0.2

17 1 0
                                    

Annemle dağ evi mevzusunu detaylı bir şekilde konuşmuştum ve o da her zaman ki klasik cevabı, "babana sor," cevabını vermişti.

Ceyda Seren, bugün de kızına yardımcı olmuyor ve topu Burak Seren'e atıyor! Bakalım, kalede duran Cihat Seren gol yiyecek mi?

Ailecek sinirlerimiz bozuk.

"Of, tamam." dedikten sonra odama yöneldim. Favori şarkılarım listesine girip karışık çal butonuna tıkladım ve telefonumu sehpanın üzerine bıraktım.

Bol sweati üzerimden kurtarıp daha rahat bir bluz geçirdiğimde Buse arıyordu.

"Bu kız kimseyle konuşmadan duramıyor mu?"

Kendi kendime konuştuktan sonra telefonumu elime aldım ve gelen aramaları sessize aldım. Kıvırcık saçlarımı topuz yapıp toplamaya çalışırken annemin babamla olan konuşmaları odama kadar geliyordu.

"Ne dağ gezisiymiş bu?"

"Gezisi değil hayatım, kızlar toplanıyormuş. Bizim kızı da çağırmışlar,"

"E gitsin öyleyse,"

Kulak misafiri olduktan sonra aynama doğru dönüp yalancı bir gülüş atıyordum. Aslında gitmek gerçekten benim için bir zulümdü, çünkü yakın arkadaşlarım değillerdi. Buse lisenin başından beri Mustafa'yı sevdiği için böyle bir şey organize etmiş, içine de bizi sürüklemişti. Neyse, iki günden ne kaybederdim ki? Kitaplarımı alır, odamdan çıkmazdım.

Ben kendi kendime planlar yaparken annem odama baskın yapar gibi bir giriş yaptı ve bana itici bir bakış attı. Of yine bir felaket geliyor, hissediyorum Selin Seren.

"Sen neden böyle giyindin?"

"Abiye mı giyecektim?"

Ceyda Seren ve mantıksız soruları, raunt 1.

"Emre geliyor,"

"Eh, banane. Ben odamdan dışarı çıkmam ha, söylüyorum. Zaten küçüklüğümden beri haz etmezdim o çocuktan,"

"O senin kuzenin Selin, ne biçim konuşuyorsun?"

Of anne. Sevmediğim insanlarla aynı ortamda bulunmam için sürüklüyorsun beni resmen.

"Olabilir anne. Her kan bağım olan insanı sevecek değilim herhalde, değil mi?"

"Selin, babanın Emre'ye ne kadar önem verdiğini bilirsin. Bugün yeterince gergin zaten, bence sende germemelisin!"

"Of!"

Babam şiddetli of diye seslenmeme karşılık hafiften kapıda belirmişti. Kendisi tam olarak gözükmese de gölgesi çoktan orada bir Cihan Seren'in olduğu belirtisiydi. Anneme babamın kapıda olduğunu belirtmek için gözlerimi açtım, annem hemen kendini toparladı.

"Tamam mı tatlım? Aynen, Emre abini hepimiz özledik, çok hemde!"

"Aynen aynen," deyip başımı salladım ve tebessüm ettim.

Ulan Ceyda Seren, sen var ya ne fenasın ha!

Emre, babamın ölen kardeşinin çocuğuydu ve babam da bu nedenle Emre'ye babasının yokluğunu hissettirmemek için hep öz çocuğu gibi davranmıştı. Ancak Emre belli bir yaşa geldikten sonra babasının yokluğunu kaldıramayıp yurtdışına taşınmıştı.

Kapıyı örttükten sonra dolabımı tekrar açıp ne giyebileceğime baktım.

Sanki beni görmeye gelecek! Geliyorsa geliyor, banane ya!

Üzerinde kalın italik yazıyla ya'aburnee yazan sweatimi giydim, altına da siyah dar kot. Mis gibi mis.

Odamdan çıktıktan sonra babam şöyle bir süzdü beni, elinde tatlı tabakları ile gelen annem de babama eşlik etti.

"Hah! İşte tam bir Selin Seren'e benzemişsin!" dedi, babam 'bu benim kızım!' bakışı atarak. Annem de gözlerini devirip babama döndü.

"Değil mi hayatım? Ay yok bu kız bana çekmemiş, aynı sen!"

Babam gülüp annemi kızdırmak için daha da çok uğraşmaya başlamıştı. Bunun sonu ya kanepe, ya da bir demet çiçek falan değil, basbaya bir kutu baklavaydı.

"Evet, haklı. Annen beni etkilemek için çok süslenirdi,"

"Etkilemedim mi?"

"Etkiledin canımın içi,"

Annemle babama hayran hayran bakarken onlarınki gibi bir evliliğim olmasını yine dilemiştim.

Birbirlerine karşı hâlâ sevgi dolu ve saygılılardı. Birbirlerini laflarıyla bile incitmeye kıyamayan iki insanlardı onlar.

"Gelin buraya aşk meyveleri!"

Annem kollarını açarken ben babamın tarafına, kardeşim de annemin kollarına atılmıştı.

"Mutlu aile tablosu," dedi babam hafif tebessüm ederek.

"Öyle," dedi annem de, onaylayarak.

Gülümsedim.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin