Kim bilir ne kadar yanlışım vardır bu bölümde :( Lütfen görmemiş gibi yapın
Cici okumalar
---
"Chanyeol Tanrım iyi misin?" Kucağıma adeta yığılan Chanyeol yüzünden ne yapacağımı bilemeyerek ağır bedenini koltuğuma kadar sürüklemeyi başarınca derin bir nefes aldım. Berbat görünüyordu.
Başta hiçbir tepki vermeyince uyuduğunu ya da bayıldığını sandım. "Gerçekten Tanrın mıyım senin?" Gözlerimi devirdim. Endişelenecek bir konu yoktu. Chanyeol'ün sağlığı oldukça yerindeydi. Bilinci de öyle.
"Şaka yapacak halde olduğunu düşünüyor musun gerçekten?" Diye sordum. Hala nefes nefeseydim. "İyi misin?" Sorumu tekrarladım.
"Değilim. Çok uykum var. Sanırım uyuyacağım." Koltuğun dışına taşan bacaklarına bakınca iç geçtim ve üzerine eğildim. "Burada uyuma, rahat edemezsin." Bana herhangi bir tepki vermeyince kolundan tutarak onu kaldırmayı denedim.
"Baek bir adım bile hareket edebileceğimi sanmıyorum. Ne olursun burada uyumama izin ver."
"Burada uyumana izin verirsem uyandığında da niye burada uyumama izin verdin diye soracaksın." Diğer koluna da asıldım ve iki koluna aynı anda kuvvet uygulayınca doğrulmak zorunda kaldı. "Hadi, kalk." Kolunu omzuma dolayıp koltuktan kalktım.
Konserin son günü yorgun olacağım derken bu kadar ciddi bir yorgunlukla karşılaşacağımı tahmin etmemiştim. Bedenimden destek alarak yürümeye başladık. Ölü gibiydi. Ben geri çekilsem ayakta bile duramayacak ve yere kapaklanacaktı. Gücümün tamamını onu taşımak için kullanıyordum ama merdivenlere doğru zar zor ilerlemeye çalıştığımız sırada "Çok güzel kokuyorsun" demeyi ihmal etmemesi günler sonra kalbimi heyecan kıpır kıpır yaptı.
Bir anda onu ezdiğim iddiasıyla başıma kaldığı gün aklıma geldi. Belinin ağrıdığını öne sürerek gittiği her yere kendisini bu şekilde taşıtmıştı. O günlerin anısıyla yüzümde gülümseme oluştu.
"Aynı şeyi senin için söyleyemeyeceğim." Diye itirafta bulundum. Dün gece oldukça çok içmeliydi, hala alkol kokuyordu.
Merdivenleri çıkmaya başladığımız anda işin boyutu değişti ve onu ciddi anlamda taşıyamaz oldum. İki defa merdivenlerden yuvarlanma tehlikesi atlattığımızın farkında olmadan var olan bütün ağırlığını üzerime vermeye devam ediyordu.
Ayağım basamaktan kaymış ve son anda tutunarak düşmekten kendimi kurtarmıştım. "Böyle öleceğimi tahmin etmemiştim." Soluk soluğa merdivenlerin sonuna geldiğimizde neden onu o koltukta bırakmadığım konusunda kendimle tartışma içindeydim. Hatta tam şu an onu üst kat koridoruna boylu boyunca bırakmak ve üzerine de battaniyesi atmayı düşünüyordum.
Eski ben olsa muhtemelen böyle de yapardı.
Fakat yeni ben Chanyeol sağlığına önem veriyordu. Sonuçta kendi çıkarlarım da söz konusuydu.
Zorlu bir sürecin ardından yatağıma uzanmış bedenini görünce rahat bir nefes aldım. "Baekhyun..."
"Efendim." Öyle kısık sesle mırıldanmıştı ki önce adımı sayıklıyor sanmıştım. "Benim karnım aç." Az önceki onu koridorda bırakma düşüncelerim, yorgunluğum bir anda sona ermişti. Yüzümde sersem bir gülümseme ile ona baktım. Gözleri kapalı olduğu için görememesi güzel bir şeydi.
Her şeyden sonra, bu kadar yorgun olmasına rağmen bana gelmesi ve benden yemek istemesi bütün vücudumu baştan aşağı ısıtmıştı. Sanki zorlu bir okul gününün ardından karnını doyurmak için evime uğramış gibiydi. Aramızda hiçbir şey değişmemiş gibiydi. Buraya Japonya'dan geliyor olması dışında her şey aynıydı. Bir aydır hissetmekte güçlük çektiğim o tamlık hissi yeniden vücudumu sardı ve ona yaklaşarak üzerini örttüm.