45. Bölüm

2.3K 293 618
                                    

Hazırsanız tam alta bombayı bırakıp gidiyorum


💣💣💣💣

↓↓↓İşte o bomba↓↓↓


💥----Günümüz----💥



"Klasik müzik çalışmak zordur, kimse bunu inkar etmiyor zaten. Ama klasik çalışırken oyunun kurallarını öğreniyormuşsunuz gibi düşünün. Evet, belki ileride seçeceğiniz müzik kariyeriyle Mozart'ın hayatının hiçbir alakası olmayacak ve bu bilgiler gerçekten de bir işinize yaramayacak. Benim de şu an bir işime yaramıyor. Birçoğunuz klasik sanatçıların abartıldığını, o kadar da iyi olmadıklarını düşünebilir. Ama şunu unutmayın ki onlar kural koyuculardır. Müzik öğrencisi olarak bu sıralarda olmayı onların koyduğu kurallara borçlusunuz. O kuralları öğrenmeden oyunu oynayamazsınız. Bu yüzden size ödev olarak verilen kitapları güzelce okuyun. Oradan buradan kitap özeti bulmaya çalışmayın. Unutmayın ki Jung Hocanın ilk öğrencisi siz değilsiniz, çalıntı raporu gözlükleri olmadan bile anlayabilir. Sorusu olan? Yoksa ders bugünlük bu kadar."

"Benim bir sorum var." Kürsüdeki kitaplarımı toplarken başımı kaldırıp sesin geldiği tarafa baktım. Bölümdeki şımarık ama zararsız çocuklardan biriydi. Mantıklı bir soru beklemesem de sorması için bekledim. "Yeni albümünde Blackpink'le çalışmışsınız. Lisa gerçekten ekrandaki gibi güzel miydi?"

Soru karşısında bütün sınıf heyecana düşerken ben hiç çekinmeden gözlerimi devirdim. "Dersle ilgili bir soru olmadığına göre, dersi bitiriyorum. Çıkabilirsiniz."

"Tamam, tamam. Bu sefer gerçekten dersle ilgili soruyorum. Jung Hoca sınavları ne zaman okur? Bir hafta geçti de." Eh, bu en azından o kadar da saçma bir soru değildi.

"Ben şimdi Jung Hocanın yanına gidiyorum." Güldüm. "İstersen de bana eşlik et hem bu sırada cesaretin varsa sınavlar hakkında da konuşabilirsin. Jung Hocanın asistanı olabilirim ama benim bile bunu soracak cesaretim yok çünkü. Ne zaman okursa o zaman öğrenirsiniz." Kişisel hayatımla ilgili sorunun intikamını aldığıma emin olduktan sonra kol saatime baktım. "Öğlen yemeği saatiymiş. Şimdiden afiyet olsun."

Kitapları çantama yerleştirerek benim hakkımda çoktan fısıldamaya başlamış öğrencileri dinledim. "Jung Hocanın asistanı değil mi işte, aynı uyuzluk."

Kendimi tutamayıp cevap verdim. "Yani sonunda ailem sayesinde değil uyuzluğum sayesinde buraya alındığımı anladınız mı?" Cevabım karşısında sesler kesilmiş ve bu sessizlikten tatmin olarak sınıftan ayrılmıştım.

Asistanlıktaki yedinci ayımdı. Üvey annemin bir anlık önerisiyle bu yola girdiğimde diğer bölümlerde bile ün salmış korkulan Profesör Jung'un asistanı olmayı ben de beklememiştim. Özellikle bana hatırlattığı kişi belliyken.

Başta zorlanacağımı düşünmüştüm ve zorlanmıştım da. Aşmaya çalıştığım geçmişim aklıma geldikçe tuvaletlere saklanarak sakinleşmekle geçmişti ilk günlerim. Fakat sonrasında ne kadar şanslı olduğumu anlamıştım. Herkesle, annelerim ve babam dahil olmak üzere herkesle sorunlarımı çözmeye uğraşmıştım. Profesyonel yardımlar almıştım ama hiçbiri bu sert ve ürkütücü kadının bana öğrettiği şeyleri öğretememişti.

Aslında çok bir şey yaptığı söylenemezdi, başka hiçbir şey düşünemeyeceğim kadar bana iş yüklemesi dışında. Araştırmalar, ödev kontrolleri, öğrenci takipleri, giremediği dersler, sınavlar...

100th ApologizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin