Herkes tedbirini almış ve hazırlıkları tamamlamıştı. Son olarak büyük buluşmanın saatinin gelmesi gerekiyordu ki o da nihayet geldi.
Valencia arkasında topladığı güçlü büyük ordusuyla etrafa siyah ve kötü enerjiler saçan dumanlarını yayarak geldi. Yüzündeki her zamanki o iğrenç sırıtışı onu öldürmekten beter etme gereği uyandırdı içimde.
Derin derin nefes alıp duruşumu dikleştirerek, "Ölüme bu kadar hevesle gelen bir sen olmalısın Valencia, hah!" diyerek gülüşünü kesmeye çalıştım. O ise daha da arttırarak, "O küçük beynini konuşurken değil, savaşırken kullan bence, lazım olucak!" dedi ve gözleriyle çoktan beni kesip biçmeye başladı. Onun gibi yapmacık bir kahkaha atarak, "Ee ne duruyorsun, başlayalım o zaman.." diyerek karnına geçirdiğim tekmeyle biraz arkaya sendeleterek şaşırmasını sağladım. Elini hızla toprağa vurarak yer kabuğunu sarsmasıyla o da aynı şoku bana yaşattı.
Ordusu şehre ve saraya saldırmaya çalışırken bizim ordumuz ise onlara geçit vermemek için mücadele ediyordu. Ordunun en iyileri ise arkadaşlarımla çarpışırken bana her halükarda Valencia cadısı kalıyordu.
Savaş şiddetini arttırırken çok fazla güç kaybı yaşanmıştı, sağlık çalışanları deli gibi çalışıyordu. Şehre sızan düşmanlar da oradaki askerlerimizle savaşmaya başladı. Şehri yakıp yıkmak daha sonra da sarayı ele geçirmelerine umarım izin verilmezdi. Kimseye en ufak bir zarar gelmemesini umarak savaşmaya devam ettim. Bugün bu olay burada kapanmak zorundaydı ve zafer bizim olmalıydı!
Arkamdan gelen güçlü ayak sesleriyle kafamı çevirdiğimde yüzlerce hatta binlerce hayvanın bize destek olmak için geldiğini görmemle daha da güçlü hissettim. Ve onları kontrol eden kişi tam çaprazımdaki Luna'ydı. Vay be!
Sevinçle çığlık atarken Valencia'ya daha da hırsla saldırdım. Daniel'in "Edward!" diye haykırmasıyla bu seferde bakışlarımı ona çevirdim. Edward yerde yarı uyanık halde yatıyor ayağa kalkmak için çırpınıyordu. Yanına gitmek için hamle yaparken Valencia bu durumu fırsat bilerek aniden saldırdı. Attığı sihirli topla Edward'ın yanına uçarak gittim. İnişi baya sert olan bir uçuş!
Ağlanacak halime gülerken Edward'ın da aynı şekilde güldüğünü fark ettim. Birbirimizden destek alarak ayağa kalkıp var gücümüzle saldırmaya devam ettik. Daniel ve Jane'in çoğunlukla karşısındakileri döverek, Chris'in sinsice birden ortaya çıkıp saldırarak, Luna'n ise önüne çıkana attığı sihir toplarıyla ve Jennifer ise genellikle tek tek ancak güçlü darbelerle saldırıyordu.
Peki ya Thomas neredeydi!? diye düşünürken Thomas yaralı bir halde koşarak geldi ve, "Hemen bir araya gelmemiz gerek!" diye bağırdı. Valencia sanki yapmak istediği şeyi biliyormuşçasına, "Ah, hayıır! Bir araya gelmelerine izin vermeyin sakın!!" diye bağırdı. Sırt sırta nihayet buluşabildiğimizde Thomas hızlıca, "Ellerimizi birleştirip ortak güçle saldırmamız gerek, gökyüzündeki şu parlak yıldız bize ekstra bir güç sağlayacak. Böylelikle çıkan güç onları alt edecek. Hadi acele edelim!" dedi. Dediği gibi yaptık ve etrafımızı bir Koruma kalkanı sardı birden.
Ardından da özel güçlerimizin renkleri etrafımızda dönmeye başladı. Elimizde oluşan büyük ve görkemli kılıcı yıldıza doğru tutmamızla tüm karanlık güçler dağılmaya başladı.
Valencia'nın ordusu tek tek toza dönüşürken son olarak Valencia artık direncini yitirip parçalanmaya başladı. Son nefesini verirken bile bize hakaretler yağdırmıştı. Sanırım artık kurtulmuştuk ama kim bilir saray ve şehir ne haldeydi. Umarım can kaybı yoktur.. Tabi aklımda bir soru daha vardı.. Thomas onca zaman nerelerdeydi ve bu bilgiyi nereden bulmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORİS'İN KURTARICILARI | TAMAMLANDI
Fantasy"Onların kaderleri aslında başından beri ortak yazılmıştı.." "Geçmişten gelen aşkın nefrete, nefretin ise intikama dönmesine sebep olan bir takım olaylar sebebiyle oluşan savaş hem Loris'i, hem de Loris'lileri diken üstünde tutuyordu. Birbirinden öz...