Otuz üç

18.4K 1.5K 574
                                    

Günümüzde matematik konusu olarak da müfredatta bulunan 'olasılık' çoğu zaman hayatımızda yer alır. Dünya öyle bir denge içindedir ki bir olayın birden fazla hatta binlerce olasılığı olsa da sonuç yine aynı noktaya çıkabilir. Bu biraz bir hedefe A veya B yolunu kollanarak C noktasına gitmek gibidir. A yolunda karşına kötü olaylar çıkarken B yolu günlük güneşliktir ama sonunda yine hedef C noktasıdır. Küçük aklıyla insanın algılamayacağı binlerce olasılık her gün etrafında bulunurken çoğu kişi bilindik yolu seçer.

Olasılığı kısaca tanımlayacak olursak bir olayda istenen sonucun gerçekleşme oranıdır,diyebiliriz. Kayra yatağında yatmış öylece tavanı izlerken olayların böyle sonuçlanmasının olasılığını hesaplıyordu. İlk önce hiç doğmamış olduğunu düşündü. Kayra Kandemir diye birinin hiç olmadığını. Neler değişirdi? Babası yine aynı şeyleri yapardı. Pamir ve diğerleri yine mutasyona maruz kalırdı. Sezgin belki hala hayatta olurdu. Kayra hiç olmasaydı belki şu an herkes mutlu olurdu. Bu olasılık aklını en çok meşgul edendi.

Olasılıklardan biri de Kayra'nın saati hiç kullanmamış olmasıydı. Saati kullanmalarına izin vermeyip onu öldürselerdi zaman değişmeyecekti. Sezgin belki o zaman diliminde hala yaşıyor olacaktı. Kayra onun gözlerinin önünde olduğunu görmeyecekti.

Sezgin'in kanlar içindeki bedeninin aklına gelen görüntüsüyle gözlerini açtı. Gözünü kapattığı an gördüğü tek şey oydu. Beyaz tabanda bile göreceğim diye çok korkuyordu. Üzerinden bir hafta geçmiş olayın getirileri azalmayı geç her gün kat kat artıyordu. Sezgin'in bedeninin mahzende çıkarılışı aklına geliyordu. Polise haber verilmemesi için genç çocuğun gizlice defnedilmesi gerekiyordu. Onun hakettiği tören bu muydu? Hayatını açtığı o mahzende hayatının bitmesi onun kaderi miydi?

Kalbinin atışı artarken Kayra o an bile Sezgin'in atmayan kalbini düşünüyordu. Soluk bedenini,masadan sarkan ve yere kanını damlatan kolunu. Hatırladığı görüntüler vücudunu titretiyordu. Bu üşümek değildi,bu ürpermekti.

Ölüm böyle bir şey miydi? Daha önce hiç yakın denecek birisini kaybetmemişti. Bu yüzden durumu nasıl karşılayacağını bilmiyordu. Sezgin'in ölümünden başka bir şey düşünemiyor ve işin kötüsü bunu tek başına yapıyordu. Pamir'i o günden sonra görmemişti. Diğerleri de aynı şekildeydi. Kayra onların nerede olduğunu bilmiyordu. Bildiği şey mahzende olmadıklarıydı. Çünkü dün tüm cesaretini toplayıp oraya gittiğinde kapıyı bile açamamıştı. Hiçbir şey bilmiyordu. Sezgin'e bunu yapanım kim olduğunu,o gün orada neler yaşandığını bilmiyordu. Işıl'la gördükleri video kayıtlarını diğerlerinin bilip bilmediğini bilmiyordu. Diğer kayıtların hala orada olduğunu biliyordu ama gidip bakamazdı. Bu sanki birinin günlüğünü okumak gibiydi. Ölü birinin günlüğünü...

Tavanı izlemeyi bırakıp yatakta yan dönüp cenin pozisyonunu aldı. Gözlerini kapatmadı. Uyumaya korkuyordu. Tam karşısındaki gardrobun aynasından gördüğü yüzü uykusuzluğunu çok iyi belli ediyordu. Morarmış göz altları onu bağımlı biri gibi gösteriyordu. Aynada gözlerine baktı. Göz göze geldiği bedeni bile yabancı gelmeye başlamıştı.

"Ne yapacağım?"dedi yansımasına. Tabii ki aldığı tepki de aynısıydı. Kapının açılma sesini duysa da bakmadı. Annesi yine yemek yemesi için zorlayacaktı. Tek bir lokma yiyecek hali yoktu. Çiğnemek bile dünyanın en zor işi gibi geliyordu. Aynada gördüğü bedenle yanıldığını anladı. Annesi değildi,Cemre'ydi. Genç kız yatağın kenarına oturdu. Kayra onu en son nasıl bir şekilde gördüğünü biliyordu ama Cemre yanlış zamanı bulmuştu. Açıklama yapacak durumda değildi.

"Neyin var?"

Kızın yumuşak sesi kulağına vardığında bile yansımasına bakmaya devam etti. Cemre onun konuşmayacağını anladığında sesi tekrar duyulmuştu.

COINCIDENCE ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin