Thomas'la biten sarılmamızdan sonra bizimkilerin meraklı gözlerle ne olduğunu anlamaya çalıştığını fark ettim. Hızlıca yurda geçerek olan biteni anlattım. Hepsi ne yapacağını bilemez hâlde sadece yutkunuyordu ve o sırada Edward ortamı neşelendirmek için, "Şimdi sana majesteleri mi diyelim yoksa yenge mi? Ha bu arada Saray'da bize de bir oda ayırırsın dimi Majesteleri Yenge Hera Hanım?" diye bir soru sordu.
Normal şartlarda bunu gülebilirdim ama şuan ne şartlar ne de ben katiyen normal değildik.. Zira kafamı duvarlara sürterek ölmek gibi güzel fikirlerim bile vardı. Sıkıntıyla iç çekerek, "Majesteleri falan değilim ben! Hanım sıfatını da kaldır, yenge iyi.. Neyse ben biraz yalnız kalmak istiyorum, bir süreliğine en azından belki iyi gelebilir." dedim ve odaya çıktım.
Saatlerce Müdüre Maria hakkımızda her şeyi bilirken bunu gerçekten bilmiyor olabilir miydi? diye düşünmekten çıldıracaktım. Karşısına geçip bunu sorabilirdim elbette ama artık kimseye güvenemiyordum ve onu gizlice gözetlemek daha mantıklı geliyordu o an. Bizimkileri tehlikeye atamazdım o yüzden tek başıma bu sorunu halletmek zorunda gibi hissediyordum.
Toparlanıp tekrar aşağı indiğimde herkes gücünün rengine bakıyordu. Chris ise öylece Luna'yı izliyordu. İçimden kısa zamanda onun da güçlerinin çıkmasını umarak yanlarına oturdum. Jane mor, Daniel mavi, Edward yeşil, Jennifer pembe ve Luna ise kırmızı renkte bir özel güce sahipti. Tam biz böyle güçleri incelerken aniden patlama sesi geldi ve bahçeye koştuk.
Her yeri ateşe veren, yakıp yıkan kişi Müdüre Maria'dan başkası değildi. Bize doğru döndüğünde gözleri kıpkırmızıydı ve elleri içinde biriken bir alev topu vardı. Hızlıca bize savurduğu alevlerin bize ulaşmasına çok az bir mesafe kalmıştı ki Chris'in etrafını saran lacivert ışık huzmeleri aynı anda bizim de etrafımızı sardı ve alevleri geri püskürttü.
Kısa süreliğine oluşan koruma kalkanı Müdüre Maria'yı ne kadar şaşırtsa da durduramadı. Bir anda o ve ben hariç etraftaki herkes donakaldı. Sanırım zamanı durdurmuştu ama NEDEN!? Hızla üstüme atılıp bana saldırmaya başladı. Hamlelerini takip etmekte öyle zorlanıyordum ki dakikalar sonra yorulunca anca bir geri atak yapabildim. Üstüm başım yerin bütün tozunu almış yüzüm ise kanlar içinde son çırpınışlarımı yapıyordum..
Birden yer büyük bir gürültüyle sarsırdı. Kraliçe ve Kral arkasında küçük bir orduyla gelmişti.Kraliçe Müdüre Maria'nın üstüne sertçe atılıp onu tek hamlede parçalarına ayırdı.
Ordu Çevre güvenliği alırken bense gittikçe azalmaya başlayan nefesimin ardından güçlükle "Anne..Baba.." diye fısıldadım. Yanıma gelen bir grup sağlık ekibiyle birlikte bana eşlik eden Kral ve Kraliçe aynı zamanda zamanı da tekrardan başlattılar. Kraliçe yani.. Annem saçlarımı okşarken, " Yorma kendini güzel kızım." diyerek bana destek vermeye çalıştı.
Gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm annem ve babamın acıyla karışık tebessümü ve başta Thomas olmak üzere bana doğru koşan ikinci ailem oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORİS'İN KURTARICILARI | TAMAMLANDI
Fantasía"Onların kaderleri aslında başından beri ortak yazılmıştı.." "Geçmişten gelen aşkın nefrete, nefretin ise intikama dönmesine sebep olan bir takım olaylar sebebiyle oluşan savaş hem Loris'i, hem de Loris'lileri diken üstünde tutuyordu. Birbirinden öz...