Ertesi sabah erkenden hazırlanıp Edward'ın büyüdüğü semte gittik. Sokakları son derece sessizdi. Aradan dönen yaşlı bir çifti görünce Edward kendine hâkim olamadı ve ağlamaya başladı. Biz sormadan, "Üvey annem ve babam.. Yanlarındaki sevimli köpek de 'Rain..' Yıllardır o evin bir parçası. Ve.. Bizi görüyor!" dedi. Köpek bize doğru hızla gelerek heyecanla etrafımızda koşturmaya başladı. En sonunda yorulup Edward'ın ayak ucuna kıvrılıverdi.
Çift bu olanlara hiç bir anlam veremezken yoldan geçenlerde köpeğe tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Edward hâlâ ağlarken köpeğinin başını okşamaya devam etti.
Bir süre sonra Edward'ın önerisi üzerine bu sefer Mittenwald adında harika bir yere ışınlandık. Kesinlikle Dünya'lıların gezip görmesi gereken huzur verici yerlerden biriydi burası da..
Sessizliği, temizliği ve doğallığı ile kendine hayran bıraktıran bu yerden de bir kaç saatin sonunda ayrılıp büyülü eve geri döndük. Garip olan ise o kadar yolculuk yapmamıza rağmen hâlâ yorulduk sayılmazdı..
Tekrar çekilen kurada bu sefer ise Daniel'in ismi çıktı.Daniel yumruğunu havaya kaldırarak, "Sıradaki durağımız, İtalya!" dedi.
Gözlerimizi açtığımızda bir sandaldaydık. Venedik'e gelmiştik. Çok farklı bir düzendeydi bu şehir, alışılmışın daha ötesinde..Umarım iç sesimi Thomas duymaz ama İtalyan erkekleri gerçekten de yakışıklıymış. Kahretsin! Sanırım geçen sefer onların yaptığı hatayı bende yapmıştım. Kızlar gülerek bana bakarken erkekler Thomas'ın tepkisini ölçmek için suratını inceliyorlardı.
Sonra Thomas naif bir İtalyan aksanıyla bir şeyler söyledi. İtalyanca biliyordu demek vay be! Tek anlayan Daniel olduğu için düzgün bir tepki veren tek kişi de oydu. Ne söylemişti acaba? Daniel'e dönerek, "Ne söyledi lütfen söyle.." diye yalvardım. Daniel ise düz bir ifadeyle, "İyi söylüyorum, 'Acaba İtalyan kızları nasıldır? Etrafa dikkatlice bakmalıyım', dedi."
Thomas'a çevirdiğimde bakışlarımı gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm. Ah gerçekten sinir bozucu! "Hıh, keyfi bilir.." diyerek şehri seyretmeye başladım. Hâlâ gülüyordu, hatta gülüyorlardı. Jennifer kulağıma eğilerek, "Sen kaşındın, hahaha!" dedi. Kolunu yavaşça cimcikleyerek, "Venedik sularının tadına bakmak ister misin?" diye sordum. Jennifer gülerek, "Tamam majesteleri, sakiinn.." dedi. Jane, Daniel'e dönerek, "Şimdi nereye götüreceksin bizi?" diye sordu.
Daniel, "Kapatın bakalım gözlerinizi.." dedi ve tekrar açtığımızda nefes kesen yeşil görünümüyle 'Como Gölü' kıyısındaydık.
Dünya'da gezip görmemiz gereken ne de çok yer varmış.. Hepsinin de çok farklı, etkileyici bir havası var!
Burayı da gezdikten sonra eve geri dönüp tekrar kura çektik. Bu sefer ise kuradaki şanslı isim Jane olmuştu!
Biraz dinlendikten sonra yola koyulacaktık. Yemek yedikten sonra oturup gezdiğimiz yerlerde çektiğimiz fotoğraflara baktık. Gerçekten her seferinde daha da güzel hatıralarımız oluşuyordu..Luna, "Ülkelerimizi gezdikten sonra bir kaç gün daha zamanımız kalıyor acaba o günlerde de bir ülke belirleyip orayı mı gezsek, merak ettiğiniz ülkeler var mı?" diye sordu.
Çoğunluğa göre merak edilen iki ülke vardı.
1-Güney Kore
2-Türkiyeİçimizdeki heyecan daha da artarken uyursak zaman daha çabuk geçer diye odalarımıza çekildik.. "İyi uykular, ailem!"
"Gelecekte çocuklarıma yalnızca böyle güzel anılarımı anlatmak istiyordum. Ayrıca umarım çocuklarımın da böyle güzel dostlukları olur da ne zaman boşlukta hissederlerse dostları onları o karanlıktan kurtarır.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORİS'İN KURTARICILARI | TAMAMLANDI
Fantasia"Onların kaderleri aslında başından beri ortak yazılmıştı.." "Geçmişten gelen aşkın nefrete, nefretin ise intikama dönmesine sebep olan bir takım olaylar sebebiyle oluşan savaş hem Loris'i, hem de Loris'lileri diken üstünde tutuyordu. Birbirinden öz...