Size asla şaşırmayacağınız bir şey söyleyeyim.
Baekhyun'un bana Prada gömlek verip beni, okulun bahçesinde çöp tenekesiymişim gibi bırakmasının ardından tam bir ay geçmişti ve ben peşinde koşmayı bırakmamıştım.
İlk iki hafta aslında tahmin edebileceğiniz üzere zengin olduğu için onu kendi tarafıma çekmeye çalışmıştım. Onu kandırabileceğim gibi bir salaklık içine girmiştim ve artık siz de Baekhyun'u az çok tanıdığınız için lafı dolandırmadan söylüyorum; Baekhyun kandırılamazdı.
Diğer iki hafta ise bana haddimi sağlam bir şekilde bildirdiği için sinirime onun hakkında bölümde ileri geri laf atmalarımla geçmişti. İlk sene temel dersler aldığımız için neredeyse bütün dersler ortaktı, uyuya kalıp dersleri asmadığım sürece bütün derslerde karşılaşıyorduk.
Bütün bölüm hatta diğer bölümler bile onun Byun Baekhyun olduğunu biliyordu. Eh, biraz da sayemde.
Aslında Baekhyun gerçekten sessiz ve kimseyi umursamayan biriydi. Kendisi hakkında konuşulanları pek takmıyordu. Derslere girip not alıp kimseyle de konuşmadan arabasına binip gidiyordu. Bazı insanlar onunla iletişim kurmaya çalışıyordu ama çok fazla konuşmayı seven bir tip olmadığı belliydi. Hakkında fısıldaşan insanlara bakmıyordu bile, ben olsam kötü bakardım. Bir de okula gelir gelmez kahve alıyordu.
Onun hakkındaki bu gözlerime ek olarak kalbimi acıtan bir şey varsa o da beni hiç umursamamasıydı. Ciddiyim, bazen görünmez olduğuma inandırıyordu beni. Para avcısı olduğum peşinden çok koşmuştum.
İlk günler bana almış olduğu gömleği satmamdan kazandığım parayla ona kahve bile almıştım. Zaten kahve içtiğini söyleyip kahvemi başkalarına vermesine rağmen devam etmiştim buna. Ya da yağmur yağdığında şemsiyemle peşinden gitmeme rağmen yüzüme boş boş bakıp yağmurluğunun şapkasını başına geçirip otoparka yürümüştü.
Başlarda yanına oturup sanki arkadaşmışız gibi davranmıştım ki bunu biri bana yapsa ben de sinir bozucu bulacağım için yerinden kalkıp gitmesini anlayışla karşılamıştım. Sınıftakiler bize bakıp Baekhyun'a kaba olduğuyla ilgili bir şeyler demişti ama olsun.
Ona yaklaşma çabalarımı sürekli engellediği için ve benimle tek kelime bile konuşmadığı için ben de taktik değiştirmeye karar vermiştim. Onun sabahları kahve aldığı kafeye girdiğinde arkadaş grubumla otururken komik bir şeyler söyleyip bütün grubu güldürüyor, sanki ona gülüyormuşuz izlenimi veriyordum.
Ailesini tanıma konusunda yaptığım uzunca bir araştırma sonucunda dünyanın en ama en tatlı videosunu bulmuştum. Telefonumda kayıtlı olan tek videoydu ve videodan aldığım ekran görüntüsü yurt odamdaki çerçevenin içindeydi.
Evet, Baekhyun'un çocukken yüzü olduğu şampuan reklamından bahsediyorum.
Video bulmuş, yüz bin kere izleyip Baekhyun'un ne kadar tatlı olduğunu düşünmüş sonra da bu videoyu yemekhane masasında çocuklara izletmiştim. Elbette çapraz masamızda Baekhyun tek başına yemek yiyordu ve bütün olayı görmüştü.
Henüz liseden yeni mezun olmanın verdiği gazla masadaki birkaç çocuk Baekhyun'a bakıp, videodaki hallerini taklit etmişti. Baekhyun yine sessiz kalıp yemeğini yedikten sonra yemekhaneden ayrılmıştı.
O sabırlı olabilirdi ama ben değildim. Bu yüzden peşine takıldım. Oldukça sinirlenmiştim. Amacım onun oldukça sinirlenip bana çatması ve bir şekilde iletişim kurmamızdı. Bir kere benimle konuşulduğunda en zor insanı bile kendi tarafıma çekebilirdim. Ama çocuk benimle konuşmuyordu! Bu yüzden otoparka kadar onu takip etmiştim.