Selaaaaaammm
Bölüm öncesi ne diyeceğimi bilemedim
Ne olduğunu da bilemediğim bi bölüm oldu zaten şalskdşla
İyi okumalar <3
-----
"Geçtiğimiz günlerde uyuşturucu ticareti yaptığıyla ilgili asılsız iddialarla suçlanan Park Chanyeol'ün şirketinin önünde, hayranları özür etkinliği başlattı. Yüzlerce kişinin katıldığı etkinlikte hayranlar, soğuk havaya rağmen ellerinde tuttukları pankartlarla ünlü şarkıcı Park Chanyeol'den özür diliyor."
Baekhyun elindeki telefonu yatağa sertçe bıraktığında çıkan sesle birlikte sıçradım. Sürekli bir şeyler okuduğu için sesini dinlemekten mayışmıştım.
"Bu etkinliği düzenleyenlerin hepsi senin hakkında o gün kötü yorumda bulundu. Eminim buna!" Öfkeli çıkan sesi dudaklarımda tebessüme neden olurken yerimde daha çok yerleştim.
Baekhyun'un evinde, Baekhyun'un yatağında, Baekhyun'un göğsünün üstünde yatıyordum bir süredir. Baekhyun ise hiç usanmadan adımı bütün haber sitelerinde aratarak hakkımdaki yazıları ve yorumları okuyordu.
Hayran kulübüme dahil olmasını isterken çok ciddi bir hata yapmıştım. Böyle bir canavar yaratacağımın farkında değildim.
"Ballı sütüm, yeter artık gözlerin ağrıdı kaç gündür haber okuyacağım diye." Bacağımın kenarına fırlattığı telefonunu alarak bir daha bakmaması için popomun altına sıkıştırdım. Telefonunu almak istiyorsa popomu ellemek zorundaydı. Bu durumda kazançlı kişi ben olacaktım.
"Bütün sinirlerim tepemde Chanyeol. Sana yapılan haksızlığa tahammül edemiyorum." Bunu yeterince iyi görebiliyordum.
Sorguya gideli 3 gün olmuştu ve 3 gündür fazlasıyla kendisini yormuştu. Ben mi? Benim keyfim aslında oldukça yerindeydi.
Sürekli şirketle görüşme yapmaktan, basın sorularına ve sosyal medya hesaplarına cevap vermekten yorgun düşmüştüm ama benim için önemli olan tek şey Baekhyun'un yanımda olması ve bana inanmasıydı. Bunu başardığım için çıkan haberler ve hakkımda yazılan kötü şeyler beni etkilememişti. Lay ve Baekhyun dava açmam konusunda baskıda bulunsa da bunu istememiştim. Ünlü olmadan önce böyle şeylerin sorumluluğunu almam gerektiğini biliyordum zaten.
Kaldı ki uyuşturucu ticareti yapan bir adamla boy boy fotoğraflarım vardı. Parlak kişiliğim ve şahane görüntüm yüzünden fotoğrafta ışıldadığım için insanların dikkatini çekmemem ve suçlanmamam imkansızdı zaten. Kamera görüntüleri ortaya çıkmış, asıl parti başlayana kadar oradan ayrıldığım ve herhangi bir şey kullanmadığım görünmüş, kan testiyle de kanıtlanmıştı. İş adamı ise sorgulanarak bağlantılı olan kişilerin isimlerini vermişti ve o isimlerden biri kesinlikle ben değildim.
"Sakin olur musun? Geçti her şey."
"Peki sen neden bu kadar sakinsin? Hiç mi sinirlenmedin sana suç atmalarına?" Omuz silkip karnına daha sıkı sarıldım.
"Hiç. Biraz bile." Başını eğerek yüzüme bakmaya çalıştı. Ona kolaylık olsun diye başımı kaldırıp ona baktım ve sırıttım.
"Delirdin mi sen? Nasıl biraz bile sinirlenmezsin? Ben sinirden alev almak üzereyim." Benim yüzümden alev almasını dilerdim.
Bir saniye.
Zaten benim yüzünden alev almak üzereydi ama siz benim kastettiğim şeyi anladınız.