34

307 23 76
                                    

Kapı çaldığında Branden, Arthur'a kapıyı açmasını söylemişti. Ama Arthur büyü kitabı için yaptığı araştırmaya o kadar çok dalmıştı ki ne kapının çaldığını nede Branden'ın kendisine seslendiğini duymuştu.

Branden oflayarak kapıya yöneldi. Kimseyi beklemiyordu ve buraya kimse gelmezdi zaten. Burası sadece Arthurla araştırmalar için kullandığı ve Magnus için hazırladığı bir evdi.

Temkinli bir şekilde kapıyı açtığında keskinlikle karşısında Magnus'u görmeyi beklemiyordu. Hele de kendisini görünce Magnus'un gülümsemesini, mutlu olmasını hiç beklemiyordu.

Bir süre birbirlerine öylece baktıktan sonra sessizliği bozan kişi Magnus oldu.

" Beni içeriye almayacak mısın?, Geldiğime sevinmedin galiba"

"Hayır hayır yani evet yani hayır ben ne saçmalıyorum ya tabi seni gördüğüme çok sevindim Magnus, sadece gelmeni beklemediğim için şaşırdım buyur içeri gel."

Magnus içeriye girdiğinde çekingence etrafı incelemeye başladı, Branden'da Magnus'u.

"Evi beğendin mi sana gezdirmemi ister misin? Bu evi senin için almıştım."

" Benim için mi, sana geleceğimi nasıl bildin ki?"

Branden yavaşça Magnusa yaklaşarak bir elinin tersiyle yanağını okşayıp" Biliyordum çünkü seni seviyorum ve sende beni seviyorsun." dedi.

" Bilmiyorum, emin değilim ama seni görmek istiyorum, seni görünce mutlu oldum ve kalbim normalden daha hızlı atmaya başladı."

Branden uzun süredir bu cümleleri duymak istiyordu, uzun süredir Magnus'un kendisine gelmesini bekliyordu ve şimdi gelmişken heyecandan ne yapacağını bilemeyecek bir durumdaydı.

Bir anda Magnus'u kendisiyle kapının arasına sıkıştırıp dudaklarına yapışarak onu öpmeye çalıştı ama Magnus bunu beklemediği için karşılık veremedi.

Branden karşılık alamayacağını anladığı zaman son kez Magnus'un dudaklarına öpücük kondurup geri çekilmek zorunda kaldı.

Alnını Magnus'un alnına dayayarak derin bir nefes alıp "Üzgünüm Magnus seni zorlamak istemedim ama seni ne kadar çok istediğimi bilmiyorsun, sen benim zaafımsın."

Magnus kendini biraz rahatsız hissetsede nedenini bilmiyordu küçük bir yalan söylemenin zararı olmaz diye düşünerek " Önemli değil rahatsız olmadım ama sadece bana alışmam için biraz zaman vermen gerek." dedi.

Branden, Magnus'a cevap verecekken Arthur " Buldum buldum" diye bağırarak yanlarına gelmişti. Arthur karşısında Magnusu görünce şaşkınca " Branden, Magnus gelmiş" diyerek sevindi.

"Evet, görüyorum Magnus'un geldiğini sen ne buldun onu söyle"

Arthur, Branden'a yaklaşarak kulağına doğru "bunu Magnus'un yanında söyleyemem yalnız konuşalım."dedi.

"Tamam sen odana git ben birazdan gelirim"

Arthur gittiğinde Magnus, Branden'a dönerek " eğer benden rahatsız olduysanız gidebilirim" dediğinde Branden " Senden rahatsız olmak mı bu hayatım boyunca duyduğum en imkansız cümle Magnus, sen varlığın ile beni daha çok onurlandırıyorsun" diyerek bir kolunu Magnusun beline sarıp onu yatak odasına doğru götürmeye başladı.


Yatak odasına geldiklerinde Magnus etrafı süzmeye başlamıştı. İlk geldiğinde Branden'in de dediğini gibi burası onun için hazırlanmışa benziyordu, sevdiği renk olan altın sarısı nevresim takımı, masanın üstünde vazoda durun küçük pembe güller ve çerçevede Magnusun bir kaç fotoğrafı vardı.

Etrafı biraz daha süzüp Branden'a bakarak çekingence bir adım geriye atma girişimde bulundu.

Magnus bir adım attığında Branden iki adım atarak ona yaklaşmaya başladı. Bir elinin tersiyle yanağını okşamaya çalışarak " Benden korkmana yada çekinmene gerek yok Magnus. Sana zarar vermeyeceğimi bilmeni isterim yada sen istemediğin sürece sana dokunmayacağımı bil."

"Sana nedensiz bir şekilde güveniyorum, sadece neden beni direk yatak odasına getirdiğini anlamadım."

"Biraz yorgun ve solgun gözüküyorsun dinlenmek istersin diye düşündüğüm için getirdim ama açsan beraber yemekte yiyebiliriz."

"Teşekkür ederim aç dediğim, evet biraz yoruldum dinlensem iyi olur."

Magnus yatağa doğru adım attığında Branden kolunu tutarak onu kendine çevirip
"Alec ile aranızda ne noldu bilmiyorum ama seni bana getirecek şeyler yaptığı için ona bir teşekkür borçum olsun. Şunu da bilmeni isterim hiç bir zaman onun üzdüğü gibi seni üzmeyeceğim Magnus, sen benim için çok değerlisin." diyerek onun alnına bir öpücük kondurdu.

Alecin ismini duymak Magnusu hiç etkilememişti. Sanki onu hiç tanımamış veya tanıdığı diğer kişilerden biriymiş gibiydi.

Branden da Alec'ten söz ederken Magnusun yüz ifadesine dikkat etmeye çalıştı herhangi bir değişiklik ve ya ona karşı oluşan bir duygu kırıntısı oluşacak mı diye. Ama oluşmadı yüz ifadesi tamamen duygusuzluktan ibaretti.

Magnus " Yorgunum sadece uyumak istiyorum" dediğinde Branden büyüsüyle Magnusa kırımızı renkte bir gecelik giydirip yatağa yatmasına yardımcı olup kendiside yatağın yanında olan koltuğa oturarak Magnusu izlemeye başlamıştı.

5 dakikaya yakın izledikten sonra bundan Magnus rahatsız olmuş olacak ki "Orda oturup daha ne kadar beni izlemeyi düşünüyorsun?" dedi.

"Bunun için beni suçlayamazsın Magnus, sen çok güzelsin. Ama rahatsız olduysan dışarıya çıkabilirim."

" Biri beni izliyorken uyuyamıyorum hem Arthur seni çağırmıştı onun yanına gidebilirsin."

Branden yerinden kalkarak kapıya yönelirken son kez Magnusa bakıp " Ne kadarda nazik bir şekilde kovdun beni." diyerek kapıyı kapattı.

....

" Ne bulmuştun Arthur."

"Sonunda gelebildin, çok önemli şeyler buldum. Büyü kitabını üçe ayrılıp üç parçasınıda farklı enstitülerde koruyorlar.

" Hangi enstitülerde"

"İki tanesini buldum. Biri Tayland'ta biri Finlandiya'da . Diğeri nerde onu daha bulamadım ama."

" Aferin sana Arthur büyük yol katettik ve artık Magnus'ta bizde. Üçüncününde yerini bul ve planımızı devreye sokmaya başlayalım."

" Tamam ama bir kaç sorunumuz daha olabilir."

" Ne gibi.?"

"Biliyorsun kitabın parçalarını birleştirmek için Magnus bize lazım ama bu esnada o birazcık zarar görebilirmiş bunu göze alıyor musun?"

" Ne kadarcık zarar görebilirmiş?"

" Bilmiyorum."

" Öğren Arthur sonuçunu bilmediğim bişey için Magnusu riske atamam, herşeyi bırak Magnusun ne kadar zarar görebileceğini öğren."

" Tamam öğrenmeye çalışırım bu arada Asmodeus ve Alec heryerde Magnusu aramaya başlamışlardır. Burdan gitseniz iyi olur, Finlandiya'ya gidebilirsiniz orası kimsenin aklına gelmez 4-5 gün kaldıktan sonrada bir saldırı düzenleyip kitabın ilk parçasını alırsınız. Bu sırada bende 3. parçanın nerde olduğunu ve Magnusa olabilecekleri öğrenirim."


" Senin zekanı seviyorum Arthur. Merak etme Magnus bir kere kendi isteğiyle bana gelmişken onu kimseye geri vermem."

MALEC  -  Onunla yeniden doğmak ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin