40

285 16 78
                                    



Branden öğrendiği bilgiler karşısında sinirlenerek yanındaki duvarı yumruklamaya başladı. Böyle bişey beklemiyordu o hem güçe hemde Magnusa sahip olmayı beklerken şimdi karşısında Magnusu kaybetme ihtimali doğmuştu.

"Branden sakinleşmelisin?"

"Sakinleşmek mi, okuduklarımızı anlamadın Arthur galiba, Magnus'un vücuduna rünik çizilmesi gerekiyormuş. Düşün bakalım bir aşağı dünyalıya rünik çizildiği zaman ne oluyor.?"

"Ölür ama bu Magnus, onunda öleceği anlamına gelmiyor."

"Nasıl yani?"

"O diğer aşağı dünyalılardan farklı, melek kanıda taşıyor. Rünik çizildiği zaman öleceğini zannetmiyorum melek kanı onu koruyacaktır ama çok acı çekeceği kesin."

"Bu işten vazgeçmek istemiyorum Arthur ama onuda kaybetmek istemiyorum. Aslında dediğin mantıklı damarlarında gezinen melek kanından dolayı ölmez ama iblis kanından dolayı çok fazla acı çeker. Onun daha az acı çekmesi ve rünik çizildiği zaman daha çabuk iyileşmesi için birkaç büyü bul Arthur, sevgilimin gözümün önünde acı çekmesini istemiyorum."

"Tamam Branden."

Branden, Arthur'un yanından ayrılarak odalarına Magnusun yanına doğru gitmeye başladı. Okuduklarını ve yapacaklarını ona anlatmalıydı ama birazcık eksik anlatmanın bir zararı olmaz diye düşünüyordu. Mesela çok fazla acı çekeceğini bilmesine gerek yoktu.

Odanın kapısını açtığında içeriye girmeden huzur içinde uyuyan Magnusa iç çekerek bakmaya başladı. Ortamın loşluğuyla esmer teni daha bir güzel gözüküyordu.

Onu uyandırmamak için sessizce yatağa yaklaşarak oturdu. Ellerini karşısındaki adamın pürüzsüz yüzüne çıkararak tüy gibi hafif dokunuşlarla okşuyordu. Bir yandan onu ne kadar çok sevdiğini diğer yandan da büyü kitabını ne kadar çok istediğini düşündü.

Büyü kitabıyla ilgili hiç kimseye bundan bahsetmesede o kitaptaki büyüler saf kötülük içeriyordu, o kitap gölge avcılarının sonu demekti ve daha da önemlisi her şeyden çok taptığı Lucifer'i yeniden diriltme imkanı vardı.

Branden bunları düşünürken Magnus biraz hareketlenip yavaşça gözleri açarak kollarını uzattı. Branden'sa hiç beklemeden açılan kolların arasına girerek Magnusa sarıldı.

"Seni uyandırdım mı?"

" Hayır sen uyandırmadın."

"İyi şey...Arthur geldi kitabın bir parçasını okuyabildik."

"Ne yazıyor peki?"

"İstersen bunu kabul etmeye bilirsin ama vücuduna melek rünisi çizmemiz gerekiyormuş Magnus. Kabul etmezsen anlarım."

Magnus yattığı yerden doğrularak "Rünik mi çizilmesi gerekiyormuş ama ben aşağı dünyalıyım yani ölebilirim."dedi.

"Hayır hayır Magnus, sen diğer aşağı dünyalılardan farklısın melek kanıda taşıyorsun, ölmeyeceğine garanti verebilirim. Öleceğinle ilgili bir ihtimal olsa inan bana bu işe kalkışmazdım seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor musun? Seni kendimden bile çok seviyorum Magnus. Sadece birazcık canın acıyacak o kadar, onun içinde Arthur'a talimat verdim büyü hazırlayacak. Acını en aza indireceğim."

"Sen herşeyi düşünmüşsün zaten, bana bişey demek kalmamış Branden neyse ben biraz daha uyuyacağım.

Magnus kalktığı yatağa tekrar girerek yorganı üstüne, yüzünüde örtecek şekilde çekip arkasınıda dönerek uyumak için gözlerini yumdu.

MALEC  -  Onunla yeniden doğmak ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin