1. BÖLÛM

3.9K 102 199
                                    

Multimedia: Su Sönmez
__________

Öyle yalnız hisseder ki,
insan kendini bazen.
Sanki koskaca dünyada tek o vardır.

Konuşmak ister, dinleyen yoktur.
Susmak ister, konuşacak şey çoktur.
Ağlamak ister, gözûnde yaş yoktur.

Öyle yalnız hisseder ki,
İnsan kendini bazen.
Sanki koskoca hayatta kimsesi yoktur.

___

Kimimiz hayata sırf acı çekmek için gelirdik.

Bedenimizin daha fazla kaldıramayağı tüm acıları yaşardık fakat dûştûğûmûz yerden bizi kaldıracak bir el bile olmazdı ve hayatın gerçeğide buydu aslında.

İnsanlar acıtır acıtır ve sonunda dûşûrûrlerdi ama hayatın acımasızlığı ise seni kaldıracak hiç kimsenin olmamasıydı, yapayalnızsındır şu koca dûnyada çektiğin tüm acılarınla. Bir sen varsındır bir de sana dayanılamayacak acılar çektirip ne halde olduğunu bile umursamadan, arkasına dahi bakmadan çekip giden gaddar insanlar...

Pes etmek istersin bazen fakat hayat bir şekilde devam ediyordur ve bizim de bu hayatta bir amacımız vardır aslında pes etmemek, ne kadar zor olursa olsun hayatımıza bir şekilde devam etmek adına.

Hepimizin yaşanmışlıkları vardı; ama acı ama iyi... Hepimizin kayıpları var ve bu kayıpların ardında kalan ise sadece harabeye dönmüş bir beden, bir ruhtur... Ha birde bu harabeye dönmüş ruhun sebebi olan acımasız bir insan...

Yaşadığım acılara ve kayıplara rağmen beni ayakta tutan bir güç vardı; intikam arzusu.

İntikam arzusu beni yakıp kavururken bir yandan da hayatta kalma sebebimdi. Ne olursa olsun beni bu hâle getiren kişiden intikamımı alacaktım, canım pahasına bile olsa. Ailemi tek tek yok ettikten sonra bunu yanına bırakamazdım.

O acımasız insandan intikamımı en feci şekilde alacağıma yemin olsun.

Batan gûneşin şafağında edilmiş bir yemine gûneşin kızıllığı şahitlik ederken bulutlar ise yasa girmiş, göz yaşlarını yer yüzüne tane tane bırakıyordu.

Dalgaların kayalara çarparken çıkardığı ses ve acımı yansıtır gibi yüzüme tane tane vuran yağmurla dûşûncelerimden arınıp gerçekliğe dönebildiğimde ancak o zaman uçurum kenarında saatlerdir ayaklarımı sarkıtmış bir şekilde otırduğum için ağrıyan belimin sızısını hissedebllmiştim.

Unutamıyordum işte; yaşadığım o acı olaylar gözûmûn önünden bir türlü gitmiyordu.

Başımı gök yüzüne kaldırıp kasvetli havaya bir hıçkırık bahşettiğimde artık kendimi tutmakta epey zorlanmaya başlamıştım. Bu kimsenin olmadığı uçurumun kenarında hıçkıra hıçkıra, deli gibi ağlamak istiyordum ama akıtacak yaş bile kalmamıştı artık feri sönmüş gözlerimde.

Ayaklarımı sarkıtarak oturduğum uçurum kenarından kendimi boşluğa bıraksam bende ailemin yanına gidebilirdim aslında.

Kulağa ne kadar da kolay geliyor degil mi? Hayatı olan ağacın dalına tutunmak adına verdiği savaşı kaybetmiş kuru bir yaprak misali rûzgarda sûzûle sûzûle aşağıda ki sivri kayaların dibinde olan suyla bedenini buluşturmak... Bunu yapmayı herşeyden çok isterdim ama daha ailemin katilini bulupta intikamımı alamamışken nasıl cesaret edebilirdim ki bu acımasız dünyadan göçûp gitmeye?

AŞK- I ESARET ( BİTTİ )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin