9. Bölüm

11.8K 348 30
                                    

   Boran'ın Ağzından

   Mevsim gittekten sonra sinirden kuduruyordum. Hem o adamın Mevsim'e bakmasından hem de benim ettiğim sözlerden dolayı...

   Korumalara o adamı depoya götürmelerini söyledim. Sen ne hakla benim olana bakarsın. Piç kurusu!!!

    Adamı depoya götürdüklerine dair bir telefon aldım. Şimdi sen göreceksin. Depoya arabamı son hız sürmeye başladım. Geldiğimde hızla arabadan indim. Birkaç koruma kapının önünde durmuş beni bekliyordu. İçeri girdiğimde adam sandalyeye bağlanmış başı öne eğik bir şekilde duruyordu. Yanımdaki korumama 'uyandır' diye emir verdiğimde bir kova suyu üzerine boşalttılar. Adam sıçrayarak uyandı.

"Uyan lan işim var seninle." dedim bağırarak.

  Adam beni görünce ilk önce şaşırdı sonra gülümsedi. " Ooo, Boran Ateş."

"Kes lan sesini."

"Beni kaçırdın sen ne yapacaksın ki bana ne yapabilirsin." dedi sırıtarak. Yanına giderek yumruk üstüne yumruk ettim. Durduğumda tekrar konuştu.

"O yanındaki kız çok güzeldi. İşin bittiğinde bana da yolla." dedi ve beynime kan sıçramış bulundu.

"Ne diyorsun lan sen." dedim ve yumruk atmaya devam ettim. Attığım yumruklarla sandalyeyle birlikte yere düştü.

"Kaldırın lan şunu." dedim korumalara. Kaldırdıklarında tekrardan yumruk atmaya başladım.

"Niye kızıyorsun ki Botan yapmadığın şey mi? Kaç kızı altına aldın bu güne kadar." dedi. Tekrardan vurmaya devam ettim. Gözüm dönmüştü. Beni kimse durduramazdı şu an. Resmen Mevsim'i benden istemişti sanki o satılıkmış gibi.

"Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma lan. Şimdi." dedim ve belimden silahımı çıkardım. "Son bir kez söylemek istediğin birşey var mı yoksa ölür de gitsin mi diyorsun?" diye sordum. Silahı alnına dayadım ve vereceği cevabı bekledim.

"Boran, Boran. Sen o kızı sevdiğini sanıyorsun ama sen onu sevmiyorsun sadece zaman öldürüyorsun. O senin için sadece bir oyuncak. Onu da kullanıp bir kenara atacaksın. Değil mi? Sen hiçbir zaman gerçekten sevmedin, sevemezsin de." dedi. Ne demek oyuncak o benim için oyuncak mıydı yani.

"Son lafın bu muydu. Keşke bir kelime işadet getirseydin." dedim ve silahı kafasına sıktım. Adam kanlar içinde sandalyede durdu. Burnumu çektim.

"Atın bunu bir yere." dedim ve depodan çıktım. Şimdi bu sinirle Taha'nın yanına gidecektim onu da öldürürsem bu gece toptan bir temizlik olmuş olurdu. Diğer depoya doğru yol almaya başladım. Adamın söylediği sözler aklıma gelince çıldırmamak elde değildi. Elimle direksiyona bir yandan yumruk atıp bir yandan da bağırıyordum. Depoya geldiğimde korumalar kapının önündeydi. İçeri girecektim ki konuştu.

"Abi iyiki geldin. Bize çok zorluk çıkardı." dedi ve kafamı sallayıp onayladım. İçeri girdiğimde yorgun ve bitkin gözleriyle beni süzdü. Sonra dudağının kenarı çok az yukarı kıvrıldı.

"Demek geldin ha. Seni öldün sandım." dedi.

"Seni öldürmeden ölmek bana yakışır mı Taha?" dedim.

"Mevsim'i seviyor musun?" diye bir soru yönlendirdi ve devam etti. "Seviyorsan adam gibi sev bari kullanıp bırakma." dedi ve konuşmasının ardından yumruk atınca kafası sola doğru kaydı.

"Mevsim'i senden daha iyi seveceğim en azından senin gibi dövmem." dedim. Söylediğim şeyle suratı sinirli bir hal aldı.

"En azından bir öpücük aldım. Bana bu da yeter, sen daha onu bile almadın eminim." dedi ve pis pis sırıttı.

"Ne demek lan o kelime?" diye kükredim.

"Onu öptüm." dedi ve bana kararlı bir şekilde baktı. Nasıl öperdi onu? Mevsim niye bana bunu söylemedi?

"Bu cesaret nereden geliyor lan?" diye bağırdım. Yumruklarımı peş peşe suratına geçirdim. Suratı kanlar içinde kalmıştı.

Silahımı çıkarıp 4 el sıktım kafasına. Aslında o acı çekerek ölmeyi hak ediyordu ama sinirime yenik düştüm.
O sinirle depodan çıktım.

  Nasıl Mevsim'i öperdi. Zorla öptüğü besbelliydi çünkü Mevsim öyle bir şeye izin vermezdi. Bir de rahat rahat diyor ki 'onu öptüm' oropu çocuğu. Şu anda beni bir şey sakinleştirebilirdi o da Mevsimdi. Kızların evine gitmeye başladım. Gerçi o sözlerimden sonra nasıl çıkardım karşısına onu da bilmiyorum ya. O lafları söylediğim  için pişmandım. Ben ya ben Boran Ateş pişmanlık duygusunu ilk defa tadıyordu.Onu ilk gördüğüm gün geldi aklıma aniden.

    Kızların evine geldiğimi anladığımda durdum. Girsem mi girmesem mi? Girmeliyim bence en azından ona kendimi anlatırım. Tabii beni dinlemeyi kabul ederse. Arabadan inip kapıya doğru yol aldım. Kapıyı Ceren açtı. İlk önce kaşlarını çattı sonra konuştu.

"Abi ne işin var burada?" dedi ve beni içeri aldu konuşmaya devam etti. " Ses çıkarma Mevsim ve Peri yattı. Uyanmasınlar." dedi kafamı onaylar anlamında salladım.

"Mevsim nerede?" dedim soğuk kanlılıkla. Parmağıyla üst katı işaret edince hemen yukarı çıktım. Benim odamdaydı kesin. Kapıyı açıp baktığımda evet tahminim doğruydu. Yatağın kenarına yavaşça oturdum. Uyanmasını istemiyordum. Ellerimi saçlarının arasına daldırdım ve saçlarıyla oynamaya başladım. Başımı kafasına getirince kokladım. Kokusu çok güzeldi. Saçlarının arasına küçük bir öpücük bıraktım ve Mevsim'e baktım. Ağlamış mıydı o yüzü kıpkırmızı olmuştu? Beni duymayacağını bildiğim halde konuşmaya başladım.

"Mevsim, güzelim lafa nereden başlanır bilmiyorum. Özür dilerim o laflar için. Seni kendimden sakınıyorum ben kendimden kıskanıyorum. Sana birinin bakmasına, gözünün bile kaymasına tahammül edemiyorum. Seni fark edecekler diye ödüm kopuyor. Sadece bana ait ol istiyorum, sadece bana. Biliyorum uyanınca beni yanında istemeyeceksin. Bana bir düşmanınmışım gibi davranacaksın. Ben buna dayabilir miyim bilmiyorum. Ama sabredeceğim ne kadar dayanabilirsem ama sen de beni affet." dedim ve iç çektim. Yanağından yavaşça öpüp kapıya yöneldim. Ne kadar gitmek istemesem de kendime hakim oldum. Aşağı kata indiğimde Ceren'e döndüm.

"Ceren bana bak. Buraya geldiğimi Mevsim bilmeyecek anlaşıldı mı?" dedim sert bir şekilde.

"Peki abi. Sen nasıl istersen ama siz de barışın." dedi ve konuşmanın ardından ben de kapıdan çıktım. Şimdi evde nasıl duracaktım Mevsim'siz. Ben şuna şaşırıyorum ben bu zamana kadar yani Mevsim'i tanımadan önce nasıl yaşamışım.

    Ben bu düşüncelere dalmışken önüme bir arabanın geçmesiyle direksiyonu kırdım ve kazadan kurtuldum. Eve geldiğimde üzerimi değiştirdim ve yatağa yattım. Onun yastığını alıp onun üzerinde yatmaya başladım. Kafamı yastığa gömdüm. Yanımda yoktu ama kokusu buradaydı. Şimdi ise Mevsim'e yarın yapacağım şeyi düşünüyordum aklımda muazzam bir fikir vardı. Kendimi öyle ya da böyle Mevsim'e affettirmeliydim. Daha fazla Mevsim'in kokusuna dayanamadım ve uykuya yenik düştüm...

    Arkadaşlar kısa oldu farkındayım. İdare edin. Şimdi okullar da açılmak üzere yazma fırsatı bulamayabilirim haberiniz olsun ama okullar açılmadan bir bölüm daha gelecek. Ondan sonra okul başladığında vakit bulabilirsem yazacağım bulamazsan yazamam. Kendinize iyi bakın. Bir sonraki bölüm ise ne zaman gelecek bilmiyorum ama Cumartesi veya pazar gelebilir.

KADERİMDE SEN VARDIN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin