Magnusun odasından gelen bağırmalar artınca Asmodeus bişeylerin ters gittiğini anlamıştı. Alec bu haldeyken konuşmalarına izin vermemeliydi.
Asmodeus hızlıca Magnus'un odasına yönelip içeriye girdi. Magnusun gözleri kıpkırmızı olmuş ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Alec'in ise öfkeden dolayı gözleri dönmüş gibiydi.
Asmodeus " Tamam bu kadar konuşma yeter hadi Alec burdan gidiyorsun." diyerek kolundan tutarak dışarı çıkarmaya çalıştı.
Alec ise ilk kolunu tutan Asmodeusa bakıp sonra da Magnusa bakarak "Bırak kolumu ben giderim sanada Branden ile mutluluklar." diyerek büyük bir hışımla gitti.
Alec'in gitmesiyle Magnus dizlerinin artık onu taşıyamayacağını hissederek yere çömelmişti. Olanları kaldıramıyordu, zaten bir sürü duygu karmaşası içindeyken tek güvendiği olan Alec bile onu yalnız bırakıyordu.
Asmodeus, Magnusa yaklaşarak saçlarını okşamaya çalıştı ama Magnus kendini geri çekerek " Beni yalnız bırak." dedi.
" Magn....."
" Sana beni yalnız bırak dedim.!!"
Asmodeus oğluna baka baka yavaşça odadan ayrıldığında Magnus biraz etrafa bakarak buranın kendisini boğduğunu hissedip gitmeyi düşündü. Burası geldiği günden beri ona iyi gelmiyordu en başta buraya gelerek hata yapmıştı bile.
Bir portal açarak deniz kenarı sakin bir yere gelmeyi düşündü.
Bir banka oturarak denizi izlemeye başladı. Zihninde Alec in söylediği sözler dolanıyordu. O hiçbir zaman ne kendinden ne de Alec den şüphe duymazken, Alec hemen onu suçlamıştı, onun bir iblis olduğunu söylemişti. Ona hakaret etmişti.
Magnusu lanetten koruyan tek şey Alecle aralarında olan sevgisiydi. Ama şimdi o sevgi Alecin sözleriyle büyük bir hasar gördü.
Bir süre daha denizi izledikten sonra etrafta dolaşmaya başladı. Nereye gittiğini bilmeden öylece dolaşıyordu. Bir çocuk parkına geldiğinde birazda orda oturmak istedi.
Çocukları izlerken ne kadar mutlu olduklarını gördü, ailelerinin onlarla ne kadar iyi ilgilendiklerini sonrada kendi çocukluğunu düşündü. Ellerinden alınan, kayıp giden çocukluluğunu.
Sonrada Alexander'ın ona, onunla evlenmeyi düşünüp bir çocuk evlat edinebileceklerini söyledikleri zaman aklına geldi. O zaman ne kadar mutlu olduğunu, bulutların üstünde uçtuğu aklına geldi ama şimdi hızlıca yere çakılmıştı. Onları söyleyen Alec ile birazda brandenin altında inle diyen Alec aynı kişi olamazdı.
Alexanderı onu kırmaya çekinirdi, birşey söyleyecekse 3 kere düşünüp 1 kere söylerdi.
Magnus bunları düşünmenin mutsuzluktan başka bişey getirmediğini farkederek oturduğu yerden kalkıp biraz daha dolaşmaya başladı.
...
Alec enstitü geldiğinden beri hala sinirliydi ama bu seferki siniri kendisineydi. Nasıl olurda o kadar hakimiyetini kaybedip Magnusa o sözleri söyleyebildiği için kendine sinirliydi.
Çok pişmandı, o sözleri söylediği için çok pişmandı elinde olsa 1 saat önceye gidip o sözler yerine Magnusa daha güzel şeyler söylemek isterdi.
İçinde dinlemeyen öfkeyle duvarları yumruklamaya başladı.
Alecin odasından gelen gürültüyle Izzy, jace ve clary kapıyı tıklatmadan içeriye daldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MALEC - Onunla yeniden doğmak ❤️
FanfictionBen ölmüştüm... yaşıyor sayılmazdım sonra karşıma o çıktı karanlıklarıma güneş gibi doğdu onunla yeniden yaşamaya nefes almaya başladım. Ben onunla yeniden doğdum...