Merhaba
Bu bölümü tatlı yorumlarıyla hikayeme renk katan okurlarımdan JohnTess ve Kara_Melek_1995 ithaf ediyorum. 🥰🥰
Tabi birde hala doğumgünümün torpilinden yararlanıp kendimi de araya sıkıştırıyorum.😁😁😁Bölümü beğenmeniz dileği ile, yorumlarınızı benimle paylaşmanızı sabırsızlıkla bekliyorum.💕💕🙏🙏
Kendinize dikkat edin. Metnin sonunda ki karakter tanıtım videosunu izlemenizi tavsiye ederim.☺️💙
Çok Sevilin.⭐️⭐️
☀️Bonita☀️
***
01.01.2020Sürükleniyorum. Kayalıklardan aşağı yuvarlanmış bir top gibiyim, nereye fırlatıldığımı ya da çarparken aldığım yaraları bilmiyorum. Hayatım bayır aşağı hareket ederken ben ardından sürükleniyorum. Takıldığım her taşta, her tümsekte yalpalıyor ya da düşüyorum. Ayaklarımı asfalt zemine diremek istiyorum ama sırtımda göremediğim beni iten bir kuvvet var. Yerlerde parçalanıyorum. Elimi tutup kaldıranım yok. Tek damla kan akmıyor ama vücudum yara bere içinde.
Sürükleniyorum.
Kurtarılmak için yardım çığlığı değil bu, bir süre önce insanlardan vazgeçtim. Artık uzatılacak bir el aramıyorum. Ruhumun her zerresine oturup ağlamak istiyorum. Hiç böyle karalanmamıştı çünkü. Her yeri leke içinde... Kalbimi sormayın bana. Kan pompalamaktan nefret eder halde.Yaşıyorum işte.
Buna yaşamak derseniz,
kesik ayaklarla, ardımdan yıkılan köprülerle yaşıyorum işte.***
09.11.2019Günlerden Perşembe
Özge, yudumladığı kahvesine eşlik eden kitabıyla oldukça huzurlu bir gün geçiriyordu. Evde ki curcunadan uzaklaşmak için uzantı kablosunun bozulduğunu bahane edip kaçmıştı. Masanın üzerinde titreşimde bıraktığı telefonunun hareket etmesini izledi. Cevapsız arama sayısının artması ona pek bir şey ifade etmiyordu. Yaslandığı rahat koltuğun koluna dirseğini koydu, yüzünüde eline yasladı. Cam kenarının seyrini de ayrı seviyordu. Dışarıda yağmurdan kaçan insanların koşuşturması, önünde sıcak kremalı kahvesi ve yeni aldığı aksiyon dolu kitabıyla, ondan güzeli yoktu. Tekrardan titreyerek masanın yüzeyinde hareket eden telefonunun yan tuşuna bastı, arayanı meşgule attı. Bu saat ona aitti. Araya kimseyi almaya da niyeti yoktu. Ekrana düşen mesajı okumak için, aygıtı önüne çekti, ve gördüğü ile ağzı açık kaldı. Artık emindi, bu kadınla kardeş falan olmaları mümkün değildi. Gelen mesajı doğruluğundan emin olmak için tekrar okudu. "O lanet telefonunu kırıp münasip bir tarafına mont edeceğim. Eve gelirken bir tane orta boy döner bıçağı, bir pakette prezervatif al. Birde hediye paketiyle kırmızı kurdela almayı unutma. Eğer almadan gelirsen, kıymetli harddisklerinden biri bende acımam atarım çöpe. Geldiğinde takas ederiz. Çok öptüm."
Özge kendi kendine şaşkınlıkla mırıldandı.
-Herkes eve gelirken ekmek al der, o da döner bıçağı ile prezervatif istiyor. Birde çok öptüm demiş. Annemle ciddi ciddi konuşmam lazım. Bir umut belki evlatlık falandır.***
Ferit hızlı adımlarla laboratuvara doğru ilerliyordu. Kalın tabanlı botlarının sesi sessiz koridorda yankılanırken, elinde tuttuğu dosyayı, avucunun içinde buruşturmuştu. Cam kapının önüne geldiğinde kapı yanında ki panelde bulunan tuşlara basarak şifresini girdi. Ama küçük tuşlara iki kere yanlış basınca sinirleri daha da yıprandı ve zile bastı. Kayarak açılan kapının ardından gözüken kadın, beklediği manzarayı gördüğünden içeri giren adamın ardından kafasını salladı. Önden hızla giden adamın ardından seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASAT "KATİL DOĞAN"(KİTAP OLDU)
General FictionHaber spikeri sunacağı haberden ötürü oldukça gergin ve öfkeliydi. Bu ruh halinin de yüzüne yansımasına engel olamadı. -Korkulan olay yine gerçekleşti. Dün sabah saatlerinde İstanbul, Esenyurt semti civarlarında bulunan siyah çöp poşetinin içinden...