Uykusuz kalmayın diye gelmicek diye kandırdım, ama aslında gelicekti.
Yolumuza uyumayan bebiklerle devam ediyoruz, uyuyan bebiklerin uyuyup büyümesi lazım çünkü <3
İyi okumalar
----
Normalde asla bakmayacağım telefonuma mucize eseri baktığımda Baekhyun'dan 4 cevapsız arama görmüştüm. Tamam, aslında yanımdaki kızın telefon numarasını kaydetmek için telefonuma bakmıştım ama bu önemli değildi. Şu an önemli olan Baekhyun'un beni 4 defa aramış olmasıydı. Oturduğum koltuğun arkasına astığım ceketimi alıp çocuklara selam verdikten sonra dışarı çıktım. Neyse ki son araması yalnızca 3 dakika önceydi.
Geri aradığımda telefonuna ulaşılamaması üzerine sokağın başına bıraktığım motoruma koştum. Beni üst üste aramayan biri olduğu için acelece evine gittim. Kesin yine kötü bir şey olmuştu.
Kapısını tıklatacağım anda kapının kendiliğinden açılması beni daha fazla korkuya sürükledi. "Baekhyun?" Evi birbirine girmiş bir halde görünce korkudan kalbim ağzıma geldi. "Baek?" Panikle odasına ve banyoya baktım. Onu iki yerde de göremeyince çıldıracak gibi olsam da mutfağa girip ışığı yaktığımda rahatlama ile derin bir nefes bıraktım.
"Baekhyun iyi misin?" Buzdolabı ile tezgah arasında küçük bir aralık vardı. Baekhyun'u o arada oturur bir halde görür görmez diz çöküp sarıldım. Bu sırada kedi kucağında duran kedi çevik bir şekilde aramızdan sıyrıldı. "Ne oldu?" Titriyordu ve buz gibi olmuştu. Aklıma başka bir şey yapmak o an için gelmediğinden ceketimi çıkartıp sırtına koydum.
"Hırsız girmiş." Mutfağa şöyle bir göz gezdirdim. Bütün raflar ve çekmeceler adeta aşağı inmişti. Bütün kavanozlar yere düşmüş, param parça olmuştu. Evin diğer yerleri de aynı şekildeydi.
"Polisi aradın mı?" Başını iki yana salladı. "Hiçbir şey yapamadım. Ne yapacağımı bilemedim. Seni arıyordum ama sonra şarjım bitti." Elinde sıkıca tuttuğu telefonu elinden almam için eklemlerini ikna etmem gerekmişti. "Ne yapacağımı bilemedim. Çok korktum." Başını tutarak göğsüme bastırdım. "Çok korkuyorum."
"Tamam, geçti artık ben buradayım." Bana sıkıca sarılırken bastırdığı belime bastırdığı tırnakları bir şekilde üzerimdeki kazağı aşarak tenime battı. Onun böyle üzülmesine dayanamıyordum ve bütün bunlar genelde ben onun yanında değilken oluyordu. Şans eseri telefonuma bakmasam kim bilir ne olacaktı.
"Senin bir şeyin yok değil mi?" Bunu sormak yeni aklıma geldiği için onu kendimden uzaklaştırıp yüzüne ve vücuduna baktım. Tanrı'ya şükür. Sadece ağlamaktan gözleri ve burnu kızarmıştı. "Tamam, ağlama artık." Tezgahın üstünde duran mutfak peçetesini alıp burnunu sildim. Bunu tiksinmeden yapacağım tek insandı.
"Ağlamıyorum. Korkudan kediye sarıldım ve alerjim tuttu." Çaresizliğine rağmen bu kadar tatlı oluşu yüzünden hafif bir tebessüm eşliğinde doğruldum. "Site güvenliğini arayayım sonra da sana ilaç getiririm tamam mı?" Başını sallayınca kapının yanındaki telefonla güvenliğin numarasını çevirdim.
Bana her seferinde tuhaf tuhaf bakan güvenlik gelene kadar Baekhyun'a ilaç verip yerinden kaldırdım ve sandalyeye oturdum. Baekhyun'un mutfağa sokmaya yasakladığı kediyi ağır adımlarla mutfağa süzülüp Baekhyun'un bacaklarına sürtünüp ayaklarının hemen dibinde kendine bir yer edindi.
Güvenlik eve geldiğinde polisi çoktan aradığını söyledi. Böyle bir şeyin nasıl olabileceği konusunda hayretler içinde bir şeyler sıralarken söylediği şeyleri dinlemiş gibi yaptım. Polis yaklaşık 15 dakikanın sonunda eve gelip işini yaparken birkaç komşu merakla bizim kata birikmişti. Bana birkaç soru sorsalar da cevap vermedim. Benim yerime güvenlik görevlisi bir şeyler söyledi.