#35

2.3K 149 15
                                    

Sıramda boş boş otururken sınıfa tarih hocasının girmesiyle ayağa kalktım.

"Oturun."

Ayağa kalkmamızla oturmamız bir olurken sıkıntıyla ofladım.

Tarih derslerini severdim ama fazla sıkıcı geçerdi..

Berk beni dürterken yavaşça ona baktım.

Berk tam konuşacakken tarih hocası bize doğru baktı ve Berk'in lafını ağzına tıktı.

"Berk ve Buğlem önünüze dönün.Bir şeyler öğrenmeniz ve ileride bana minnet duyabilmeniz için çabalıyorum.Az saygınız olsun."

İkimiz de başımızı sallayıp hoca tahtaya döndüğünde aynı anda orta parmaklarımızı kaldırıp sırıttık.

Benimki sırıtmadan daha çok kıkırdamak olacak ki hoca bana dönüp uyarı dolu bir bakış attı.Anında mesajı alarak hocaya şirince gülümsedim.

Konunun tam ortasında içeri nöbetçi öğrenci girdi.'Yine ne yaptım ya!' diyerek isyan edecekken nöbetçi;

"Hocam dersinizi böldüğüm için üzgünüm.Müdür 12.sınıfları konferans salonuna çağırıyor."

Tam hoca ağzını açmıştı ki;herkes büyük bir coşkuyla sırasından kalkarken yaklaşık 3 saniyede tüm sınıf boşaldı.

Sınıfta tek Berk ve ben kalırken hoca bize bakarak sinirle karışık gülümsedi.

"Çıkabilirsiniz."

"Teşekkür ederiz hocam."

Diyerek Berk'le birbirimize bakış atıp sıradan kalkarken ne kadar havalı olduğumuzu düşünüyordum.

Gecikmeden konferans salonuna ilerlerken çoğu öğrencinin ayakta kaldığını gördüm.

Biz de el mahkûm bir kenarda müdürü beklemeye başladık.

"Pişt!"

Uzay hızla yanıma damlarken yanağımdan makas aldı.

"Benim g*tüm bile bu konferans salonundan daha büyük!"

Tam o sırada etrafta bir sessizlik oluşurken herkes tip tip Uzay'a bakmaya başladı.Ben kendimi tutamayıp kahkaha atarken,Berk de bana katıldı.

Uzay utanarak başını önüne eğerken neyse ki çok fazla odak noktası olmamıştı.

Müdür sonunda belirirken ayakta durmaktan ağrıyan ayaklarıma baktım çaresizce.

"Biraz daha dayanın,az kaldı."

"Kimle konuşuyorsun?"

"Ayaklarımla."

Berk gözlerini devirip gülerken müdür konuşmaya başladı;

"Çocuklar biliyorsunuz ki;üniversite sınavına az kaldı.Stresli olduğunuzu biliyoruz ve biz de az da olsa stresinizi azaltmak istiyoruz,bu yüzden kamp etkinliği düzenledik.Hem stresinizi azaltır,eğlenirsiniz;hem de herkes için güzel bir etkinlik olur.Ben de dahil olmak üzere birkaç öğretmeniniz daha gelecek.3 gün kalıp döneceğiz.Ayrıca kamp gününden bir gün önce nöbetçi öğrenci sınıfları dolaşarak size haber verecek.Okulun bahçesinde toplanıp gece saat 21:00'da tutmuş olduğum servislerle yola çıkacağız.2 tane servis var.Her serviste bir öğretmen olacak ve kendi servisindeki öğrencilerden o sorumlu olacak.Oturma planını ben ayarlayacağım.Yolda karnınız acıkırsa diye yanınıza yiyecek vb de alabilirsiniz.
Gelmek istemeyenler bugün okul çıkışı yanıma gelip ismini sildirsin.Yarın sildirmek isteyen olursa kabul etmem ona göre.Sorusu olan var mı?"

"Ne konuştun be!"

Diye sessizce fısıldarken müdür;

"Güzel,dağılabilirsiniz."

Dedi ve herkes ipi çözülmüş kangal gibi konferans salonunun kapısına yönelirken arada tost olmaktan korkuyordum.

"Yavaş be...İnsan ol,insan!"

Gibi etrafımdaki içimden geçmeye çalışan mahlukatlara övgüler(!) yağdırıyordum.

Tam kapıdan çıkıyordum ki yerde sürüklenen bir şey gördüm.Gözlerimi kısarak ona baktığımda ne olduğunu anlamam uzun sürmedi.

"Naz!"

Diyerek kalabalıktan ne kadar fırsat bulabilirsem yanına koştum.

"Kız,öğrencilikten sümüklü böcekliğe mi terfi ettin de yerlerde sürünüyorsun!"

Kendi esprime kahkaha atarak Naz'a baktım.

"Ha ha,çok komik! Ayağım takıldı ve yere düştüm.Eziliyordum az kalsın!"

"Ucuz atlatmışsın."

Elimi uzatarak onu kaldırırken üstünü silkeledi.

"Teşekkür ederim."

Ve birlikte çoktan boşalmış olan konferans salonundan çıktık.

12.sınıfların koridorunda ikimiz de ayrı yönlere giderek birbirimize küçük bir gülümseme gönderdik.

Sınıfa girdiğimde Uzay üstüme âdeta bir kaplan gibi atlayarak boynuma sarıldı.

"Kanka çok şükür yaşıyorsun..Konferans salonundan çıkarken milletin altında ezilip kaldın sandık!"

"Nofos olomoyorom!"

Diye gücümün yettiği kadar bağırırken Uzay geri çekildi.

Sinirli bir şekilde gözlerimi devirerek Uzay'a bir bakış attım.

"Spatulayla kazırdık artık seni betondan."

Uzay,Berk'in bu esprisine kahkahalarla gülerken omuz silktim.

"Bu iyiydi!"

Dedi Uzay gülmekten sulanan gözlerini silerken.

"Aman ne komik."

Berk bir elini omzuma atarken kulağıma eğilip;

"Komikti kabul et."

Dedi ve hınzır bir şekilde gülümsedi.

Onu takmayarak bana doğru gelen Aslı'ya sahte bir gülüş bahşettim.

Aslı'yla birlikte arkasından gelen Mert,Kutay,Kubilay,Azra ve Mine de çok geçmeden yanımızda yerlerini aldı.

Aralarında tek gerçekten sevdiğim kişi olan Kubilay'a gülümsedim.Onunla diğerlerinden daha yakındık.

"N'aptınız bakalım?"

Dedi Aslı bana bakarak.

"İyi sen?"

"İyi...Kampa gelecek misin?"

"Bilmiyorum,belki."

"Pekâlâ,sonra görüşürüz."

Başımı aşağı yukarı sallarken Berk'lere döndüm.Berk gelmeden önce onlarla daha yakındım.Berk geldikten sonra ise onunla takılmaya başladığım için Aslıları pek kaale almamıştım.Açıkçası onlarla takılmayı pek sevdiğim de söylenemezdi.Davranışları fazla iticiydi.

Kubilay;

"Siz gidin,ben geliyorum."

Diyerek koyun sürüsünü kışkışlarken bana baktı ve;

"Buğlem gelsene bi,seninle konuşmam gereken bir konu var."

Bölüm sonu...

Bu saatte bölüm atmayan da ne bileyim yani :D

Bu bölümü sevdim.Umarım siz de beğenmişsinizdir.Vote ve yorum atmayı unutmayın

PSİKOPAT KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin