Luke’un gözünden
Bugün mayıs’ın 1’i ve bugün sonunda Julie’yle Sydney,Avustralya’ya gideceğimiz gün. Sonunda ailemin geri kalanını görebilecek ve ayrıca abimin düğününe gidecek. Çocuklar dinlenmek ve belki biraz şarkı yazıp kaydetmek için Londra’da kalmaya karar verdiler.
Tanrım eve göneceğim için çok heyecanlıyım. Eve gitmeyeli aylar oldu,oradaki arkadaşlarımı ve ailemi çok özledim. Onları tekrar görmek ve arayı kapatmak çok iyi olacak.
Ama diğer yanda,Julie benim kadar heyecanlı değil. Saçını kulağının arkasına atıp durmasından,alt dudağını ısırmasından ve ellerini sabit tutamamasından ne kadar endişeli olduğunu anlıyordum. Bir süre elimi tutuyordu ama bir süre sonra elleri terliyordu ve ellerini üstüne silip tekrar ellerimi tutuyordu.
‘’Bebeğim.’’ kıkırdadım.
‘’Evet?’’
‘’Bu kadar endişeli olmana gerek yok!’’
‘’Ne? Endişeli değilim.’’ diye karşılık verdi ve beresini düzeltti.
‘’Tabi bebeğim,sen ne dersen o.’’ dedim alnını öperek.
Şimdi Heathrow Havaalanındayız ve uçuşumuz 10-15 dakika sonra. Şaşırtıcı şekilde,etrafta hiç hayran yoktu. Belki çok erken olduğundan ya da gideceğimizi çocuklardan başka kimseye söylemediğimdendir.
‘’Her şeyi aldığına emin misin?’’ diye sordu.
‘’Evet Julie,bu soruyu 5. soruşun.’’ dedim neşeyle gözlerimi devirerek.
‘’Biliyorum ama sadece emin oluyorum. Bir şeyi unutup eve geri dönmek istemiyorum.’’
‘’Şey o zaman endişelenme,ihtiyacımız olan her şey yanımızda.’’ gülümsedim.
‘’Tamam iyi.’’ o da gülümsedi.
‘’138 numaralı Sydney Avustralya uçağıkalkış için hazır,tekrar ediyorum 138 numaralı Sydney Avustralya uçağı kalkış için hazır.’’ diye anons edildi.
‘’Bu bizim uçağımız.’’ dedi Julie sırıtarak.
İkimiz de rahatsız sandalyelerden kalktık,el çantalarımızı aldık ve kapıya doğru yürüdük.
‘’Bırak alayım.’’ dedim Julie’nin küçük valizini tutarak.
‘’Hayır Luke,sorun değil.’’
‘’Ama ısrar ediyorum.’’
‘’Ama Luke-‘’
‘’Ama yok!’’
Öfledi ve uçak biletlerini elimden aldı. Sırt çantasının fermuarlarını iyice kapattı ve biletlerimizi görevliye verdi. Sonra uçağa girip koltuklarımızı aramaya başladık. Julie birinci sınıf koltuklara ihtiyacımız olmadığını söylemişti ama bu uzun bir uçuştu,onu elimden geldiğince rahat ettirmeliydim ve bunun bedeli pahalı biletlerse önemli değildi. Bu uçuk 21-22 saatti,çok saçmaydı ve Julie’nin sabırsızlanacağını biliyordum.
‘’Sanırım bizim yerimiz burası.’’ dedi ve cam kenarındaki koltuğa oturdu. ‘’Bu arada cam kenarı benimdir.’’
‘’Sorun değil.’’ dedim gülerek. ‘’Cam kenarını hiçbir zaman sevmemişimdir zaten.’’
Şansımıza,bizim yerimiz 2 koltuktu,yanımıza tanımadığımız biri oturmayacaktı yani.
Koltuklar yavaş yavaş doluyordu. Çok geçmeden hostes bize acil durumda yapılacakları gösterdi ve sonra uçak kalkacağı için kemerlerimizi bağlamamızı söyledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
That Song; Luke Hemmings(TÜRKÇE)
FanfictionJulie Higgins ile tanışın. Evet, Paul Higgins deki Higgins. Dünyadaki en büyük boyband grubu One Direction'un biricik tur menejeri. Julie Paul'un yeğeni ama Paul'u 10 yıldır görmedi. Julie 16 yaşında ve küçüklüğünden beri sanat sektörüne bir sevgi b...