Julie’nin gözünden
Avustralya’daki 4. günümüzdeyiz ve saat farkı sonunda beni de vurdu. Saat farkı yüzünden Luke’la akşam 3 te kalkıyoruz. Bu süre boyunca, Luke’un köpeği Molly’nin ne kadar tatlı olduğu gibi saçma konulardan konuşuyoruz- ki köpeği gerçekten çok tatlı. Onu gerçekten çook sevdim. Molly’nin etrafta olması Jasey’i daha da özlememe sebep oluyor. Londra’ya dönüp onu ve Nicki’yi görmek için sabırsızlanıyorum.
Her neyse,konuşmamızdan sonra,Luke evden sıvışıp mahallede gezmemizi ve en yakındaki parkta gün doğuşunu izlememizi istedi.
-düne dönüş-
‘’Evden sıvıştığımıza inanamıyorum!’’ diye fısıldadım.
‘’Sakinleş bebeğim,o kadar kötü değil!’’
‘’Ama ailenin seni kötü etkilediğimi düşünmesini istemiyorum!’’ diye fısıldadım.
‘’Sorun değil,başımız belaya girerse bütün suçu üstlenirim.’’
‘’İyi edersin.’’ diye iç çektim ve siyah sandaletlerimi giydim.
‘’Güzel kıyafet.’’ göz kırptı.
‘’Kapa çeneni.’’
Kıyafetime baktım ve güzel olmaktan çok uzaktı. Koyu mavi eşofmanlarımı,Luke’un siyah tişörtünü ve siyah sandallarımı giyiyordum. Pek iyi bir kıyafet değildi ama iş görürdü. Yani haydi ama,sabahın 3’ünde bizi kim görecekti ki.
Luke gri eşofman giyiyordu,ve eşofman kalçasının biraz üstünde durarak boxer’ının üst kısmını gösteriiyordu. Tişört giymiyordu bile. Pencereyi açmaya çalışmasını izledim. Kollarının hareket edişini ve sırt kaslarının hareket edişini. Bu kadar ince biri için çok geniş omuzları vardı. Luke sert biri değildi ama yumuşak da değildi-anlamlı geldi mi bilmiyorum. Benim gözlerimde mükemmeldi ve önemli olan da buydu.
‘’Gördüğünü beğendin mi?’’ sırıttı.
‘’Kesinlikle.’’ göz kırptım.
Rastgele beyaz bir tişört giydi ve sarı saçlarını koyu mavi bir bereye sokuşturdu. Sonra siyah vanslarını giydi.
‘’Haydi gel,gidelim.’’ dedi pencerenin kenarına oturarak.
‘’Pencereden atlayacağımıza inanamıyorum!’’
‘’O kadar kötü değil! Ben hep yapıyorum.’’
‘’Senin için söylemek kolay.’’ dedim gözlerimi devirerek.
‘’2 metre.’’ omuz silkti. ‘’ Çook kolay.’’
‘’Evet senin için kolay sen 1.80’sin!’’
‘’Aslında 1.87 ama olsun.’’
‘’Kapa çeneni Hemmings.’’ diye uyardım.
‘’Üzgünüm bebeğim,hadi! İlk ben atlayacağım.’’
‘’Tamam..’’ dedim pes ederek.
‘’Öbür tarafta görüşürüz.’’ dedi ve sırıtırak aşağı atladı. ‘’Gördün mü? Çok kolay!’’
‘’Luke! Korkuyorum.’’
‘’Seni yakalayacağım,merak etme!’’
‘’Emin misin? Bu pek güvenli gözükmüyor.’’
‘’Evet! 3 e kadar sayacağım,ve sen gözlerini kapatıp atlayacaksın.’’
‘’Gözlerimi kapatmak olayı daha da korkutucu yapıyor!’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
That Song; Luke Hemmings(TÜRKÇE)
Fiksi PenggemarJulie Higgins ile tanışın. Evet, Paul Higgins deki Higgins. Dünyadaki en büyük boyband grubu One Direction'un biricik tur menejeri. Julie Paul'un yeğeni ama Paul'u 10 yıldır görmedi. Julie 16 yaşında ve küçüklüğünden beri sanat sektörüne bir sevgi b...