"Neyin var güzelim?" Meraklı gözlerle bana bakan anneme yalandan bir tebessüm attım. "Hiç anneciğim. Yorgunum biraz sadece, dinlenebilir miyim?"
"Dinlen güzelim. Akşam yemeğinde çağırırım ben seni,"
Annemin yanaklarından öpüp doğruca odama yöneldim ve çantamı askıya astım. Üzerime rahat bir şeyler geçirip saçlarımı topladığımda aynada ki görüntüme baktım. Çok çökmüş gözüküyordum. Uçak modunda olan telefonumu tümden kapatıp sehpanın üzerine koyduktan sonra gözlerimi güzel bir dinlenme uykusuna, belki de yaşadıklarımı gizlemek için bunalım uykusuna dalmak üzere kapattım.
***
Güzel bir akşam yemeğinden sonra masadaki servis tabaklarını toparlayıp mutfağa götürdüm. Annemin mutfağa elinde çalan telefonuyla gelmesiyle bakışlarımı ona çevirdim. "Telefon sana," dedi annem, boş bakışlarla. "Nasıl yani, kimden?"
"Mustafa'dan,"
Annem kaşlarını kaldırıp tek bir isim söylediğinde donmuş kalmıştım. Anneme bu durumu nasıl açıklayacağımı düşünürken, Mustafa'nın annemin telefon numarasını nasıl bulduğu konusunda da en ufak bir fikrim yoktu. "Sen nereden biliyorsun ki anne? Numarası yazmıyor," diye sorduktan sonra, "önceki çağrısında açtım, beyfendi de hiç çekinmeden kızımla görüşmek istediğini söyledi,"
Şaşkın bakışlarım beni güldürmek isterken yanaklarımı sıktım ve annemin elinden telefonu yavaşça çektim. Israrla çalan telefon birden kapandı, tam derin bir oh çekecekken ekranda aynı numaranın çağrısı tekrar göründü.
"Aç istersen, arkadaşın baya ısrarlı arıyor," Annemin anlamsız bakışlarına yakalandığımda ne yapacağımı bilemediğimden yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim, ve "ders notları istemişti benden, onlarla ilgilidir mutlaka," diye bir yalan uydurdum. Annem başıyla yalandan onaylarmış gibi yapıp mutfaktan çıktığında hemen arkasından gidip mutfak kapısını kapattım.
Biraz durup ısrarla arayan çağrıyı yanıtladım ve sessizce dinledim. "Alo?"
Sessizlik, bir iki durgun nefes alışı, ve hıçkırık sesleri. Ağladığının belirtisi hıçkırıklar. Mustafa'nın hıçkırıkları.
"Alo?" dedim tekrardan. Birkaç saniye bekledikten sonra istediğim cevap geldi. "Alo?"
Bir dakika, Mustafa'nın sesi değildi bu! Buse'nin sesiydi. Mustafa'nın cep telefonundan Buse aramıştı. Beraberler miydi? Evet, beraberlerdi. "Buse?" diye sordum şaşkınlıkla. Kaskatı kesilmiştim. Neler oluyordu? Mustafa ile Buse neden beraberdi? Belki de bu beni niye bu kadar ilgilendiriyordu? Evet, aslında en çok sorguladığım son soruydu. Neden beni ilgilendiriyordu? Neden beraber olmaları beni rahatsız etmişti? Beynimin içindeki tilkiler, beynimi oldukça oyalarken soğuk bir yanıt verdim Buse'ye. "Neden Mustafa'nın telefonundan arıyorsun?"
Hafif bir kahkaha sesi beni oldukça sinir etmişti. Buse telefonun ucunda sinir sinir gülüyordu, ve bu beni deli ediyordu. "Mustafa bize geldi, benim telefonumda şarjdaydı. Bende seni, bize davet etmek için aramıştım,"
"Hayır!"
Buse'ye verdiğim yanıt sert ve ani çıkmıştı dudaklarımdan. "Yani ders çalışıyorum ben, daha sonra görüşürüz!" diyip suratına kapatmıştım. Mustafa ile Buse'nin birlikte bir şeyler yapıyor oluşu beni delirtmişti. Ama belki de bu duruma Mustafa'yı iten bendim. Telefonumu uçak moduna aldıktan sonra yeni aldığım test kitaplarını önüme serdim.
***
Annemin akşam yemeği çağrısı üzerine mutfağa gitmiş, ve servis tabaklarını yerleştirmiştim. Akşam yemeğine amcam ve ailesinin geleceğini öğrendiğimde büyük bir felaket tekrar bana doğru gelmişti. En azından bunu ben biliyordum, ve önlem dahi alamıyordum. Çünkü Emre adındaki şahsiyetle dağ evine gitmeden önce görüşmüştük en son.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
ChickLit"Hepimiz kendi gezegenimizde yaşıyoruz. Peki, ya bu gezegene bir başkası girmeye çalıştığında? Belki kapılarımızı kapatıyoruz suratına, ama ya zorla girmeye çalışıyorsa? Ya da o sizin kaderinizse ve siz kaderinizi değiştiremiyorsanız? Belki de farkl...