Dokuz

34.3K 2.6K 1.9K
                                        

Babamla hiç yakın olmamıştık. Uzaktan normal baba oğul gibi gözükürdük ama öyle değildi. Birbirimiz hakkında hiçbir şeyi bilmezdik. Yoldan geçen herhangi bir insanla babam arasındaki tek fark ortak genleri taşıyor olmamızdı. Sürekli çalışırdı. Hatta o kadar çalışırdı ki küçükken bir babam yok sanırdım. Çünkü baba demek birlikte futbol maçına gittiğin,deli gibi yemek yediğin,bir sıkıntın olduğunda yanında olan kişiydi. Küçükken hayatımda bunları yapabildiğim bir insan olmadığı için babam yok sanıyordum. Meğer baba olmak için doğmama yardım etmesi yeterliymiş.

Şaşırmamıştım diyemem. Tüm bunları yapacak kadar cani olduğunu düşünmezdim. Sıradan bir doktor olduğunu düşündüğüm babam masum çocukları ailesinden ayırıp üzerinde deneyler yapıyormuş. Yaptıklarının cezasını da ben çekiyordum. İki gündür zorla bu evde tutuluyordum. Hiçbiriyle konuşmamıştım. Işıl odaya yemek getirdiğinde birkaç şey söylüyordu ama duymamazlıktan geliyordum. Telefonumun kampta unuttuğum için kimseye haber veremiyordum. Ailem benim merak etmiş olamazdı. Zaten ayda bir kere telefonla annemle konuşurduk o kadar. Arkadaşlarım merak etmişlerdir ama Pamir'in onları arayıp birkaç yalanla ikna ettiğine emindim. Yani onların isteklerini yapmadığım sürece burada mahsur kalmaya devam edecektim.

İki gündür pek bir samimi olduğum yataktan kalkıp odadaki pencere doğru ilerledim. Ormanın sık ağaçlarından başka bir şey gözükmüyordu. Gelen seslerlerle evin girişine baktım. Oda 2.katta olduğu için ne yaptıklarını çok net görüyordum. Ömer bir baltayla Mert'in getirdiği odunları parçalıyordu. Mert o kadar hızlı hareket ediyordu ki bir an onu görememiştim. Ormanın içine girip gelmesi sadece birkaç saniye sürüyordu. Bakışlarımı onlardan ayırıp gelen arabaya baktım. İçinden Pamir indi. Nereden geliyordu? İzlemeye devam ediyordum ki odamın kapısı çaldı.

"Gelebilir miyim?"

Gelen kişiye baktığımda Ela'yı gördüm. Onunla hiç yalnız kalmamıştık. Işıl'ın söylediği şeyler yüzünden ondan biraz çekiyordum.

"Geldin zaten."

Cevabımı duyunca gülen yüzü hafif düşmüştü ama sonra kendini toplarladı.

"Hepimiz seni aşağıda bekliyoruz. Bir şeyleri sindirmen için sana biraz müddet tanıdık."

"Bu şeyler iki günde sindirebilecek şeyler değil. Biliyorsun değil mi?"

Avucunu açıp küçük bir alev çıkardı. Bu kızdan korkmakta haklıydım.

"Bu şeyi 21 yıldır sindirmeye çalışıyorum Kayra. Daha fazla bekleyemem. "

Kapıdan çıkıp gittiğinde arkasından bakakaldım. Beni tehdit etmişti. Bu kız beni diri diri yakmakla tehdit etmişti. Pirzola olmak istemiyorsam dediklerini yapsam iyi olacaktı. Korktuğumu belli etmemem lazımdı. Odadan çıkarken tek düşündüğüm buydu.

Merdivenleri olabildiğince sessiz indim. Eve ilk geldiğimde girdiğimiz salona doğru ilerledim. Büyük salonda hepsi bir kenara dağılmıştı. Işık elindeki dosyayı inceliyordu. Artık kim olduklarını ayırt edebiliyordum. Mert ve Ömer de odun kırma işlemini halletmişler. Şömineye odunları atıyorlardı. Işıl ve Sezgin geniş koltuğa yayılmış camdan dışarıyı seyrediyorlardı. Ela sanırım mutfaktaydı. Pamir yoktu.

"Ela! Şömine sevgilim."dedi Mert mutfaktaki Ela'ya seslenirken. Arkasında döndüğünde de beni gördü.

"Kayra gelsene."

Ela mutfaktan çıkıp yanımdan geçerken bana bakmamıştı. Mert'in yanına gidiyordu. Ben de onlardan en uzak koltuğa oturdum.

"Mert kaç defa söyledim? Bu tür şeyler için beni çağırmasanıza. Çakmak mıyım ben?"

COINCIDENCE ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin