30. Bölüm

4.9K 152 24
                                    

Arkadaşlar selamlar olsun. Nasılsınız iyi misiniz diye sormaya geldim ve gidiyorum. Şaka ya.

Ben çok iyiyim demek isterdim. Arkadaşlar gerçekten bu aralar çok kötüyüm. Birilerine derdimi söylemem lazım. Zaten bu lanet virüs yüzünden eve tıkıldık kaldık. Neyse veeeee bölüüüüüm...

Boran'a zorla yemek yedirmek için uğraşıyordum ama yemiyordu.

"Ya yesene Boran ilaç içeceksin. Aç karnına içilmez o ilaçlar. Hadi ya bari bir iki lokma ye." dedim kaşığı ağzına dayatarak.

"Mevsim boğma beni ne olur. Yorgunum ve uyumak istiyorum. Yemek yemek veya ilaç içmek istemiyorum. Müsaaden olursa uyuyacam."

"Yok, müsaade falan yok. İlaç içeceksin ne olur ya benim için de mi içmezsin." Son cümleyi sevimlilik yaparak söylemiştim. Bana öyle bir baktı ki kendimi değerli bir mücevher gibi hissettim.

"Tamam ya hadi ver yiyeyim." dedi ve sağlam olan eliyle tabağa ulaşmaya çalıştı ama ben tabağı kendime doğru çektim.

"Hayır, sana ben yedirecem yemeği." dedim

"Ben hep hasta olayım. Bana böyle bakacaksan razıyım hasta olmaya." dedi çarpık bir sırıtışla.

"Tövbe de." Yemeği ona yedirmeye başladım. Onun gözü hem bendeydi, gözlerini bir saniye olsun benden ayırmıyordu. Sonunda yemeği yedirmiştim,ilaçlarını vermiştim ve şu anda uyuyordu. Ben uyurken onu izliyordum. Uyurken çocuk gibiydi öyle güzel duruyordu ki uyurken. Aklıma birden Mira geldi. Şu anki konumuzla ne alakası var bilmiyorum ama aklıma geldi ve ben gidip onunla konuşacaktım. Odadan yavaşça çıktım ve Peri ve Ceren ile karşılaştım. Şimdi onlara nereye gideceğimi söylesem kesin gitmemi istemezlerdi.

"Kızlar benim çok az bir işim var çarşıda hemen gelirim zaten." dedim ve birşey demelerine fırsat bırakmadan hastaneden hızla çıkım. Taksiyi durdurup taksiye bindim. Nereye gideceğimizi sorduğunda hemen cevap verdim. Taksi hareket etti taksi. Camdan dışarıyı izliyordum. Denizin kenarından geçerken dalgaların hırçınca kıyıya vurduğunu gördüm.

Sonunda Mira'nın evine geldiğimizde parayı ödeyip indim. Kapıdan içeri girdiğimde korumalar hiç sorun çıkarmamışlardı. Bu tuhaftı. İçeri girdiğimde Mira'yı telefonuyla uğraşıyorken buldum.

"Hadi bakalım. Biraz daha ortalığı karıştıralım." dedi ve birine mesaj gönderdi. Benim telefona bildirim sesi geldiğinde bana gönderdiğini anladım. Bildirim sesiyle arkasını döndü. Beni görünce afalladı.

"Mev...Mevsim. Sen ne zamandır buradasın?"

"Çok olmadı." diyerek ona kaşlarımı kaldırarak baktım. "Beni gördüğüne sevinmedim mi? Çok ayıp bir komşu böyle mi ağırlanır. Hiç yakıştıramadım." deyip koltuğa oturdum.

Mira bana sadece bakıyordu. Telefonumu çıkarıp bana gönderilen mesaja bakmak için telefonu elime aldığımı gören Mira da bana şaşkınca bakıyordu. Gizli numaradan mesaj geldiğini gördüm ve bu kişi Mira'ydı.

"Vay sonunda kendimizi açığa çıkardık ha. Hahahahaha. Sen miydin hiç aklıma gelmedi var ya. Sen me çakalsın, az değilsin sen." dedim ve bana gönderdiği mesajı sesli şekilde okudum.

"Boran ile aranız nasıl iyi mi?" Ayağa kalkıp tam karşısında durdum. "Merak ettin madem söyleyeyim. Aramız gayet iyi hatta mükemmel diyebilirim." Mira'nın gözleri dolmuştu.

"Onunla mutlu olmayı hak etmiyorsun. Senin yerinde ben olmalıyım." dedi kaşları çatılmıştı.

"Lütfen ama beni kıskandığını bu kadar belli etme." Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

"Seni kıskanmak mı? Sen kıskanacağım son insan bile değilsin."

"Beni kıskanmıyorsan bu tavırlar niye?"

"Sonradan geldin ve benim yerimi çaldın." Bunu bağırarak söylemişti ve beni omuzumdan itti. "Gideceksin, çıkacaksın Boran'ın hayatından. Sonra o da bana geri dönecek."

"Hayal dünyan gerçekten genişmiş. Helal olsun." dedim ve bende aynı şekilde onu ittim. "Kendine gel. Sen bir kendine baksana. Acınacak durumdasın, hatta sana acıyorum biliyor musun? Zavallının tekisin." dedim yüzümü buruşturarak.

"Bana acıma çünkü yakın bir zamanda acınacak duruma düşeceksin." dedi ve vücudunu dikleştirdi. Benim kolumu sıkmaya başladığında ben de onun saçına yapıştım. Saçlarını çekiştirirken o da bağırıyordu. "Aaaa, saçım." Saçlarını elime dolamıştım, hatta saç telleri elimde kalmıştı. Dirseğini karnıma geçirdi. Hafif acımıştı. Daha sonra Mira'yı kendime döndürüp ona tokat attım ve tokadın etkisiyle orta sehpanın üzerine düştü. Camdan olan sehpa parçalar halinde yere düşerken Mira da yerde öylece yatıyordu aklıma bayılmış olabileceği ihtimali geldi ama kafasından akan kanı fark edince eğilip kafasına baktım. Kafasına koca bir cam parçası saplanmıştı. Aman Allahım. Ben ne yaptım. Kocaman gözlerle yerde yatan Mira'ya ve yerde oluşan kan gölüne bakıyordum. Ben şimdi ne yapacaktım. Dışarıdan bir koruma geldi içeri. İlk önce yerde yatan Mira'yı gördü, daha sonra bana baktı.

"Mira Hanım, Mira Hanım..." deyip duruyordu adam. Birkaç koruma gelince ambulansı aradılar. Ben de o anda o evden çıktım hem de hemen. Ben birinin canını tehlikeye atmış bulunuyordum şu anda. Ben şimdi ne yapacaktım, nereye gidecektim. Hiçbir fikrim yoktu. Ağlamaya başlamıştım. Hastaneye gitmek geldi aklıma. Olanlardan sonra belki de Mira ölecekti ve beni mahkemeye alacaklardı. Son bir kez görüşmek istiyordum. Boran ile, kızlarla... Son kez belki de.

Bölüm patladı bence olaylar karıştı.

Mira ölecek mi?

Mevsim'e ne olacak?

Hepsinin cevabı bir sonraki bölümde olacak. Hepinizi seviyorum. Öpüldünüz.❤❤❤

KADERİMDE SEN VARDIN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin