MEDYA: Esila Denizer
Elimdeki kadehten son bir yudum alıp masaya sert bir şekilde bırakarak barmene seslendim.
"Bir tane daha." Sesimi ben bile zor duyarken duymuş olacak ki eline şişeyi alarak kadehi doldurdu.
Kadehin dudak kısmında parmaklarımı gezdirirken pistte delice dans edenlere baktım. Aralarında Beren, Simay ve Cenk vardı.
Bakışlarımı az önce oturduğum locaya çevirdiğimde Burak ile Derin'i sevişirken görmem beni pek şaşırtmadı. Bakışlarım tekrar bardağıma dönerken bir yudum daha aldım.
Hepsi sahte dostluklardı.
Ortadan kaybolsam hiçbiri uzun süre yokluğumu farketmezdi. Ailem bile siklemiyorken onları umursayacak değildim.
Her yudumun zihnimde uyandırdığı tek şey gerçekler ve acılardı. Gerçekler bu kadar acımasız olmasaydı şuan bu bar taburesinde elimde içkiyle bir sürtük gibi oturuyor olmazdım.
Bakışlarımı barda gezdirirken locaların olduğu tarafa döndüm. Tanıdık bir yüz ararken gözde locada tek oturan adamın gözleriyle buluştu gözlerim. Tıpkı kanun gibiydi.
Bakışlarım ciddi sürat ifadesinde gezindi. Gülmek nedir bilmez, mutluluğu tanımaz gibiydi.
Karanlık, mutsuz ve tehlikeli. İlgi çekiciydi.
Üstündeki beyaz gömleğinin kolları yukarı doğru katlı ve düğmeleri açıktı. Elinde de dudaklarına yakın tuttuğu bir içki kadehi vardı.
Bakışları bir kılıç kadar keskin ve buz gibi soğuktu. Bir anlam çıkarmak zordu. Elindeki bardağını dudaklarına götürüp büyük bir yudum aldı. Bunu yaparken bile fazla çekici görünüyordu.
Yutkunurken yukarı çıkıp inen adem almasını izlerken istemsizce gülümsedim.
Uzağımdaydı fakat sanki sadece o ve ben vardık. Pistte delice dans eden herkes kaybolmuş o varlığını sürdürmeye devam etmişti.
Daha fazla bakmamaya karar verdiğimde önüme dönüp kadehi bir kaç yudumda bitirirken yanıma oturan kişiyle bakışlarımı ona çevirdim.
Yakışıklı biriydi, çapkın gülümsemesinin altında yatan ifade kesinlikle seni istiyorum olmalıydı.
"Selam güzelim, fazla içiyorsun. Bence bu gece sarhoş olmak istemezsin."
"Neden?" Tek kaşımı yukarı kaldırdım. Onun aksine gülümsemiyor hatta soğuk ve ruhsuz bakıyordum. Bu soruyu bekliyormuş gibi yaklaşarak neredeyse dibime girip konuştu.
"Birlikte odaya geçebiliriz?" Konuşurken yüzüme çarpan içki kokulu nefesi midemi bulandırırken bakışları cevap vermem için bekliyordu. Vücudumu yaklaştırıp yüzüne tiksinircesine bakarken konuştum.
"Yatağına atabileceğin kadınlardan değilim. Defol git!" Cümlemi bitirdiğimde geri çekilecektim ki eli elbisemin açıkta bıraktığı bacağımı kavradı.
"O kadınlardan değil misin?" Alaylı sorusuna cevap vermeyip bacağımdaki elini ittim. Onu umursamadan önüme döndüğümde gideceğini biliyordum.
"Hadi ama güzelim o imâda bulunmadım. Senin gibi güzel bir kadını burada yalnız bırakmak istemem."
Gerçek anlamda öfkeleniyordum. Benim bu kusursuz bedenimi altına alabileceğini mi düşünüyordu? Bunu geçtim zevk için bedenimi kirletecek biri değildim.
"Bana bak çocuk. Senin gibi erkekliğine yenik düşen biriyle değil yatmak kâle bile almam. Şimdi şu cahil cesaretini al ve siktir git!"
Çocuk sözlerimi yutup daha da yaklaşmaya çalıştı. Beni anlamıyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)