"Hadi bakalım, getirsin herkes bavullarını!
Mustafa, arabanın bagajının önünde bekliyordu. Bavulumu sürükleyerek kapıdan çıkardım ve yanına doğru gitmeye başladım. Beni görünce birkaç adım attı ve bavula doğru elini uzattı.
"Teşekkür ederim,"
Bavulum yerleştirildikten sonra kimseyi beklemeden arka koltukların en sağına, cam kenarına geçip oturdum. Cepli sweatimin ceplerinden de kulaklığımı ve telefonumu çıkardım.
En sevdiğim yabancı şarkılardan birini açtım. Şarkının sözlerini hafiften mırıldanırken Mustafa ve Buse'ye bakıyordum. Buse'nin gözlerinde hayranlık vardı, ama Mustafa tam tersi. Buse'ye karşı hiçbir şey hissetmiyormuş gibiydi.
Yol boyunca Mustafa ile göz göze gelmemeye özen göstermiştim. Mustafa'nın bana karşı olan tavırlarından rahatsız değildim, ancak Buse'nin sürekli beni aralarında bir engel olarak görmesinden oldukça rahatsızdım.
Eve döndüğümde de kendime yeni bir plan hazırlayıp ders çalışmaya başlayacaktım. Tekrar eski asosyal Selin olacaktım. Bana iyi gelmiyordu, insanlarla fazla iç içe olmak beni bunaltıyordu.
Hafif cama düşen yağmur damlalarına baktım. Her biri kendine özgürdü, ama aslında hepsi bir bütündü. Çünkü üzerine düşen bir tane yağmur damlası seni ıslatmaz, ama diğerleriyle bir olduğunda ıslanırsın. Şemsiyeni açarsın, korunursun. Veya üstündeki montun fermuarını örtersin, kendini korursun. Hafif üşürsün, belki de ıslanmış saçlarını ensene doğru sıkıştırır, daha fazla üşümeni engellersin. Evet, belki de özgürce ıslanırsın yağmur bulutlarının altında. Saçlarını açarsın, çılgınca dans edersin. Ama sonra yine üşürsün, birkaç gün istirahat edersin. Sıcak bir ıhlamur içerken, battaniyeyi büzüştürürsün.
Çünkü her güzel şey için bir son hazırlanmıştır. Dünyanın kuralı, insanların yaşam felsefesi budur. Birine ne kadar iyi gelirsen gel, o yine kötü olanı sen yapar. Onun fenalığı yine seni bulur, ve ardından edilen özürler, sadece kırılmış bir vazoyu bantlamak gibidir.
Veya ilk başta yağmurun ne kadar güzel olduğunu düşünüp, daha sonra arkadaşlarınla konuşurken "bugün hava kötü, yarın ayarlayalım," demendir.
Bende bir yağmur damlası gibiyim. Sadece bir taneyim, parçayım. Asla bütün olamayacağım için yalnızlığımı derinlerime kadar hissettiğim günlerdeyim. Kimse için gerçekten özel biri olamayacağım için dargınım.
Tuhafım, bunu itiraz etmiyorum. Ama her tuhaflık eşini bulmaz mı? Tuhaflıklar da tamamlanmaz mı? Bir yağmur damlası da aynı buluttan geldiği bir diğer yağmur damlasını bulamaz mı? Her şey bu kadar mı imkansızdı?
Ve sen, bunu okuyan kişi;
Sen çok sev, ama önce kendini sev. Sen önce kendini tamamla, kendini hiç eksik bırakma. Eğer sende benim gibiysen, oku satırlarımı.
Varsın olsun tamamlanmayalım, birbirimizi tamamlayamaz mıyız?Haydi söz verin, güzelce tamamlanın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
ChickLit"Hepimiz kendi gezegenimizde yaşıyoruz. Peki, ya bu gezegene bir başkası girmeye çalıştığında? Belki kapılarımızı kapatıyoruz suratına, ama ya zorla girmeye çalışıyorsa? Ya da o sizin kaderinizse ve siz kaderinizi değiştiremiyorsanız? Belki de farkl...