Selaaamm
Kafamı toparlamada biraz sorun yaşadığım için bölüm biraz gecikmiş olabilir. Kusuruma bakmayın
Hepinize güzel ve tatlış geceler
Umarım bölümü beğenirsiniz, iyi okumalaaaar.
----
Yağmurlu bir geceydi. Camın kenarındaki tekli koltuğa oturmuş bitki çayımın ve hafif bir müziğin eşliğinde kitap okuyordum. Huzur doluydum.
Bahar yağmurları şu günler hiç durmadan pencerelerimi dövüyordu ve bu havaların ısınacağının işareti olduğu için en ufak bir şikayetim bile yoktu. Sonunda benim sevdiğim havalar başlıyordu.
Genel olarak güzel bir akşamdı. Diğer günler olduğu gibi. En son olanların üzerinden üç ay geçmişti ve basın hemen öncesinde Chanyeol'ü bitirmeye ant içmemişçesine ona övgüler yağdırmaya kaldığı yerden devam ediyordu.
Bu üç ay boyunca işler öylesine düzene girmişti ki bu beni şaşırtsa da her şey yolunda gittiği için hiç olmadığı kadar iyi hissediyordum. Ben hem Chanyeol'ün albümü hem de şirketteki diğer müzik işleri ile meşguldüm. Chanyeol ise yeni albümü çıkmadan önceki vaktini kısmen dinlenerek kısmın de reklam çekimlerine giderek değerlendiriyordu.
Bazı günler boş oluyordu ve bulduğu her fırsatta buraya geliyordu. Bazen de günlerce görüşemediğimiz oluyordu ancak bunu pek de sorun olarak görmüyorduk, tamam en azından ben sorun olarak görmüyordum.
Sürekli mesajlaşıp en küçük boşlukta da araşıyorduk. Her şeyin bu şekilde bir düzene girmiş olması aslında korkularımın tamamen olmasa da pek çok ölçüde kaybolmasını sağlamıştı. Artık ilişkimiz ya da geleceğimiz hakkında pek fazla endişelenmiyordum. Şu an sahip olduğumuz şey yeterince güzel ve yeterliydi.
Bazı akşamlar birlikte yürüyüşe ya da basketbol oynamaya çıkıyorduk. Yemek yemek ya da kahve içmek için buluştuğumuz zamanlar da oluyordu. Bu sırada gizlice çekilmiş ve yüzüme emoji koyulmuş fotoğraflarımızın hayran sayfalarında dolaşması ve bazı hayranların Chanyeol'ü durdurarak imza istemesi dışında dışarıda vakit geçirmek çok da sıkıntılı bir süreç değildi. Ne konuştuğumuza, nasıl davrandığımıza dikkat etmemiz yeterli oluyordu. Chanyeol'e sorsanız beni sokak ortasında öpemediği için bu durumdan pek memnun olmadığını söylerdi.
Yine de en sevdiğim şey evimin etrafında boş boş dolaşıp sahada biraz top oynadıktan sonra eve geri döndüğümüz kısımdı. Evimin etrafı oldukça sakindi ve o kadar yaşlıyla doluydu ki rahatça dolaşıp birbirimize sataşabilmemiz eski günlerdeki gibi hissettiriyordu.
Bu şekilde rayına giren ve sağlamlaşan ilişkimize baktıkça aslında birbirimizden ayrı geçirdiğimiz günlere teşekkür edesim geliyordu. Her şey olduğu gibi devam etseydi ve birbirimizin değerini görmemiş olsaydık buna aynı şekilde devam edebilir miydik bilmiyorum.
Şu an birbirimizi gördüğümüz her an değerli geliyordu ve ikimizin de geri kalan hayatında meşgul oluşu, sevdiği işi yapıyor oluşu ilişkimizi daha da sağlıklı kılıyordu. Onu sürekli özlüyordum ve onun da benimle paylaşacağı pek çok anısı oluyordu.
Onu gördüğüm her seferinde biraz daha fazla aşık olduğumu hissediyordum. Bazı geceler konuşmaktan uyumayı unutuyor, bazı geceler üç beş cümleyi anca bir araya getirip geri kalan vakitte sessizliğimizi dinliyorduk.
Eskiden olan, bedensel ihtiyaçlara ve oyunlara dayanan sevişmelerimizin yerine şimdi özlem ve samimiyet dolu dokunuşlarımız vardı. Artık onu özlüyor, onu arzuluyor ve onu istediğimi açıkça dile getirebiliyordum.