Şimdiden uyarayım, sağlıklı bir zihinle yazılmamış bir bölümdür hatalarım varsa görmemiş gibi yapın
İyi okumalarrrrr
----
"Tanrım! Saçlarını mı kestirdin?"
Utangaç bir tavırla ensesini kaşıdı. "Evet. Nasıl olmuş?" Şok içinde yüzüne baktığım için sorusuna karşılık vermedim. "Kötü mü görünüyorum?" Hafif bir kırılganlıkla sorduğunda kendime gelip başımı iki yana salladım.
"Hayır, hayır. Kötü görünmüyorsun. Ben sadece şaşırdım. Birden seni karşımda böyle görünce."
"Beğenmedin." Konuşmalarımdan bunu çıkarmasının hemen ardından panikle ellerimi hayır anlamında salladım.
"Hayır beğendim. Çok yakışmış. Sadece alışılmış bir model olmayınca şaşkınlığımı gizleyemedim. Oldukça hoş görünüyor."
Kyungsoo'yu bu kadar kısa saçlarla hayal edemezdim. Hoş, kimseyi bu kadar kısa saçla hayal edemezdim ama işte, Do Kyungsoo kısacık kesilmiş saçları ve canlı gülümsemesi ile tam karşımdaydı.
Ve kötü haber: Bu yeni tarzı ona gerçekten çok yakışmıştı.
"Nereden çıktı bu ani değişiklik?" Eski saçları da çok fazla uzun sayılmazdı ama bu, kelimenin tam anlamıyla kısa saçtı.
"Aslında bir nedeni yok, sadece sürekli kestirmekten yoruldum." Çok mantıklı bir nedendi açıkçası. Yine de kendi saçımı bu kadar kısa görmeye cesaret edemezdim. Yakışmayacağına da emindim.
"Anladım." Ona neden burada olduğunu sormak gibi bir patavatsızlık yapmak istemiyordum. Okul halka açıktı. Özellikle eski bir öğrenciye kesinlikle açıktı ancak beni görmeye geldiği hissine kapılınca kızardım ve boş boğazlığım tuttu. "Buraya niye geldin?" Sesimin hesap sorar gibi çıkmaması için özen göstersem de öyle çıkmıştı.
En son onun evine baskın yapmamdan sonra doğru dürüst konuşamamıştık. Bana kalsa hayatımın sonuna kadar konuşmaktan kaçardım. O olaydan sonra o hala aynı konuda kalmış olabilirdi ama benim için o akşamın üzerinden çok şey geçmişti. Çok fazla şeyle yüzleşmek zorunda kalmıştım.
Kısa bir gülüşün ardından boynunu yana eğip yine bana aynı şekilde baktı. Tatlı bir bakıştı fakat sanki aynı zamanda beni bütün şeffaflığımla da görebilen bir bakıştı. Bu yüzden kendimi onun yanındayken hem rahat hem de diken üstünde hissetmekten kendimi alamıyordum.
"Açık sözlü olman hoşuma gidiyor." Hoşuna mı gidiyordu? Bedenimi ele geçiren gerginlikle birlikte ellerimi yumruk yaptım. "Bu sefer gerçekten sözleşmeni getirdim. Hatta dersin yoksa hem bir şeyler içer hem de anlamadığın yerler olursa üzerinden geçeriz demiştim."
"Dersim var." Dedim üzgün bir ifadeyle. "Sua ilgileniyor demiştin. Hala iyileşemedi mi yoksa?" Konuyu bilerek Sua'ya çekebilmem beni bile şaşırtmıştı. Günlerdir kafama takılıyordu ve çaktırmadan da olsa Kyungsoo'nun ağzından Sua'yla ilgili bir şeyler çekip çıkartmak istiyordum. Sorun şu ki bir şeyleri çaktırmadan yapma konusunda becerilerim pek iyi değildi. Özellikle Kyungsoo karşısında.
Sua hakkında endişelerim vardı. Ne zamandır Kyungsoo'ya karşı hisler besliyordu acaba? Ya da Kyungsoo'nun bana olan ilgisinin farkında mıydı? Onu sevmiştim. Tatlı ve cana yakın biriydi. Beni o gün şirkette o kadar sıcak karşılamasa gerginlikten orta yerimden ayrılacağıma emindim.
Bu kadar güzel ilk izlenim aldığım birinden şüphelenmek ya da hakkında kötü düşünmek istemiyordum. Kyungsoo'nun bana olan ilgisinden habersiz bir şekilde o cümleleri kurmuş olmasını dilemekten başka bir çarem yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/167169070-288-k307006.jpg)