"Her şey için teşekkür ederim, çok güzel anılar biriktirdim. Hoşçakalın," dedim bavulumu evin kapısına doğru sürüklerken.
"Selin?"
"Efendim?" dedim Mustafa'ya bakıp. Anlamayan bakışlarla gözlerimin içine baktı. Buse, Mustafa'nın önüne geçip kollarını bana doğru açtı ve sarıldı.
"Görüşürüz ama mutlaka, değil mi?"
"Sanmıyorum. Yoğun bir ders temposuna gireceğim,"
Buse'ye sarılırken bana küçük bir çocuk gibi bakış atan Mustafa'ya baktım. Hüzünlüydü.
"Allah'a emanet kalın," dedim hafifçe tebessüm ederek ve bavulumu ilerletmek üzere demir kapıyı açtım.
6 katlı apartmanın park ve garaj bölümünden geçip otomatik kapıya ulaştığımda zillerin arasından 'Seren Ailesi' yazan zile bastım.
Birkaç dakika bekledikten sonra otomatik olarak açılan kapıdan tam içeriye geçerken kolumu bir kolun tutmasıyla kendime geldim. Kimdi bu?
Kafamı çevirdiğimde bana bakan Mustafa'yı gördüm. Dudaklarını hafif araladı ve derin bir nefes aldı. Kolumun üzerinden kolunu çekip gözlerime baktı.
"Yarın,,"
Anlamayan gözlerle Mustafa'ya baktım.
"Yarın beraber ders çalışalım mı?"
Bana ikna edici gözleriyle bakarken kasıldığımı belli etmemek için parkta çocuğunu kaydıran bir anneye bakıyordum.
"Selin,"
"Şey,,"
"Mustafa ben bir başkasıyla ders çalışamıyorum. Yani kendi başıma çalışırken adapte olabiliyorum,"
Yüzü hafiften düşmüştü. Kaşlarını kaldırıp tekrar araladı dudaklarını.
"Beraber başka bir şey yapsak?"
Kapıdan çıkan yaşlı amcaya yol verdim, bavulumu da kenarıya doğru çektim. Tekrar gözlerinin içine bakıp konuşmaya başladım.
"Bir süre sıkı bir eğitim vereceğim kendime. Sonra görüşürüz elbette,"
"Hiç mi şansım yok?"
"İyi günler Mustafa,"
Sesim ne kadar yumuşak bir tonda olsa da, onu şuan derinden şaşırtmıştı. Buna emindim. Ama bunu yapmak zorundaydım. Bir insanın benim hakkımdaki yanlış düşüncelerini düzeltmek zorundaydım.
"Hoşçakal,"
Kafamı çevirip kapıya doğru yöneldim ve otomatik kapıdan geçip kendimi asansörün bulunduğu yere attım. Neydi bu? Biz ne yaşıyorduk?
Asansör geldiğinde daire numaramızı tuşladım ve aynada kendime çeki düzen vermeye başladım. Saçlarım rüzgardan dağılmış, yüzümde sanırım yol tuttuğu için sapsarı kesilmişti.
Asansör birkaç saniye ardından durduktan sonra kapısı otomatik olarak açıldı. Daire kapısında beni bekleyen anneme koşarak yöneldim ve bavulumu bir köşeye dayayıp sıkıca sarıldım. Hepsini çok özlemiştim. Hepsi burnumda tütmüştü.
İçeriye geçtikten sonra babanneme de sarıldım, yanaklarını öptüm. Yine her zamanki gibi rengarenk olan iplerinden bir şeyler örüyordu ve karşısında da ailemizin bir ferdi olarak yaşayan Müge Anlı!
Bilgisayar masasının karşısında robot gibi duran kardeşimin yanına gittim, onun da yanaklarını sıkıştırıp öptükten sonra annemin bana doğru uzattığı ıhlamur dolu kupayı aldım ve babannemin köşesine iliştim hemen.
Annem neler yaptığımızı sorarken babannem de arada konuya dahil oluyordu.
Her şeyi anlattıktan sonra dinlenmek için biraz müsaade aldım, onlar da uygun gördüler zaten. Odama girdikten sonra üzerimde tescillenmiş olan kıyafetlerimden kurtuldum ve yerine rahat eşofman takımımı giydim. Saçlarımı da toparladıktan sonra kendimi artık son derece ferah ve rahat hissediyordum. Cep telefonumu uçak moduna aldıktan sonra kendimi yatağın üzerine bıraktım ve gözlerimi kapatarak güzel bir uykuya eşlik ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
ChickLit"Hepimiz kendi gezegenimizde yaşıyoruz. Peki, ya bu gezegene bir başkası girmeye çalıştığında? Belki kapılarımızı kapatıyoruz suratına, ama ya zorla girmeye çalışıyorsa? Ya da o sizin kaderinizse ve siz kaderinizi değiştiremiyorsanız? Belki de farkl...