28

381 26 55
                                    

    

    Magnus, Edom a geleli bir hafta olmuştu.

Buranın halkı kötüydü içlerinde saf kötülük vardı, hepsi neredeyse sevgisizdi. Kötü olmalarının nedeni sevgisiz olmaları diye düşünüyordu Magnus.

Onlara sorsalar birilerini sevdiklerini söylerlerdi. Annelerini, babalarını, çocuklarını, sevgililerini, arkadaşlarını birilerini sevdiklerini söylerlerdi ama sevmek onların düşündüğü şeyden çok farklıydı. Onlar sevdikleri kişileri  onları seviyor diye seviyorlardı.

Sevgileri karşılık beklemeden değildi eğer anneleri onları sevmezse onlarda anneleri sevmezlerdi.

Ama sevgi öyle bişey değildi karşılıksız, hiç bişey beklemeden sevmekti. Sevdiğin kişi üzülmesin diye yeri geldiği zaman kendinin üzülmesini göze almaktı. Onun mutluluğundan mutlu olmak, onun canı yandığı zaman kendimizinde canının yandığını hissetmekti. Onun için kendini feda etmekti. Onun için yaşamaktı. Karşılıksızdı o sizi sevmese bile onu yinede sevmekti.

O yanındayken bile onu özlemekti. 

......

Magnus 1 haftadır Alexander'ından uzaktı onu deli gibi özlemişti. Kokusunu, teninin yumuşaklığını, gözlerini ve güzel gülümsemesini her şeyini deli gibi özlemişti.

Alexander ın gülüşü bir çok kişinin öpüşünde daha değerliydi.

Kendisini buraya ait hissetmiyordu onun yeri Alecın yanıydı, göğsünde uyumayı o kadar çok özlemişti ki buradaki  yastıklar ne kadar yumuşak ve rahat olursa olsun uyuyamıyordu. Alec in kokusuna ve göğsüne ihtiyaçı vardı.

1 haftadır doğru düzgün uyumamış, fazla yemek yememişti. Teni solgun, göz altları mor ve oldukça mutsuzdu. Neredeyse odasından hiç çıkmıyor kimseylede konuşmuyordu.

Yaptığı tek şey babasından büyü yapmağı öğrenmek ve daha güçlü bir büyücü olmaktı.

.....

Asmodeus, Magnusun kapısını tıklatıp içeriye girdi. Oğlunu yine balkonda boşluğu bakarken buldu. Magnusun bu hali asmodeusu perişan etmeye yetiyordu.

Magnus, Asmodeusun yüzüne bile bakmadan;

" Bişeyler bulabildin mi " diye sordu.

" hayır oğlum daha bulamadım."

"Tamam"

"Magnus seni böyle görmek beni üzüyor, en azından odandan çıkarı çıksan, biraz gezsen belki kafan dağılır."

Magnus derin bir nefes alıp verdi. Buranın havasından mı, Alecden ayrı olmak mı yoksa büyünün yavaştan etki etmesinden mi bilinmez ama Magnus gittikçe agresifleşmeye ve hırçınlaşmaya  başlıyordu.

"Sence üzülmen ne kadar umrumda?" Magnus bunu söyledikten sonra biraz düşünüp ne söylediğini idrak ederek pişman olmuştu. Üzgün gözleyle babasına bakmaya başlamıştı bile.

Asmodeus hemen anladı oğlunun pişman olduğunu burası ona göre değildi. Edomın, burada yaşayan kişiler üzerinde olumsuz etkileri vardı, burası kişileri kötüleştiriyordu.

"Bir hafta oldu buraya geleli, onu çok özledim daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Yanlışlıkla ona  çarpmanla tanıştık biz sonra bana dönüp bişeyler söyledi, o kadar kötü bir durumdaydım ki ne söylediğini anlamamıştım bile. Ama onu ilk gördüğümde hissetmiştim, aramızda bir çekim oluşmuştu. Sonra bayıldım. Gözlerimi açtığımda karşımda yine o vardı ilk zamanlarda bana biraz kötü davransada sonrasında beni çok sevdi, yaralarımı iyileştirdi.   Ben çok kötü bir durumdaydım. Branden bana kötü şeyler yaptı. Yaptığı şeyler yüzünden artık yaşamak istemiyordum yada nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. Ta ki onunla karşılaşıncaya denk kendimi ölü gibi hissediyordum ruhum yok gibiydi hissiz ve tepkisizdim onun sevgisi iyileştirdi beni. Ben onunla yeniden doğdum beni yaşama bağladı bana yeniden sevmeyi öğretti ve sevilmeyi."

Magnus sözlerini bitirip yeniden başını balkon demirlerine yaslayarak uzaklara bakmaya devam edecekken aklına gelen sözler ile yeniden Asmodeusa dönerek;

  "En kötüsü de ne biliyor musun? İçimde bişeylerin değişmeye başladığını hissedebiliyorum. Branden den nefret ederdim şimdi ise içimde ona karşı bir nefret yok. Nefretim gittikçe azaldı ve yok oldu. Peki bundan sonra  ne olacak zamanla onu sevmeye mi başlayacağım?."

Magnusun göz yaşlarını yine serbest kalmıştı. Göz yaşları arasında konuşmasına devam etti.

" Alexander'ı seviyor olmasam, onu özlemesem belki bu büyü daha hızlı ilerlerdi ona olan aşkım büyünün yavaşlamasını sağlıyor." 

Magnusun bu sözlerini üzerine Asmodeus bulduğu tek çözümü de söylememe kararı aldı. Zamana ihtiyaçı vardı söyleye bilmesi için ve bulduğu çözümün işe yaradığını görebilmek için.

.....

Alec'ında Magnus'dan bir farkı yoktu. Aralarındaki tek fark Magnus duygularını belli ederken Alec gizlemeyi tercih etmişti.

İçten içe ne kadar perişan olsa da bunu dışarıya yansıtmıyor, geceleri onun yastığına sarılıp kokusunu  içine çeke çeke uykuya dalsada bunu kimseye belli etmiyordu.

Kendini tamamen görevlerine odaklamıştı. Her gün 5 e yakın göreve çıkıyordu kafasını ancak bu şekilde meşgul ettiği çok belliydi. Daha az uyuyor, daha çok çalışıyordu. Fazla yemek yemiyor neredeyse kimseyle konuşmuyordu.

Jace ve ızzy onunla konuşmak istediği zamanlarda kaçıyor yada işi olduğunu söylüyordu. Ama jace onun parabataisi olduğu için az çok duygularını anlıyordu.

Alec'ın odasının kapısı tıklatılmıştı. Alec hızlıca sarıldığı yastığı kenara bırakıp göz yaşlarını sildi.

İçeriye jace girmişti, Alec ondan ağlamaktan kızarmış gözlerini kaçırmaya çalışıp;

" Sonunda kapı çalmayı öğrenmişsin Jace" diyerek zoraki olarak gülümsedi.

" Alec daha fazla böyle davranamazsın, kendine zarar veriyorsun, artık duygularını dışarıya vurman gerek"

" ben iyiyim jace benim için endişelenmene gerek yok"

" bu iyi olmuş halin mi?  şu  haline bir bak gözlerin ağlamaktan kıpkırmızı olmuş uyumamaktan gözaltıların morarmaya ve çökmeye başlamış, iyi beslenmiyorsun yemek yemiyorsun tenin solgun dikkat eksizliğin var bir günde 5 göreve çıkıyorsun ve neredeyse hepsinde yaralanıp geliyorsun. Amaçın ne ölmek mi?"

"Onu çok özledim jace çok özledim."

Alec bunu söylerken jace'e sarılmış ve ağlamaya kaldığı yerden devam etmişti.

" nefes alamadığımı hissediyorum yada aldığım nefes yetmiyor gibi, onsuz hiç bir şeyin tadı yok gibi. O gittiğinde göğsümde bir ağırlık oluştu ve gün geçtikçe baskısı artıyor. Nasıldır, ne yapıyordur, söylesene jace beni unutmaya başlamış mıdır?."

Bu sözlerin karşısında jacenin söyleyebileceği hiç bir şey yoktu. Yaptığı tek şey kardeşinin sırtını okşayıp omzunda ağlamasına izin vermek oldu.

MALEC  -  Onunla yeniden doğmak ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin