AY VALLA ÇOK GÜZEL BİR BÖLÜM OLDU MNASDASDAJD
BELİM VE PARMAKLARIM ÇIKTI AMA ÇOK BEĞENDİĞİM İÇİN İÇİMDE TUTMAYA DAYANAMADIM VE KENDİMİ ZORLAYARAK BU GECEYE YETİŞTİRDİM RESMEN
Durun capsi kapatmama izin verin
Uykusu olanlar uyumasın yarın pazar ve bölümü okusun
5 bin bilmem kaç kelime ama olsun siz yine de okuyun alaksşdlk
İyi okumalaarr <3
----
İzin verin sizi biraz geçmişe götüreyim.
Çok uzak bir geçmiş olmasa da her şeyin başladığı o güne. Evet, doğru tahmin ettiğiniz.
Sizi, kendi ayaklarımın üzerinde durma edebiyatı yaparak cebimdeki üç kuruş parayla üniversitenin kapısında aptal gibi dikildiğim o güne, üniversitenin ilk gününe yani aynı zamanda Baekhyun'ka tanıştığım ilk güne götürecektim.
Kafanızda tam olarak canlanması gereken sahne gösterişli bir üniversite kapısında dikilen Park Chanyeol sahnesi olmalı. O zaman da uzunum, çünkü uzun doğdum. Doğduğumdan beri 1.80'nin üzerinde boyumun olduğu söylenirdi.
Şaka yapıyorum elbette. Altımda indirim reyonundan aldığım ikinci yıkamada rengi koyu maviden düz maviye dönen kotum, üzerimde ise arkadaşımın abisinin dolabından gizlice aldığım, arkadaşımın abisinin büyük ihtimalle en pahalı gömleği vardı. 30 dolar falan vermiş olmalıydı en fazla ama beyaz gömlek her zaman pahalı görünme yeteneğine sahipti.
Yani kısacası henüz muhteşem Park Chanyeol günlerimde değildim. O yüzden şimdilik geçmiş günlerdeki kendimi olur da översem bilin ki yalan söylüyorum.
Hava Eylül başına göre saçma bir şekilde Kasım kadar soğuktu ve üzerimdeki ince siyah yağmurluk beni ısıtmaya yetmiyordu. hava yeterince soğuk değilmiş gibi bir de o gün bütün sabah yağmur yağmıştı. Saçlarım kısaydı, belki şimdiye kadar ki en kısa haliydi.
Durun ya aslında o kadar kötü görünmüyormuşum kısa saçla da.
Ama ben halen daha uzun saçlı Park Chanyeol olarak ün salmak istiyorum.
Konumuza geri döneceksek okulun gösterişli girişinde mal gibi dikiliyorum çünkü hem gerçekten malım hem de ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Buraya kadar gelmiştim ama buraya kadar gelmek dışında hayatımla ilgili bir planım yoktu.
Yetenek sınavında harika bir performans gösterip tam burs almayı başarmıştım. Bugün yeni girişlilerin oryantasyonu vardı ve ben de onlardan biriydim. Ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kalacak bir yerim bile yoktu. Evsizdim.
Günlerdir arkadaşımın abisinin işlettiği lokantada uyuyordum. Arkadaşım dediğim çocukla tanışalı daha üç hafta olduğunu ve bana acıdığı için yardım etmeye çalıştığının farkındaydım. Ya da abisinin benden memnun olmadığının. Özellikle gömleğini personel dolabından çaldığımı fark ederse yeniden saunada yatmaya başlayabilirdim. Oraya girecek param bile yoktu şu an.
Ne demeye bu okulda geldiğimi bilmiyordum anlayacağınız. Hayatımda bir defa bile bir işte çalışmışlığım yoktu. 'İşe gir?' Cümlelerinizi duymadığımı sanmayın. Nasıl çalışılır bilmiyordum. Arkadaşım abisine yardım ediyordu. Ben kendi tabağım dışında yenilmiş bir tabak gördüğümde kusacak gibi oluyordum. Önceki hayatımda bir kral falan olmalıydım.
Evet, kesinlikle önceki hayatımda kral veya prens gibi bir şeydim. Bu hayatımda batmayı kabul edemezdim. Yeniden yükselmem gerekiyordu. Artık prens olamazdım, ülkemiz kralıkla yönetilmiyordu. Ama pop müziğin prensi olabilirdim. Çünkü şu an ülkemizi yöneten şey buydu.