9. BÖLÛM

718 47 8
                                    

Multimedia;  Sezen Aksu/ Benim Karanlık Yanım
__________

AREL

     Siniri ve öfkeyi iliklerime kadar hissediyordum. 

Ben buydum;  öfkesini hiç bir zaman kontrol edemeyip yenik düşerek acımasızca şeyler yapıp insanların benden deli gibi korkmasına neden olan biriydim. 

Sinir ve öfke belki de beni var eden duygulardı.  Beni bu hâle getirenlere lanet etsemde bir sûre sonra duygusuz ve acımasız olmak hoşuma gitmiş,  bana zevk vermeye başlamıştı;  daha doğrusu kendi acılarımı hissetmememi sağlamıştı. 

Hatırlıyorum;  soğuk bir yetimhanede hayata gözlerimi açmış,  yalnızlığı ve acıyı iliklerime kadar hissetmiştim.  Hiç bir zaman sevgi nedir bilmemiştim,  hiç bir zaman arkadaşım olmamıştı ve daha o zamanlarda ufak ufak hırsızlıklar yapmaya başlamıştım okulda yiyecek alacak param olmadığında. 

Yetimhanede yaramazlık yaptığımız zamanlar bir gece fazlasıyla karanlık ve soğuk bir odaya kilitlenir, sonrasında ise saatlerce dayak yerdik ve ben bu cezaları orada en çok çeken kişiydim ama cezalar hiç bir zaman umrumda olmazdı. 

Evet itiraf ediyorum;  bende korkuyordum,  korkularım vardı ama zaten bu korku duygusu cesaret denen şeyi ortaya çıkarmazmıydı?  Bir şeylerden korkmazsa insan aynı zamanda cesareti de olmazdı,  cesaret ise bu hayattaki en önemli şeydi bence. 

Dalga geçildim,  dışlandım,  itilip kakıldım ama hiç bir zaman canımın acıdığını dışa yansıtmadım ben, aslında güçlü olmak kanımda ve ruhumda vardı.

Hayat ta doğduğum zamanda beni kurbanı olarak seçsede sonradan ben hayatı kurbanım yapmıştım,  hayat bile benden korkarken şeytanlar yaptıklarımı ayakta alkışlıyorlardı. 

Bizi evlatlık edinmek için haftada bir gün varlıklı aileler gelirdi yetimhaneye ve o zamanlar insanların gözlerinin içine nasılda bakardım,  biri beni evlatlık edinsede buradan kurtulsam diye ama her seferinde insanlar canımı acıtacak şekilde beni kenara iterlerdi fakat bilmezlerdi ki fiziksel acı vermek yerine kalbime bıçak sapladıklarını...

12 yaşında dedem beni bulup yanına aldığında soğuk bir yetimhaneden çıkıp şato gibi bir eve girmek beni bir hayli afallatsada çabuk ayak uydurmuştum bu yeni ve epey lûks ortama.

Dedem başta beni sevsede daha doğrusu seviyormuş gibi yapsada o küçük yaşımla hiç bir şey anlayamadım,  ilk kez birinin yanımda olması hoşuma gitmiş ve sadece bu hissin tadını çıkarmıştım. 

Daha sonradan dedem elime bir silah vermiş ve beni kendisi gibi bir sûrû pislik adamın içine sokup bana acımasız,  duygusuz ve hissiz olmayı öğretmişti. 

Başlarda zorlansamda daha sonraları insanların canını yakmak bana zevk vermiş ve dedeme bana bu dünyayı çekilir hâle getirdiği için içlmden defalarca kez teşekkür etmiştim. 

Zamanla onun gibi acımasız olmuş ve şimdilerde insanlar adımı duyduklarında bile deli gibi korkuyorlar ve nedensizce bu bana zevk veriyor.

Dedem gibi olmayı hatta daha bile fazlası olmayı başarabilmiştim ama tek bir farkım vardı dedemden;  o masumlarında canını yakarken ben sadece masumların canını yakanların canını yaktım ama o bunu bilmiyordu tabi. 

Zihnime akın eden geçmişimle dudaklarım iki yana kıvrılırken önûmdeki kadehi alıp kafama diktim. 

Belki de sarhoş olduğumuzda açılıyorduk ama ne yazık ki ben kolay kolay sarhoş olmazdım. 

AŞK- I ESARET ( BİTTİ )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin