Soğuyan havayla birlikte öğrenciler ateş yakıp etrafına sıralanmıştı. Herkes sohbet ederken Kayra elindeki dal parçasıyla yeri eşeliyordu. Yan tarafındaki manzara onu neden bu kadar rahatsız ediyordu, anlamış değildi.
Eşyalarını alıp Pamir'in çadıra yerleştirdikten sonra hava karardığı için ateş yakmışlardı. Hemen Pamir'in yanına oturmuş ve onunla birkaç kelime konuşabileceğini düşünmüştü ama ne yazık ki planlarına uymayan biri vardı.
Pamir'le aynı fakülteden olduğunu bildiği Hazal, Pamir'in yanına oturmuş durmak bilmeden konuşuyordu.
"Evet gençler,herkes beni dinleyebilir mi?"dedi kampı ayarlayan kızlardan biri. Kayra kim olduğunu bilmiyordu.
"Biliyorsunuz gezi kulübü olarak bu kampı biz ayarladık. Eğlenceli bir oyun düzenledik. Havanın kararmasını bekliyorduk. Ormanın içine tam 10 tane bayrak yerleştirdik. Bayrakların üzerine ışık tuttuğunuzda parlıyor. Hepiniz yanında fenerlerini getirdi zaten. Üçlü gruplara ayrılacağız ve bayrakları arayacaksınız. En çok bayrak bulan grubun üyelerine 500₺'lik hediye kuponu vereceğiz. Evet, ne düşünüyorsunuz?"
"Hava karardığı için tehlikeli değil mi, sizce de?"dedi Kayra'nın sınıfında olan Pelin.
"Endişelenmeyin. Ormanın her yerinde telefon çekiyor. Bize konumunuzu artığınız az sizi buluruz. Ormanı avcumun içi gibi bilirim."
"Ya hayvan falan saldırırsa." dedi Pelin. Kayra onun gerçekten korktuğunu suratından anlayabiliyordu.
"Hayvan mı? Burası sadece şehirden yarım saat uzaklıkta. Vahşi hayvanların bu kısımda olduğunu hiç zannetmiyorum. Ama hala katılmak istemeyen varsa ayrılabilir."
Birkaç kişi çadırlarına geçerken Kayra arkadaşlarına baktı. Hepsi hala oturuyordu. Demek ki katılacaklardı.
"Grupları haksızlık olmasın diye şu anki oturma sırasına göre yapacağız. Üçlü olarak ayrılalım lütfen. "
Kayra yanındakilere baktığında sağ tarafında Pamir vardı. Sol tarafında ise tanımadığı bir çocuk oturuyordu.
"Sanırım üçümüz oluyoruz."dedi Hazal ikisine bakarken.
"Evet öyle. Sen burada bekle Hazal. Biz Kayra ile çadırdan fenerlerimizi alalım."
Pamir çadıra doğru yürürken Kayra da onu takip etti. Pamir fenerini aldıktan sonra Kayra'nınkini de ona uzattı.
"Ceketini giy istersen. Ormanın içi soğuktur."dedi Pamir.
"Tamam. Giyiyorum."
Daha sonra çadırdan çıkıp Hazal'ın yanına gittiler. Kayra o sıra Pamir'le konuşup konuşamayacağını düşünüyordu. Ne vardı sanki ikili grup olsalardı?
"Evet saat şu an 20.15 . Şimdi başlıyoruz ve saat 21.45'te bitiriyoruz. İyi eğlenceler. Telefonlarınız açık olsun."
Herkes kendi grubuyla ormanın bir tarafına dağılırken Kayra önden yürüyen Hazal ve Pamir'i takip etmeye başladı. Sanırım bir buçuk saat boyunca da onları böyle geriden takip edecekti.
•
Ormanın derinliklerine gelmelerine rağmen hala bir bayrak bile bulamamışlardı. Kayra telefonundan saatine baktığında çoktan yarım saatin geçtiğini fark etti.
"Sanırım susadım."
Yarım saat boyunca susmayan Hazal tekrar konuştuğunda Kayra bu sefer gözlerini devirmekten kendini alamadı. Başladıklarından beri kız her konuda mızmızlanmıştı.
"Kayra sırt çantanda olması lazım. Versene."
Pamir sonunda Kayra'nın varlığını fark etmiş olmalıydı. Bir kere bile dönüp arkasına bakmamıştı. Kayra bir ara onu gerçekten unuttuğunu falan düşünmüştü.
Kayra çantasından şişeyi çıkarıp Hazal'a uzattı. Kayra ne yapıp edip Pamir'le yalnız kalmalıydı.
"Çişim geldi."
Bir anda söylediği şeyle iki çift göz ona şaşkınlıkla döndü.
"Yani tuvaletimi yapmam lazım. "
"Çok mu acil? Vardıktan sonra yaparsın."dedi Pamir.
"O zaman da ormana yapmayacak mıyım? Yapayım işte şimdi."
"İyi tamam. Şu ağaçların oraya gidelim."
"Hep birlikte mi?"
Hazal'ın sorusuyla 2 genç bu sefer ona döndüğünde Kayra cevaplamasını ister gibi Pamir'e baktı.
"Sen burada bekle Hazal. Buraya az da olsa ay ışığı vuruyor. Ben Kayra'nın yanında gideyim."
Hazal Pamir'in koluna girdiğinde Kayra ikisine şaşkınlıkla bakıyordu. Bunlar bu kadar yakın mıydı?
"Beni burada yalnız başıma mı bırakacaksın? Hem ben de geleyim sizle. Bir şey olmaz."
"Onun yanında işeyemem ben. Daha fazla da dayanamayacağım. Gidiyorum tek başıma. Hem belki de karanlıkta çukura falan düşerim de daha rahat bir ortamda tuvaletimi yaparım. "
Kayra sinirli adımlarla ağaçlarının arasına yürüdüğünde arkasından gelen adım seslerini işitmemişti. Tam bir ağacın arkasına geçip pantolonunu indirmişti ki Pamir'in sesini duydu.
"Niye bir anda öfkelendin ki? Kız korkuyor işte."
Kayra için Pamir'in yanında tuvaletini yapmak ne kadar garipse sanırım Pamir için o kadar normaldi.
"Ben de korkuyorum belki. Zaten sürekli her şeyden şikayet edip durdu. Neden onunla grup olduk ki? Bir tane bile bayrak bulamadık zaten. Eminim herk-"
"Bitti mi?"
"Hayır bitmedi. Hala konuştuğumu duymuyor musun?"
"Ondan bahsediyorum aptal."
Kayra Pamir'in suratına baktığında onun gözlerinin nereye baktığını görünce o da önüne baktı. Hemen pantolonunu topladığında aptallığına kızıyordu. Fenerini resmen penisinin üstüne tutmuştu ve her şeyi belli oluyordu.
"Niye bakıyorsun? "
"Yanlışlıkla oldu. Sen de tüm ışığı oraya yöneltmeseydin. Işın kılıcı gibi parlıyordu. "
Kayra şaşkınlıkla ona döndüğünde Pamir gözlerini ondan kaçırmıştı.
"Hem neden bir erkeğin aletine bakmak isteyeyim ki?"
"İstemez misin?"
"İstemem tabii ki. Bu iğrenç. İbne miyim ben?"
İbne mi? Kayra her şeyi düşünebilirdi ama asla Pamir'in homofobik bir olduğunu düşünmemişti. İşte bu yüzden de söylememişti ya arkadaşlarına eşcinsel olduğunu. Ne tepki vereceklerini bilmiyordu çünkü. Ancak anlamıştı ki söylememekle en doğru kararı vermişti.
"Pamir! Gelin bayrağı buldum!"
Hazal'ın sesiyle Pamir ona doğru yürüdüğünde Kayra yaptığı bu şeye son vermesi gerektiğini düşündü. Pamir umrunda falan olmamalıydı. En başından o aptal falcıya inanmaması gerektiğini biliyordu.
Diğer bölümü okumayı unutmayın.
💙
-T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COINCIDENCE ✓
FantasyTanışmak tesadüftür,arkadaşlık seçim ama aşk tamamen kaderdir. -BxB hikayedir.