7

754 36 26
                                    


Sabah uyandığımda üstümde bir ağırlık vardı burnuma da çok hoş kokular geliyordu, yavaşça gözlerimi açtım göğsümde yatan tatlı ve sevimli bir magnus , bütün günümü bu manzarayı izleyerek geçirebilirdim.

Ona biraz daha sarılıp saçlarını koklamaya başladım birazda öpücükler konduruyordum uyanmasını istemediğim için bunları var yok arasını yapmıştım.

Magnus film izlerken kucağımda uyuya kalmıştı bende onu yatağa taşıdım o kadar güzel uyuyordu ki onu bırakıp gitmek istemedim, yanına yatıp onuda göğsüme çektim.

O en çok benim göğsüme yakışıyordu bunu fark ettim.

Gözleri kıpırdanmaya başlamıştı, yavaşça gözlerini açtı yüzünde kocaman bir gülümseme ile " Günaydın Alexander" dedi.

Bende "Günaydın prensim" diyerek karşılık verdim. Yüzündeki gülümseme giderek büyümüştü başını iyice boynuma gömdü.

"Magnus bana biraz kendinden bahsedebilir misin? Senin hakkın da neredeyse hiç bir şey bilmiyorum" dedim.

" Ne bilmek istiyorsun"

"Ailen nerde? Nasıl çocukluk geçirdin.? Neden büyü güçünü kullanmıyorsun ? Nelerden hoşlanırsın? Neleri sevmezsin? En sevdiğin renk, yemek içecek gibi şeyler"

Bunları sorduğumda yüzündeki gülümseme aniden soldu, biraz da yüzü düştü.

"Annem, kız kardeşim, ben ve üvey babam ile küçük bir kasaba da yaşıyorduk. Öz babam ben 3 yaşıma girince bizi terk etmiş sonrada annem, üvey babam Agustin ile evlenmiş. Öz babamı hiç tanımadım kim olduğunu bilmiyorum, annem babamı çok seviyormuş o yüzden onun gitmesinin nedeni olarak hep beni gördü benim gözlerimin değiştiği için bizi terk ettiğini söylerdi benim iblis olduğumu söylerdi. 5 yaşımdayken kız kardeşim Elsa doğdu. Görmen lazım çok küçük ve tatlıydı onu koruyacağıma, sonsuza kadar onu seveceğime kendime söz verdim onu hiç yalnız bırakmayacaktım. Ama hiç bişey düşündüğüm gibi olmadı Agustin beni ona yaklaştırmıyordu bana sürekli pis, lanetli, sevimsiz ve canavar olduğumu söylerdi gözlerim beni canavar yapıyormuş canavarlardan bir farkım yokmuş. Ona yaklaşırsam onu da lanetlermişim. Annem de yaklaştırmazdı onunla hiç oyun oynatmazlardı eğer onunla konuşursam ona da gözlerimi gösterirsem kardeşiminde bizi terk edeceğini söylüyordu. Küçük bebek nasıl bizi terk etsin ki. Annem ve Agustin kız kardeşimi çok seviyorlardı onun peşiminde koşup her dediği şeyi yapıyor her istediği şeyi alıyorlardı. Sürekli onun saçını okşayıp öpücükler bırakıyordu annem. Onu ne kadar çok sevdiğini söylerdi hep. Benimse bir kere bile saçımı okşamadı onları hep uzaktan bir yabancı gibi izlerdim. Kardeşim beni severdi anneme ve Agustine aldırdığı şeylerin yarısını bana getirirdi onlar uyuyunca yanıma gelir beraber oyun oynardık. Oyun oynadığımız birgün çok yorulup benim yatağımda uyuya kalmıştık üvey babamın beni tokatlamasıyla uyandım annem sadece izledi hiç bir şey yapmadı o adam beni öldüresiye döverken annem ya annem hiç bişey yapmadı. Dövüp dışarı attı hava çok kötüydü, soğuk vardı ağzımdan ve burnumdan çok kan gelmişti ayağa kalkacak halim yoktu bende beni attıları yerde acı içinde uykuya dalmaya karar verdim muhtemelen 10-15 dk ya , ya soğuktan yada kan kaybından ölürüm ve acım biter diye düşünmüştüm. Hangi anne çocuğunu sevmezdi ki tamam Elsa yı sevdiği gibi sevmesede olurdu bana bişeyler almasada olurdu saçımı okşasın yeterdi bir kere öpsün bir kere seni seviyorum demesi yeterdi ikincisini istemezdim bir kere sadece bir kere oğlum demesini çok isterdim."

O bunları yaşarken ben nerdeydim, o bunları yaşarken ben napıyordum neden daha önce bulmadım ki onu. O anlattıkça içimde tarif edilmez bir acı oluştu. O bunları anlatırken istemsizce elim saçlarına gitti okşayıp, küçük öpücükler bıraktım. Onun yanında artık ben vardım, onu hiç terketmeyecek olan ben, onu hayatımın sonunda kadar seveceğim.

Bunları anlatırken çok zorlanıyordu arada gözlerinden yaş aktığına şahit oldum geçmişte üzdükleri, ağlattıları yetmiyormuş gibi şimdi de onu üzüyorlardı.

" Bir ara gözlerimi açtım ölmemiş hala yaşıyordum keşke ölseydim diye geçirdim içimden, istediğimin hiç bişey olmamıştı ki bu zaman kadar bu neden olsun ki. Komşumuz olan yaşlı bir teyze vardı beni görüp halime acıyıp beni evine almış 5 gün uyumuşum. Zar zor yerimden kalkıp annem beni merak etmiştir ben eve gideyim diye evden çıktım. 5 gündür ortalıkta yoktum merak etmiş midir annem, bence etmiştir diye geçirdim içimden. Evin kapısına geldim tam içeri girecekken evden gülme sesleri kahkahalar geldiğini fark ettim bensiz mutlulardı hemde çok mutlu. Annem üvey babama 'iyiki magnusu evden attın o gidince nefes almaya başladım o benim sırtımda taşıdığım bir yüktü' deyip gülmeye ve kahkaha atmaya devam etti. Benim istediğim tek şey vardı oda annemin beni sevmesi. Onunla beraber anne kokusunu içime çekerek uyumayıda isterdim. Hiç bana sarılarak beraber uyumamıştık bana hiç sevgi ve şefkat dolu bakmamıştı, ben yere düşüp bacağımı kanattığım zaman korkuyla yanıma gelip iyi misin oğlum bişeyin var mı diye sormadı. Her zaman onun gözünün içine bakardım orda bir yerde içinde, kalbinde beni seviyor diye avuturdum kendimi. Annem, kız kardeşim, ben mutlu olalım istiyordum ama gördüm ki onlar ben yokken çok daha mutlulardı onların mutluluğunu bozmak istemedim. Gittim. Bir daha onları hiç görmedim. Her şey başıma gözlerim ve büyüm yüzünden gelmişti babam onun yüzünden bizi terketti, annem onun yüzünden beni sevmedi, onun yüzünden evi terketmek zorunda kaldım, kardeşimden onun yüzünden ayrı kaldım her şeyin suçlusu büyümdü bende o yüzden büyümü kullanmıyorum."

Son sözlerini söylerken daha fazla ağlamaya başladı neden durduk yere ona ailesini sormuştum ki zaten onun üzülmesi benim yüzündendi. Onun üzülmesini, ağlamasını değil gülmesini istiyorum o gülünce güneş başka parlıyordu karanlıkları bile aydınlatıyordu onun gülümsemesi. Magnus'umu üzdükleri ve acı günler yaşattıkları için onun ailesine sinir olmuştum insan ya bir annene çocuğuna nasıl böyle davrana bilirdi ki. Onlarında da Valentine'ndan bir farkları yoktu.

" Artık saçlarını ben okşayıp öpeceğim, benimle sarılıp benim kokumu içine çekerek uyuyacaksın, sana bişey olduğu zaman ben yanına koşup iyimisin prensim diye soracağım seni hayatımın sonuna kadar seveceğim magnus. Seninle kimseyle mutlu olmadığım kadar mutlu olacağım. Sana kötü anılarını hatırlattığım için üzgünüm." diyerek yanağına öpücük kondurdum.

Biraz gülümseyip " Her şey için teşekkür ederim beni annemden daha çok sevip önemsediğin için teşekkür ederim. Senin öpücüklerin beni iyileştiriyor prensim" diyerek boynuma birkaç öpücük kondurdu.

Artık yataktan kalkma vaktimiz gelmişti bugün yapılacak çok işim var. Meclis ile bir kaç görüşmede yapmalıyım. Jace'si görev için İdris e göndermem gerekli cidden çok işim vardı bugün.

"Bugün işimlerim olmasa seninle gün boyu burda kalabilirim ama gitmem gerek arada odama gel seni özlüyorum" dediğim zaman Magnus utanmış ve kızarmaya başlamıştı bu hali çok sevimli geldi uzanıp yanağına ve dudağına bir öpücük kondurdum sonrada ona bakarak istemeye istemeye odadan çıkmıştım.

"Bugün işimlerim olmasa seninle gün boyu burda kalabilirim ama gitmem gerek arada odama gel seni özlüyorum" dediğim zaman Magnus utanmış ve kızarmaya başlamıştı bu hali çok sevimli geldi uzanıp yanağına ve dudağına bir öpücük kondurdum sonrada ona...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MALEC  -  Onunla yeniden doğmak ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin