Merhaba ✨
Yeni bölüm sizlerle👇
Yine bir önceki bölümde kaldığımız yerden devam ediyoruz. Alara Sarah'ı özlediniz mi? Sizce bu bölümde neler yapacak?⚠️Okurken tarihlere dikkat etmeyi unutmayın lütfen.
Keyifli okumalar💕
Sizin için seçtiğim şarkıyı dinlemeyi unutmayın🎵🎶🎵🎶
MULTIMEDIA: Teeth, 5 Seconds of Summer
25-KAYIP
11 Ekim 2019, Kanada
Bugün Defne ve Bora'yı uğurladık. Buraya tam on gün önce gelmişlerdi.
Defne benim canım, kanım, kıymetlimdi. Onu kırmak isteyeceğim en son şeydi. Günler boyunca sürekli, yaptığımın hepimiz için en iyisinin olduğunu söyleyerek kendimi telkin edip bu vedaya hazırlandığımı düşünmüştüm. Hatta buna neredeyse emindim ama her ne kadar mecbur kalmış olsam bile düşündüğümün aksine, ondan ayrılmak yine de sandığımdan daha zor geliyordu.
Az önce Mert'le birlikte onları havaalanına bıraktık. Geriye dönerken tüm yol boyunca somurtup hiç konuşmadan yerimde oturdum. Kelimenin tam anlamıyla ağzımı bıçak açmadı.
Oysa ki Defne'yle birbirimize duyduğumuz özlemle geleceği günü iple çekmiş, hatta birlikte yapacağımız şeylerin hayalını bile kurmuştum. Sözde buraya benim için gelmişti. Hatta Alara Sarah'la ilgili planlar bile yapmıştık. Maya Karanov meselesini de gitmeden çözecektik. Fakat on gün içinde sadece birkaç kez görüşebildik. En kötüsü de, bu ben istediğim için böyle olmuştu.
Bora o gece yaptığımız konuşmanın sonunda, sözümü tutup istediğim şeyi yapmış ve Defne'yi arkadaşlarıyla tanıştırarak etrafı gezdirmek bahanesiyle sessizce alıp götürmüştü.
Biliyordum, Defne her ne kadar Bora'ya aşık, gezmeyi çok seven birisi bile olsa, o da bu duruma çok üzülmüştü. Veda ederken bana sarıldığında gözleri dolmuş, ağlamamak için kendini zor tutmuştu. Fakat, Bora'ya olan aşkı galip gelmiş, en sonunda da hiç itiraz etmeden durumu sessizce kabul etmişti.
Tek tesellim, onlar bizim evimizde misafir olarak kalırken kimsenin kalbi kırılmadan, Bora'nın söyledikleri ortaya çıkmadan, kendimce bu konuyu sessizce halledebilmiş olmamdı. Umarım o da bir gün söylediklerinin ne kadar yanlış olduğunu anlayıp pişmanlık duyar ve Defne'nin kıymetini bilebilirdi.
Eve geldiğimizde, emniyet kemerini açıp sessizce arabadan indim. Bahçe kapısından geçip hızlı adımlarla eve yürüdüm. Mert arabayı park edip yanıma geldiğinde ben kendimi çoktan koltuğa atıp dolan gözlerime engel olmak için çabalamaya başlamıştım bile.
Gözyaşlarıma engel olmayı başarmıştım olmasına belki ama yine de Mert içeriye girdiğinde hem yol boyu takındığım hal ve tavırlarımdan hem de allak bullak olmuş suratımdan çok üzgün olduğumu eminim anlamıştı. Yanıma gelerek yavaşça koltuğa oturdu sonra hiçbir şey demeden sarılıp beni göğsüne bastırdı. Parfümünün kokusu her yeri sarıp yavaş yavaş zihnimi tesiri altına alırken o, sessizce tek elini saçlarıma geçirip okşamaya başlamıştı. Dokunuşları, kokusuyla birleştiğinde adeta bende terapi etkisi yaratmış, stresten kasılmaktan taş gibi olmuş bedenimi azıcık bile olsun yumuşatıp rahatlatmıştı.
Bir süre sonra dokunuşları önce yavaşlayıp ardından tamamen durduğunda gözlerimi aralayarak ona baktım. Böyle anlarda ne zaman gözlerinin içine baksam, içimde taa derinlerde bir yerler titremeye başlardı. Her seferinde nasıl olup da tek bakışıyla içimi pelteye çevirebildiğini asla anlayamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESİMİ DUY [TAMAMLANDI]
General FictionGüzel, genç bir kadın.... Onun hayatına hiç beklemediği anda giren bir adam.... Genç adamın hayatından çıkmak istemeyen eski sevgili.... Yeni bir çevre, yeni bir iş, yeni bir ev, yeni bir komşu.... Onlar için yeni hayatlarında her şey çok güzel gidi...