4. Bölüm (M)

8.2K 594 663
                                    

HEHEHEHEHEHHEHHEHE

MEMEMEMEMEMEME

Şunu yapmasam olmaz her seferine şlsakdlşsa

İyi okumalar <3

Çılgın hatalarım var bölümde gördüm ama düzeltmeye üşendim. Siz doğru okursunuz aşlksdlşakdlşa


----



"Pişt Baek." Chanyeol çenesiyle karşısında bir noktayı işaret edip kulağıma yaklaştı. "Sence şu çocuk aktif midir pasif mi?" Kendimi ondan uzaklaştırıp boş boş yüzüne baktım. Market sırasındaydık, o kadar kişinin sıra olmuş olmasına rağmen ikinci bir kasa açılmıyordu. Sepet almak için geri dönmeye üşenmiştik ve kucağımda içki şişeleriyle sıranın bir an önce bize gelmesinden başka bir şey düşünemiyordum. Chanyeol ise sadece dondurulmuş yiyecek paketlerini tutuyordu.

"Eşcinsel olduğundan emin oldun ve konumu kaldı öyle mi?" Alayla sordum. "Çocuğa baksana, ben gayim diye bağırıyor." Yine bir yerlere bakmam için işaret ettiğinde bıkkınlıkla başımı geriye attım.

"Chan, ben işaret ettiğin yeri göremiyorum." Diye patladım en sonunda. Önümde insanlar vardı ve kasayı görmeme engel oluyorlardı. Chanyeol önce neyi kastettiğimi anlamayarak yüzüme baktı. Sonrasında ise sıktığı dudaklarından ve ortaya çıkan gamzesinden, gülmemek için kendisini tutmaya çalıştığını anlamak oldukça kolaydı. Bugün aldığım ona iyi davranma kararı neticesinde öfkelenmeyip sakince önüme döndüm. Döner dönmez sıkıca bastırdığı dudaklarından komik bir hava kaçırma sesi duyuldu.

Anlaşıldı, bugün onu sarhoş ettikten sonra boğup etlerini parça parça ettikten sonra klozete atacak ve böylelikle de yakalanmayacaktım. Zaten onu uzunca bir süre arayıp soracak biri yoktu.

"Hoş geldiniz." Dakikaların ardından sıra nihayet bize geldiğinde kasa önünde duran sakız reyonunu incelemeyip bırakıp başımı kaldırdım. Chanyeol'ün demek istediği şeyi anlamam zor olmamıştı. Karşımda duran bir deri bir kemik çocuk, yüksel belli buz mavisi pantolonu ve dondurma desenli beyaz kısa kollu gömleği ile kendisini oldukça belli ediyordu. Beyaz saçlarından bahsetmiyordum bile.

Çocuğu ikimiz de baya incelediğimiz için eşyaları banda yerleştirmemiz biraz uzun sürmüş bu sürede de çocuk da bizi incelemişti. İncelememesine imkan yoktu çünkü kendisi ne kadar renkli görünüyorsa en az biz de o kadar renkli görünüyorduk. "263.000 won." Toplam miktarı duyduktan sonra Chanyeol'e yargılayıcı bakışlarımı attım. Chanyeol'ün yurt odasına ben ayda 290.000 won ödüyordum. Chanyeol ise 'meleksi gülümseme' adını koyduğu gülümseme ile bana bakıyordu.

Chanyeol öyle şanslı bir insandı ki aldıklarımızı poşetlerken yeni bir kasanın açılması ile arkamızda kalan son adam da yeni kasaya geçerken istediği fırsat ayağına gelmişti. "Pazartesi işten kaçta çıkıyorsun?" Sorduğu soru beni şaşırtmamıştı. Hatta daha onu gördüğü ilk anda sormaması beni şaşırtmıştı. Chanyeol böyleydi işte.

"Bunu kim soruyor?" Çocuk ağırlığını tek ayağına vererek sırıttı. "Sen soruyorsan yarın itibariyle istifa ediyorum bay sırık. Ama yanındaki güzellik soruyorsa 7'de çıkıyorum." Bana bakıp göz kırptığında bu sefer gülmemek için kendini zor tutan ben olmuştum.

"Kolay gelsin." Poşetlerin bir kısmını kavrayarak kendimi marketten dışarı attım. Chanyeol yıkık bir şekilde bana yetiştiğinde kahkaha atmak için bir an bile beklemedim. Bana harika bir dalga konusu oluşturmuştu, en az beş yıl dalga geçeceğim kadar.

100th ApologizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin