Eve geldiğimde doyasıya eğlendiğimden ayaklarımı hissetmiyordum.
"Arkadaşlar ben çok yorgunum, odama çıkıyorum. Size iyi eğlenceler," diyerek odama çıktım.
Bugün yaşananlar beni yeterince hem şaşırtmış hemde üzmüştü. Buse'nin bana dediği şeyler asla aklımın diğer ucundan çıkmayacaktı. Onun yaptığı imayı çok net bir şekilde anlamıştım. Anlamayacak yaşta da değildim.
- flashback -
"Onu ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, değil mi Selin? Onu, onun verdiği acıyı sevecek kadar çok seviyorum,"
Sağ gözünden yanağına doğru ilişen gözyaşını elinin tersiyle silip devam etti.
"Ama onun bana sıradan bir insanmışım gibi davranması canımı çok acıtıyor,"
Buse'nin yanındaki sandalyeye geçip ona sarıldım. İkimizde güzel manzaraya bakıyorduk. Buse elinde tuttuğu peçeteyle gözyaşlarını sildi.
"Sence birgün beni sever mi Selin?"
"Ona açılmayı neden düşünmedin hiç?"
Duraksadı. Üzerindeki hırkayı vücuduna daha çok bürüleyip sıcak çayından bir yudum aldı.
"Onu kaybetmekten çok korkuyorum,"
"Anladım. Her şeyi en güzelini hakediyorsun sen Buse,"
dedim ve kollarımı sardım.
-son-
Yastığımın altından pijamalarımı çıkarıp kapıyı kilitlediğimden emin oldum ve daha sonra giyindim. Işığı kapatıp yatağımın başucundaki abajuru yaktığımda kendimi yatağa bıraktım.
İnce battaniyeyi üzerime çektikten sonra saçlarımı yana doğru atıp yastığa kafamı gömdüm.
Burada sadece bir günümüz kalmıştı, çocuklar yarın için piknik yapma kararı almışlardı. Ben ders çalışacağımı söylesem de beni evde yalnız bırakmamaya çalışmışlardı.
Bu yüzden de sabah erkenden kalkacaktım. Bir an önce uyumam lazımdı ancak uykum yoktu. Kalkıp battaniyeyi bedenime sardım ve balkona çıktım.
Hafif rüzgar esiyordu. Enseme vuran rüzgarı saçlarımın da savrulmasıyla hissetmiştim. Telefonumu alıp geldikten sonra bildirim paneline gözümü kısarak baktım.
Annemden ve babamdan mesajlar vardı, ha birde baş belası sınıf grubundan.
Ha? O ne? Sosyal medya hesaplarımın birinden de bir mesaj isteği vardı. Diğer mesajlara bakmadan hemen o bildirime tıkladım. Profili olmayan garip kullanıcı adlı bir hesaptı bu.
Mesaj isteğine tıklayıp mesajını okudum.
Klasik ve klişe tanışma amacı olan birinin mesaj isteğiydi bu. Gözlerimi devirip mesaj isteğini sildim.Telefonumu cebime geri atarken durmayan titreşim sesiyle geri elime aldım. Arayan Cansuydu. Benden iki yaş büyük olan, en iyi anlaştığım kuzenimdi.
Gülümseyerek aramayı yanıtladım.
"Alo,"
"Güzelim kaybolmuşsun,"
"Minik bir izin verdim kendime,"
"E kaçsaydın yanıma,"
"Çok uzaklardasın be kıvırcığım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
ChickLit"Hepimiz kendi gezegenimizde yaşıyoruz. Peki, ya bu gezegene bir başkası girmeye çalıştığında? Belki kapılarımızı kapatıyoruz suratına, ama ya zorla girmeye çalışıyorsa? Ya da o sizin kaderinizse ve siz kaderinizi değiştiremiyorsanız? Belki de farkl...