19. Bölüm

6.5K 202 18
                                    

  Arayan kişi Ceren'di.

"Efendim Ceren." dedim.

"Abi neredesiniz siz." dedi. Tabii söylemeyi unutmuştuk.

"Fransa." dedim kısa bir cevap vererek.

"Ne?" diye bağırdı. Kulağımın içine etti.

"Kızım ne diye bağırıyorsun. Kulağımın  içine ettin." dedim.

"Abi Fransa'ya gittiniz ve bize haber vermek alınıza bile gelmedi öyle mi? Ağlayacam şimdi ya. Kim bilir şimdi orası ne kadar güzeldir. Hatta oradaki mağazadaki kıyafetler, ayakkabılar. Offf. Ya biz gelemedik bari Mevsim'i telefonu ver de ona bize ne alması gerektiğini söyleyeyim. Ama ben gelseydim daha iyi olurdu. Şimdi rengi falan da önemli..." sözünü kestim ne çok konuştu.

"Kapatıyorum Ceren." dedim ve telefonu kapattım. Üzerimi değiştirip Mevsim'in yanına yattım.

Sabah

Mevsim'in Ağzından

      Sabah belimdeki ellerin sıklığı ile uyandım. Yan tarafıma baktığımda Boran bana ahtapot gibi sarılmış uyuyordu. Nefes almakta zorlamıyordum.

"Boran... Boran... Boran." dedi ama bir türlü uyanmadı. "Boran." diye hafofçe bağırdım.

"Ne var Mevsim uyu." dedi ve daha çok sarıldı. Ay şimdi öleceğim.

   Masanın üzerindeki bardakta suyu gördüm. Ve aklıma haince bir fikir geldi. Ama hayır bunu yaparsam kesin Boran beni öldürür. Bunu bildiğim halde elime bardağı aldım veBoran'ın üzerine boşalttım. Boran bir hışımla uyandı. Bu haline güldüm hatta kahkahalara boğuldum.

"Mevsim." diye bağırdığında koşarak aşağı kata indim. Tabii arkamadan Boran iniyordu. Koltuğun arkasına geçtim.

"Boran özür dilerim." dedim. Ellerimi yukarı kaldırarak.

"Yok öyle ilk önce üzerime suyu boşalt sonra özür dile." dedi ve peşimden gelmeye başladı. Tabii ben de koşmaya başladım.

     5 dakika sonra uzun uğraşlar sonucu Boran'a yakalandım.

"Evet. Yakalandın. Deydi mi o kadar kaçmana." dedi.

"Bak ya uyanmadın seni kaldırmaya çalıştım suçlu ben mi oldum yani." dedim dudak büzerek.

   Boran dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Omuzuna hafifçe vurdum.
Boran beni bıraktı.

"Akşama hazırlan bence güzelim benimle uğraşmak yerine." dedi ellerini cebine koyarak.

"Niye?" diye sordum masum bir ses tonuyla.

"Aksam bir arkadaşımın iş yerinin kutlaması var. Ve bu kişi bizimle ortak olan kişi. Hadi hazırlamaya başla bence. Çok açık giyinme derim. Yoksa aksam katil olabilirim." deyip göz kırpıp gitti. Öküz!!!!

    Dolabımı açıp içinden elbise seçmeye başladım.

1 saat sonra

   Ben elbise konusunda bir karara varamadığım için görüntülü olarak Ceren ve Peri'yi aramıştım. Gösterdiğim elbiselerin bazılarını Ceren beğeniyor, Peri beğenmiyor, bazılarını ise Peri beğeniyor Ceren beğenmiyordu. Ve ben çok sıkılmıştım bu durumdan. Elime beyaz bir elbise aldım kısaydı.

"Bu nasıl?" diye sordum.

"Iıııım güzel gibi ama fazla sade." dedi Peri.

"Hayır çok güzel." dedi Ceren. "Bunu giymelisin."

"Olmaz abim hem çıldırır hem de bu elbise çok sade." dedi.

  Elime siyah bir elbise aldım. Dizimin biraz üzerinde durucak gibiydi. Sırt kısmında dekolte vardı.

"Bunu beğenin artık. Yoruldum." dedim. İkisi de aynı anda bağırarak cevap verdi.

"Buna bayıldık."

"Allahıma sükürler olsun. Çok sağolun kızlar sonra görüşürüz." dedim ve telefonu kapatıp elbiseyi üzerime geçirdim. Oha çok güzeldi ve Boran çıldıracaktı ama umurumda değildi. Makyajımı da sade yapmaya karar verdim. Elbisem zaten çok iddaalıydı. Saçlarımı da açık bırakıp düzleştirdim. Ayakkabı olarak da siyah topuklu ayakkabı giydim. Küçük boyumu biraz da olsa uzatmıştım. O anda kapı açıldı ve içeri Boran girdi. Bana baktığı anda gözünün beri seğirdi ve resmen burnundan solumaya başladı. Yanıma geldi ve ellerimden tuttu.

"Güzelim sence de biraz abartılı olmamamış mısın ve fazla güzel. Ben katil olacağım gibi. Bu yüzden şimdi o üzerindekini çıkartıyorsun ve gidiyoruz." dedi.

"Ama ben çok beğendim bunu çok güzel olmuştu üzerime. Benim için dikilmiş gibiydi. Ne olur böyle geleyim lüüüüütfen." dedim son kelimeyi uzatarak.

"Tamam Mevsim tamam. Başımın tatlı belasısın. Bıiliyorsun değil mi?" dedi.

"Evet biliyorum." dedim ve beraber aşağı kata indik. Arabaya bindik ve yol almaya başladık.

Peri'nin Ağzından

Akşam olmuştu ve Ceren ile koltuklara yayılmış oturuyorduk. Ceren çay koymak için mutfağa gitti. Ben de sevdiğim dizilerden birini izliyordum. Arkamdan bir ses duyuldu.

"Bu dizi fazla demode değil mi Peri." dedi. Bu Eren'di. Hemen arkamı döndüm. Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Ayağa kalktım ve yanına gittim.

"Sen nasıl geldin buraya korumaları nasıl atlattın." dedim sessizce.

"Ben gelirim. Ayrıca mutfağın kapısı açıktı ve Ceren beni görmeden geldim" dedi ve sanki yaptığı şey gurur duyacak bir şeymiş gibi sırıttı.

"Harika, gerçekten seni korumalar görürse biteriz anında abime haber gider. Abim de seni öldürür." dedim.

"Gidecem sakin ol sade-..." dedi ve yere yığıldı. Baktığımda Ceren elinde vazonun altıyla duruyor. Vazonun üstü de yerde parçalar halinde. O an anladım ki Ceren vazoyu Eren'in kafasında patlattı. Offff ya.

"Ne yaptın Ceren." dedim.

"Hırsızı bayılttım." dedi ve saçını arkaya savurdu.

"Ya sen iyi misin o Eren'di." dedim ve Ceren elini ağzına koydu.

"Eyvah öldü mü acaba?" dedi.

"Bilmiyorum bayılmıştır galiba." dedim ve eğilip nabzına baktım. Atıyordu. "Merak etme katil olmadın. Yaşıyor. Ama Eren burada mı duracak üst kata falan çıkaralım."

    En sonunda Eren'i üst kata çıkardık ve yatağıma bıraktık. Ceren aşağı indi ben de Eren'i biraz izledim. Oldukça tatlıydı. Yüzünde en ufak bir leke yoktu. Saçları kısa olmasına rağmen oldukça havalı duruyordu. Hele o gözleri. Bu çocuk benim olmalı...

    Aşağı kata indim.

Eveeeeeet bitti. Aslında bölüm sabah gelecekti fakat bazı beklenmedik şeyler oldu ve akşam yayınlamak mecburiyetinde kaldım. Hepinizden özür diliyorum. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorum ve votelerinizi eksik etmeyin. Hepinizi çok seviyorum. Hepinize kucak dolusu sevgiler yolluyorum. Kendinize iyi bakın.

Bu bölüm 784 kelimedir.

    

KADERİMDE SEN VARDIN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin