştı.
Üstümü başımı temizleyip ıslak mendili çöpe attım. Gözlerim Aslı ve Ayberk'i aradı.
Arda'ya Aslıyı sorduğumda kahve almaya gittiğini söyledi. Şaşırdık mı? Hayır.
Etrafa bakındığımda Ayberk bir ağaca yaslanmış telefonuna bakıp gülümsüyordu.
Çaktırmadan arkasından sinsi sinsi yaklaştım ve eğilip telefona baktım.
Telefon ekranında benim fotoğrafım vardı ve o benim fotoğrafımı gülümseyerek izliyordu?
Kafasını çevirip beni görünce aniden telefon ekranını kapadı.
Yüzümdeki şaşırmış ifadeyle ona bakmaya devam ettim.
O da bana bakıyordu ve bakışları dümdüzdü. Her ne kadar bir şeyler söylemesini beklesem de ne o konuştu ne ben konuştum.
Aramızdaki anlamsız göz temasını kesip Aslı'nın girdiği kahve dükkanına girdim.