Tavandan gelen cılız ışıkla aydınlatılmış, küçük basık oda da elleri masanın üzerinde birbirine sıkıca kenetlemiş halde, alnından akan bir damla ter şakağından kayıp giderken, Cem derdini anlatamadığını düşündü. Karşısın da ona ters ters bakan adamdan iyice korkmaya başlamıştı. Ama onu asıl korkutan kişi duvara dayalı halde çatık kaşları altında öfkeyle kısılmış gözlerle onu izleyen adamdı. Cem'in o bakışlarda gördüğü şey delilikti. Cem yutkunurken alnından akan teri elinin tersiyle sildi.
-Komiserim benim yemin ederim bir suçum yok. Derya'ya aşıktım ama onun bile haberi yoktu. Hiç açılmadım ona.
Tuna yumruğunu masaya indirdiğinde karşında ki genç çocuk, yerinde sıçradı. Kafasını çevirdiğinde Ferit başkomiserinin dikkatle genci izlediğini gördü ve sorguya devam etti.
-Oğlum kızın bile haberi yoktu diyorsun nişanlısını tehdit ediyorsun. Öldürüldü lan o kız. Adam gibi konuşmaya başla canımı sıkma.
Cem yıllarca aşık kaldığı güzeller güzeli Derya'sının öldürüldüğünü biliyordu da kabullenememişti, karşısında ki komiserin dediklerini duyunca gerçek yüzüne vurdu. Bir süredir kastığı omuzları sarsılmaya başladı, ağzından çıkan hıçkırık sesini tutamadı. Ağlayarak konuşmaya çalışmasının nedeni kendini aklamak değil, yumuşacık kahve gözlüsüne zarar vermeyeceğini söylemekti. Sıkılı yumruklarını gögsüne vura vura konuştu, ne akan gözyaşını sildi ne de sarsılan omuzlarını durdurdu.
-Ben onu çocukken sevdim taaa sakladım şuracığıma. Eyvallah, kıskandım. Tarık'la nişanlanmasına içerledim ama Derya'mın hiç haberi bile yoktu ki sevdamdan. Düğün günü dayanamadım çıktım Tarık'ın karşısına. Ama onu üzersen, peşini bırakmam demek içindi. Ben kıymadım Derya'ma.
Eski koyu kahverengi ahşap masaya başını yaslayıp, hüngür hüngür ağlayan genci izledi Ferit. Yaslandığı duvardan sırtını ayırıp kapıya yöneldiğin de, onun için bu sorgu bitmiş demekti. Uzun bacaklarıyla koridoru adımlarken düşünüyor, kafasında oturtamadığı yerleri bir daha irdeliyordu. Ferit hızla ilerlerken karşılaştığı iş arkadaşlarına kafasıyla selam veriyor ama duraksamıyordu. Koridorun sonunda ki asansöre yaklaşırken ardından gelen ince sesle duraksadı. Kafasını çevirdiğinde koşarak yaklaşan emniyetin belası Esma'yı gördü. Kumralla karışık sarı saçlarını savurarak ona doğru ilerliyordu. Ferit kendine çarpmadan dibinde duraksayan nefes nefese kalmış kadına baktı. Açık kahve gözlerde gördüğü hayranlığa karşı yarım ağız gülümsedi.
-Bugün adamlarımı rahat bırak güzelim.
Esma, bu adama içinden akmak geliyordu. Mesela her daim dağınık gördüğü acı kahve saçlarına parmakları sokup okşamak, hiç kesmediği kirli sakallarına dokunmak istiyordu. Ona bakan kahve gözlerde kendi yansımasını görmek istiyordu ama Ferit bir kez bile ona bu ümidi vermemişti. Gözlerinin önünde sallanan parmaklarla daldığı hayal aleminden sıyrılıp, silkelendi.
-Ama Ferit başkomiserim cinayeti medyaya duyurdunuz. Azıcık bilgi de benimle paylaşın, bende gazetede yayınlayayım.
-Esma zamanı gelince basına açıklama yapılacak, sende o toplantıdan bilgi alırsın.
-Ama Ferit başkomiserim.
Ferit kadına arkasını dönüp, daha dinlemeyeceğini gösteren bir ifadeyle, kapıları açık olan asansöre bindi, dördüncü katta ki cinayet büro amirliğine ait olan tuşa bastı. Asansörün çınlayan sesiyle bakışlarını kitlediği yerden kaldırdı, önüne açılan iki yanı sıralı masalarla dolu alana ve ortalıkta koşuşturanlara baktı. Asansörden dışarı attığı adımla hemen otuz metre ilerisinde kalan odasına gidemeden başka biri tarafından önü kesildi. Önüne atlayan heyecanlı genç, polislik hayatında ikinci yılındaydı. Başkomiserinin ona attığı ters bakışları görünce hemen geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASAT "KATİL DOĞAN"(KİTAP OLDU)
Genel KurguHaber spikeri sunacağı haberden ötürü oldukça gergin ve öfkeliydi. Bu ruh halinin de yüzüne yansımasına engel olamadı. -Korkulan olay yine gerçekleşti. Dün sabah saatlerinde İstanbul, Esenyurt semti civarlarında bulunan siyah çöp poşetinin içinden...