31°

13.5K 1K 850
                                    

Keyifli okumalar çiçeklerim 🌸

"Bu kadar sakar olmayı nasıl başarıyorsun anlamıyorum?!" Bay Min'e bakıp suratımı astım, sakardım işte ne yapayım?

"Bay Min, ben hep böyleydim. Elimde değil, bunun yüzünden beni suçlayamazsınız. Ayrıca ben istifa ettim, madem çok sakarım neden istifamı kabul etmediniz?" demiştim sakin çıkan sesimle.

Arabayı sürerken kısaca ve sinirle bana bakıp tekrar önüne dönmüştü.

"Yüzünde tabak kırıldı resmen, ya gözüne falan girseydi?" göz devirip derin bir nefes aldım, göğsümde birleştirdiğim kollarımı serbest bırakarak hafifçe Bay Min'e çevirdim bedenimi.

"Girmedi ama." alayla gülüp birden ciddileşmişti.

Araba birden durduğunda etrafa bakındım, eczaneye gelmiştik.

Alt tarafı ufak ufak çiziklerdi.

"Hadi, davetiye mi bekliyorsun?" arabadan inerken düşme tehlikesi geçirmeme rağmen çaktırmadan eczaneye ilerledim, yardım edişi bile iğneleyiciydi.

"Pansuman için geldik, önemli bir şeyi var mı?" beni işaret ettiğinde dudaklarımı iki yana gerip adama bakmıştım.

Adam yanıma gelip yüzümü inceledi uzun inceleminin ardından başını iki yana sallayıp gülümsedi.

"Kesikler derin değil, dikiş gerektirmez. Oturun, pansuman edeyim." başımı sallayıp gösterdiği yere oturmuştum.

"Kusura bakmayın ama merak ettim, yüzünüz bu hale nasıl geldi?" iç geçirip omuzlarımı düşürdüm.

"Sakarlığım yüzünden, iş yemeğinde masadaki tüm tabaklar ve bardaklar yüzümde kırıldı. Tabi arada masa örtüsü vardı, yoksa daha kötü olurdum sanırım." adam halime gülüp şaşkınca bana bakmıştı.

"Garip." omuz silkip dudaklarımı iki yana gerdim, her şeyim bir garip zaten.

Kısa pansumanın ardından eczaneden çıkarak arabaya ilerlemiştik tekrar.

"Nerede oturuyorsun?" telefondan konumumu açarak arabadaki telefon koyma yerine koymuştum.

Sessiz yolculuğun ardından evime gelmiştim, hızla arabadan inip Bay Min'e baktım.

"Özür dilerim, teşekkür ederim ve iyi geceler." diye sıralayarak cevap beklemeden evime ilerledim.

Cidden yorucu bir gündü.

"Hey ben geldim!" koltukta oturan Jimin başını kaldırıp bana bakmıştı, normal ifadesinin yerini şaşkınlık aldığı anda yeninden kalkarak hızla yanıma gelmiş ve yüzümü incelemeye başladı.

"Ne oldu sana böyle, domuzcuk?" gülümseyip Jimin'e sarılmıştım.

"Bir şey olmadı bokcuk, sadece yorgunum." bedenlerimizi ayırarak koltuğa ilerledim.

"Hoş geldin bebeğim."

Annem yüzümü fark edince iyice bana doğru dönmüştü.

"Ne oldu kızım böyle?" omzu silkip başımı geriye attım.

"Sakarlık işte." güldüğümde abim gülmüştü, annem ve babam ise endişeyle yüzümü inceliyordu.

"Küçük kesikler ama acıtıyordur canını. " babama bakıp başımı iki yana sallayıp ağırlaşan göz kapaklarımı açık tutmaya çalıştım.

"İş yemeğinde tüm masayı üzerime yıktım, ama kovulmadım!" sinirle gülerek söylenmiştim.

"Ah güzel kuzum benim.." annem yüzümü okşamış ve sıkıca sarılmıştı bana.

asisstant ° mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin