Cevap beklercesine yüzüme uzun uzun baktı ama cevabımı elbette daha hoş bir mekan ve zamanda verecektim.
Konuyu dağıtmak için, "Ben kazandıım!" diye bağırdım. Thomas, "Banane ya hile yaptı.." diye karşı çıkınca Mr.Joseph, "Ne hilesi?" diye sordu şüpheyle. Daniel atlayıp, "Gururu zedelendi küçük prensin. Hile falan yok." dedi. Aslında vardı ama birazcıık. Thomas, "Neyse.. Bir ara tekrarını isterim Hera Hanım." dedi imalı bir ses tonuyla. "Seve seve.." diye yanıtladım.
O da ben de gülümseyerek yerlerimize geçtik. Jennifer koluma girip, "Orada asıl olan şey bambaşkaydı. Bunu hissettmesi de hiiç zor olmadı. Yurtta anlatıcaksın, kaçış yok.." diye fısıldadı. Utançtan kızardığıma emindim o an. Son eşleşme Jennifer ve Edward arasında oldu.
•Jennifer'ın ağzından çemberin içine girince Edward garip bir şekilde sırıtmaya başladı. Dayanamayıp, "Ne var!?" diye çıkıştım ve yumruk atmak için bir hamle yaptım ama hızla bileğimi yakaladı. Kendine iyice çekip, "Sen bana kıyamazsın ki, kurtarıcı meleğim.." dedi sessizce. Heyecandan bayılacaktım neredeyse. Her şeyi hatırlıyordu ama ne zamandan beri!? "Bak nasıl kıyıyorum görürsün!" diyerek kasıklarına doğru bir tekme savurdum. Gerileye gerileye ikinci hamleme gerek kalmadan çizgiden çıkınca sinsice gülümsedim. "Aşıklar arasında olur böyle şeyler, n'apalım.." dedİ bastıra bastıra. Her seferinde bu kadar sinir bozucu olmak zorunda mıydı. "Saçmalamayı huy edindin sen de!" diyerek yerime geçtim.
Bu sefer Hera benim koluma girip, "Senden de bir açıklama bekliyoruz artık.." diyerek gülmeye başladı. Of Edward oooff!
Bay. Joseph, "Günden güne daha da iyiye gidiyorsunuz. Gidebilirsiniz arkadaşlar.." diyerek bizi serbest bıraktı.
•Daniel'in ağzından;
Şuan biz Jane ile sevgili gibiydik. Gibi kısmını yok etmek için ne yapabilirdim acaba diye düşünürken Jane'nin yan tarafımda olduğunu gördüm. Kolumu omzuna atarak, "Dövüşte de hiç fena değilsin sevgilim.." diyerek tepkisini görmek için yüzüne baktım. O da aniden kafasını çevirince neredeyse burun burunaydık. Biraz gerileyip yüzüme baktı ve sonra yüzüme dokunup oyuncu bir tavırla, "Hemen havaya girme istersen.. Sevgilim!" diyip yanımdan koşarcasına uzaklaştı. Sevgilim demişti değil mi, yanlış duymamıştım.Heyecandan koşup Chris'e sarıldım. "Noluyor be!" diyerek itledi. İşte gerçek arkadaşlık.. Artık ben ve Jane yani biz olmuş muyduk yoksa öylesine mi demişti? Laf ağızdan bir kere çıkar, ben anlamam öylesini falan sevgiliyiz.. Net!
•Chris'in ağzından;
Kendimi ilham kaynağı gibi hissediyordum. Luna ile sevgili olduktan sonra herkese bir cesaret gelmişti resmen. Hele Daniel.. Ruh hastası! Zaten manyaktı iyice kafayı yedi..Yurdun tam önüne gelmiştik ki Müdüre Maria'nın bizi beklediğini gördüm. İyi hoştu ama bir rahat bırakmıyordu. Mutlu gözüküyordu bu sefer..
Yanına vardığımızda sevinçle, "Galler Medeniyeti sizi bu geceden ağırlamak istiyor. Yarında tören yapılacakmış. Şık kıyafetler almayı unutmayın.." dedi.
•Luna'nın ağzından;
Söylediklerinden tek ilgimi çeken 'şık kıyafetler' olmuştu. Bir de gece yolculuk yapmak çok güzel olurdu. En sevdiklerimle birlikte hem de.. "O zaman biz gidip çanta hazırlayalım." dedim heyecanla. Müdüremiz başı ile onaylayıp yanımızdan ayrıldı.Odaya girmek üzereydim ki bir el tarafından geriye doğru çekildim. Sonra da yanağımda Chris'in küçük ama derin etkili öpücüğünü hissettim. Gün geçtikçe daha da arttırıyordu sevgimi. Kocaman sarılıp içime çektim kokusunu. "Loris'e seni bana hediye ettiği için ölene dek minnettar kalacağım.." diye fısıldadı kulağıma. "Şu an o kadar tatlısın ki ama bir daha sakın, sakın ölümden bahsetme!" Ölümden nefret ettiğim kaçınılmaz bir gerçekti.. Geri çekilip yanağımı severken, "Seni üzdüysem özür dilerim. Bir daha demem." dedi çocuksu bir masumlukla. Yanağımda olan elini sımsıkı tutup, "Hayır üzmedin. Aksine beni her seferinde daha da mutlu ediyorsun ama ölüm ve onunla ilgili olan her şeyden korkuyorum. O yüzden öyle dedim. Neyse hazırlık yapıp dinlensek iyi olur.." dedim ve yanağından öperek odaya girdim.
Odaya girer girmez hepsinden tek tek olan biteni sordum. Hepsinin heyecanı aynıydı. Onlar da aşık olmuştu. Teşekkürler Loris! Bana hem gerçek ailemi, hem de gerçek dostlarımı verdiğin için. Ve Chris'i de..
•Erkek Yurdu•
•Thomas'ın ağzından;
Edward'dan sonra Daniel ve en son da ben olan biteni anlattık. Aşık olmak çok güzel de doya doya aşkını söyleyebilmek ve daha da önemlisi yanında söyleyecek birilerinin olması çok güzelmiş. Hepimiz çantaları hazırladıktan sonra saat 11.00'a kadar öylece uzandık. Hiç birimiz kızları düşünmekten uyuyamıyorduk bile.Sonunda vakit gelmişti. Bu sefer bahçede daha büyük bir bulut tarafından karşılandık. İçine bindiğimizde herkes çiftiyle beraber oturdu. Ben ve Edward zorla oturabilmiştik gerçi kızlarla. 'Henüz tam olarak bir çift olamadığımız için..' Okuldan da bir kaç kişi vardı. Tek sorun şu iki salağın da gelmesiydi. Adrian ve Mike. Aklımdan sürekli onları Bulut'tan fırlatma fikrinin geçmesine engel olamıyordum. Umarım bir sıkıntı olmaz diye iç geçirdim.
Hera manzarayı seyrederken ben de onu seyretmeye başladım. Bu sefer yol daha uzun sürmüştü. Hepimiz uyuyakalmıştık.
Her sabah böyle Hera'yla uyansam ne olurdu yani? Bulut'tan inince nutkum tutuldu. Bu evren her şeyiyle muazzamdı gerçekten de. Galler Halkı bizi büyük bir sevecenlikle karşıladı.
"Merhaba Galler, umarım gerçekten dostsunuzdur.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORİS'İN KURTARICILARI | TAMAMLANDI
Viễn tưởng"Onların kaderleri aslında başından beri ortak yazılmıştı.." "Geçmişten gelen aşkın nefrete, nefretin ise intikama dönmesine sebep olan bir takım olaylar sebebiyle oluşan savaş hem Loris'i, hem de Loris'lileri diken üstünde tutuyordu. Birbirinden öz...