36

316 23 44
                                    



Branden, gözünün önüne gelen görüntüler ile sabaha kadar uyumayıp öylece Magnusu izlemişti. Onu izleyerek aklından planlar geçiriyordu. Alec'in ona dokunan parmaklarını kırmayı not etmişti aklına, peki ya Magnusa ne yapacaktı ?

Aklından binbir çeşit planlar geçsede hiç birini sevdiği adama yapamaya gönlü razı olmadı. En son aklına Arthur'un dedikleri geldi, büyü kitabını birleştirirken Magnusun birazcık zarar görebileceğini söylemişti. Başta Branden bunu kabul etmeyip başka alternatif yollar düşünmek istesede. şimdi; Magnusun, kendisini değilde Alec'i sevdiği için onu bu yolla cezalandırma düşüncesi mantıklı gelmişti.

Bu fikir aklına tamamen sindiğinde birazda olsa keyfi yerine geldi, güneşte doğmak üzereydi zaten.

Yerinden kalkarak Magnusa güzel bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa doğru yöneldi. Onun sabahları portakal suyu, krep gibi şeyler sevdiğini biliyordu.

Islık çalarak kahvaltı hazırlarken Arthur mutfağa girdi.

Arthur " Sabah sabah bu ne neşe, bana kahvaltı mı hazırlıyorsun?" diyerek Branden'in hazırladığı tepsiye elini uzatmaya çalıştı.

Branden sert bir şekilde eline vurarak "Onlar Magnus için senin değil, pis ellerini güzelimin kahvaltısından çek."dedi.

Arthur'un, Branden ile arası iyi olsada hiç bir zaman onu kızdırmaması gerektiğini biliyordu. Çünkü kızdığı zaman hiç iyi şeyler yapmazdı Branden. Buna en büyük örnek ise Cehennem prensi olan Asmodeus'u yıllar boyunca kandırıp, oğlunu çalmasıydı.

Branden kinci biriydi ve her zaman intikamını almak isterdi.

Arthur, Branden'dan özür dileyerek bir adım geri çıkıp " Evet doğru ben Magnusun geldiğini unutmuşum kusura bakma. Magnus uyandı mı? Onunla nereye gideceksin, burası sizin için tehlikeli, bir yerlere gitmelisiniz." diyerek ardı ardına bir sürü soru yöneltti.

Branden yan bir bakış atarak " Hayır daha uyanmadı ama birazdan uyanır. Kahvaltı yaptıktan sonra ona soracağım nereye gitmek isteyeceğini, ona göre bugün gideriz." dedi.

Hazırladığı kahvaltı tepsisini eline alarak odaya doğru ilerleyip onu uyandırmamak için yavaşça kapıyı açtı, aklında onu başka şekilde uyandırmak vardı.

Tepsiyi yanda duran masanın üstüne koyup yatağa, Magnusun hemen yanına oturdu. Çok güzeldi, biran ona zarar vermek için yaptığı planını iptal etmeyi düşündü, bu güzelliğe bunu yapmak haksızlıktı. Ama yapılan şeyin kendisinede haksızlık olduğunu düşündü. Magnus onu sevmeliydi, Alec'i değil. Ve bunun bir bedeli olmalıydı.

Aklındaki düşünceleri bir kenara itip anın tadını çıkarmaya çalıştı. Artık Magnus onunda ve beraberlerdi. Planını zamanı gelince düşürdü, şimdi sadece onunla beraber vakit geçirmeyi ve onu öpmeyi düşünüyordu.

Baştan aşağıya bir kaç kez Magnusu süzmeye başladı. Sesli bir şekilde yutkunarak ellerini Magnusun yüzüne koyup, yavaşça ona yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurdu.

Ama bu ona yetmemişti bu sefer bir elini boynuna bir elinide onun beline yerleştirerek dudaklarını öpmeye başladı.

Bu esnada Magnus gözlerini aralayarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Üstünde bir ağırlık ve dudaklarında bir ıslaklık vardı.

Üstündeki kişinin Branden olduğunu anlaması uzun sürmedi ama bu şekilde uyandırılmak hoşuna gitmişti. Onun sevgisini hissedebiliyordu. Magnus hayatı boyunca özlem duyduğu sevgiyi ondan görebileceğini de hissediyordu.

MALEC  -  Onunla yeniden doğmak ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin