37

277 16 85
                                    


Magnus

Burnum kanarken Branden'in kucağında yavaşça gözlerim kararıyordu ve bilinçimi kaybediyordum. Ve bir anda heryer kapkaranlık olmuştu.

Heryer karanlıktı nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmeyerek ordan oraya Branden diyerek bağırıp koşuyordum ama sonuç yine karanlıktı.

Koşmaktan o kadar yorulmuştum ki, ellerimi dizlerime koyup soluklandığımda uzaktan gelen ışık hüsmesini gördüm. Dinlenmekten vazgeçerek ışığa doğru koşmaya başladım.

Işık, bir kapıdan yansıyordu. Kapının önünde durduğumda içimde tuhaf bir his oluşmaya başladı. Heyecanlıydım hemde çok fazla, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu, sesini duyabiliyordum.

Elim kapının koluna gittiğinde yavaşça açtım, yüzüme yansıyan yoğun ışıkla gözlerimi kapamak zorunda kaldım.

Gözlerimi kırparak açtığımda etrafı süzmeye başladım. Burası bir banyoydu. Ve  Alexander duş alıyordu.

"Hadi Magnus, gelsene seni bekliyorum. Bu hayatta en sevdiğim şeylerden biri seninle duş almak, seni öpmek, seninle uyumak, sana sarılmak. Seninle yaptığım herşeyi seviyorum."

Onu izlemeye başladım, suyun teninden yavaşça süzülmesini izledim. Ona bakarken yutkunmadan edememiştim, sadece görüntüsü bile nefesimi kesmeye yetiyordu. Derinlerde gömülü olan duygularım açığa  çıkıyor gibiydi.

Alexander küvetten çıkarak elimden tutup beni küvete sokmaya çalıştı.

"Islanıyorum Alexander"

Alexander "Bütün gün orda, öylece duracaksın galiba" diyip yanağıma bir öpücük kondurdu "seni bütün gün bekleye bilirim ama unutma ki ben enstitüsü lideriyim sevgilim, işler beni bekliyor." diyip üzerimdeki kıyafetleri çıkarmaya başladı.

İçim onun söylediği sözlerle ve dokunuşlarıyla ısınıyordu. Ona sanki hem çok uzak hemde o kadar çok yakındım.

Kendisi küvete oturduğunda benide belimden tutup kucağına oturtturdu. Çıplak ve ıslak bedenlerimiz birbirine değiyordu. Kollarını belime sararak, yerinden hafifçe yükselip dudaklarıma uzun ve derin bir öpücük kondurdu.

Sanki bu öpücük ile yeniden nefes almaya başlamıştım. Çölde uzun süre susuz kalıp su bulmuş gibiydim, dudaklarım onun tadı için yanıp tutuşuyor gibiydi yada bedenim sanki sadece o dokunsun diye varolmuştu.

Sonrada başını göğüsüme yaslayıp, belimi okşamaya başladı "Seni çok özledim Magnus, lütfen bana geri dön. Seni sevdiğimi unutma, beni sevdiğini , aramızda aşkı, bizi unutma. Lütfen beni unutma sevgilim."

Ona karşılık vermek istediğimde etraf yanıdan kararmaya başladı. İlk önce duvarlar yok oldu sonra eşyalar, sadece Alexander ile ben kalmıştım. Onun yüzüne dokunmaya çalıştığım anda Alexander'de uzaklaşarak karanlığa karıştı.

Yine karanlıkta tek başıma kalmıştım, bu sefer koşmak yerine Alexander'ın bana söyledi sözleri tekrar etmeye çalıştım bizi unutma, aşkımızı unutma, ben sevdiğini unutma, aşkımızı unutma, aşkımızı unutma, aşkımızı unutma....

Bunları tekrarlarken bir anda kendimi bir boşluktan düşüyor gibi hissedip korkuyla gözlerimi açtım.

Hala dudaklarımdan aşkımızı unutma sözleri dökülürken karşımda gördüğüm kişiyse Branden'di.

......

3. Kişiden

Alec, yatağında Magnus'un kokusu olan yastığına sarılarak uyurken bir anda terlemeye ve çırpınmaya başladı. Çok geçmeden de çığlık atarak uyanmıştı zaten.

MALEC  -  Onunla yeniden doğmak ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin