16. BÖLÜM ÖNEMSEME ve UMURSAMA

609 57 48
                                    

Multi : Sahildeki taş . Anlarsınız okuyun .

+30 VOTE GELİR GELMEZ YENİ BÖLÜM GELİR . ŞARKIYLA OKUYUN DERİM. XOX . OY VERİN . !!

♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡

Yalnızca kendime söz verdiğim gibi davranacaktım . Kendimden farklı değildi. Ama yine de bu kişi ben değildim . Elimden gelse en ciddi şeylerle bile utanmadan ve usanmadan dalga geçen Aden yoktu karşılarında . Yeni bir Aden vardı . İsminin anlamını artık taşımayan Aden . Artık cennet bahçesi gibi ,adı gibi olmayan Aden . Yani ben artık Aden sayılmazdım. Ben artık ben değildim kısacası . Kendime verdiğim sözü tutmak için savaş veren Aden ' dim . Ama saldırı değildi bu , yalnızca savunmaydı. İlerleme kaydedemiyordum. Olduğum yerde sayıyor hatta saniyeler geçtikçe çöküyordum.

Sadece Kaan'ın yanına gittim . Elimi sert bir biçimde yanağına geçirirken zerre duygu hissetmediğim için kendimle gurur duydum . Gurur sayılır mıydı ?

Cevabını istediğim , merak ettiğim şeyi sormak istedim sadece . Bu duyguya girer miydi? Sanmam .

-Neden ?

Ciddi anlamda merak etmiştim . Neden ben ? Sadece Neden ?

Bana bakarak konuştu . Gözlerinde zerre duygu yoktu . Onu örnek almalıydım sanırım. Rol yapabilen bir duygusuz .

-Neden mi ? Ben bir erkeğim . Önce sana melek gibi davranırım . Kızları önemsediğimi vurgularım . Sonra sana aşık olduğumu söylerim . Çıkarız falan. Sen bana trip atarsın umrumda olmaz. Ben sana trip atarım ağlasan bile önemsemem . Sen herkeze beni anlatırsın çok seviyorum diye . Ben seni herkeze anlatırım kullanıyorum diye . Ben seni farklısın diye kandırırım . Benim için değişirsin. Ama ben sıkılınca ayrılırım senden . Ölürsün . Pişman olmam. Çünkü ben erkeğim ve asla sevmem .

Konuşmasını bitirince yüzüne baktım .

-Bak ölmedim. Hatta mutluyum .

Dedim . Yalan söylemiştim. Ama onun söylediği yalanlar yanında zerre bile sayılmazdı . Sadece kafamda yarattığım kişiliğe tekrar büründüm ve arkamı dönüp gittim .

Güçsüz gözükmemek için yavaş yavaş , emin adımlarla yürüdüm . Bu kadardı güçlülüğüm. Okuldan çıkar çıkmaz sahile doğru koşmaya başladım . Ayağımın takılmasıyla dizlerimin üzerine düştüm . Dizlerim kanarken gözlerimden bir damla yaş düştü . Kaybetmiştim işte . Savunma yetersiz kalmıştı . Ağlamamı durduramadan daha hızlı koşmaya başladım .

Göz yaşlarımdan gözlerim bulanıklaşıyordu. Tekrar düşmem ile acı dolu bir şekilde bağırdım ama sahile doğru koşmaya devam ettim . Sonunda sahile vardığımda boş olmasına minnet duyarak bir banka oturdum .

Sadece denizi izledim ve ağladım . Bu kadar beceriksizdim, kendime verdiğim sözü tutamamıştım.

Hem ağlıyordum hem de hızlıca gözlerimi siliyordum. Sadece kendime sinirliydim . Bu kadar mı acizdim? Duygusuz olmayı bile beceremiyordum. Ağlamam şiddetlenirken omuzlarım sarsılarak , gözlerim acıyana dek ağladım.

Kime değer versem gidiyordu veya ihanet ediyordu. Duygusuz olmakta buydu aslında . Sadece kendine değer vermek . Kalbinin tek işlevinin kan pompalamak olması ... Belki daha mutlu olurdum , tabii becerebilseydim...

Çok güzel bir çikolata kokusunun burnuma dolmasıyla etrafıma bakındım. Etrafıma bakındığımda yanımda oturan benden büyük olduğu kesin olan kişiye döndüm .

Kehribar rengi gözleri ile bana bakıyordu . Kaslı yapısı , kemikli burnu , benimkinin iki katı kadar olan dudakları ,çıkık elmacık kemikleri ... Onu betimlemeye kelimeler yetmezdi ki ... Meteordu kısacası .

İçimde ona güvenmek isteyen bir taraf vardı . Ama bir saat kadar önce kimseye güvenme diyen taraf, Kaan sayesinde ağır basıyordu.

-İyi misin ?

Derken elini dizime koydu . Acı dolu inleme ağzımdan çıkarken bakışlarını dizime yöneltti .

Çok iyiyim gerçekten , harikayım (!).

Bir anda beni kucağına almasıyla şaşırıp kaldım . O an aklımda sadece "güvenme" sesleri yankılanırken umursamadım, akışına bıraktım sadece .

Kendimi çok halsiz hissediyordum ve aç. En son iki gün önce yemek yemiştim . Salak gibi mutfağa inmeye üşenmiştim. Şimdi burnuma dolan çikolata kokusu açlığımı artırıyordu. Gerçekten bir insan mı açığımı artırıyor ? Tuhaf değil mi ?

Acaba beni taşıyan taş varlığı mı yesem ?

- Tabii beni yiyebilirsin. Ben seni yemezsem.

Son cümleyi ben bile zor duymuştum. Şaşkınca ona baktım ya düşünce okuyordu ya da ...

Ne yani sesli mi düşündüm ben ? Başımı daha çok kaslı göğsüne gömerken utanmıştım. Ve bir şey fark ettim . Bu koku tanıdıktı. Bir yerde daha kokladığıma emindim .

Bir anda düşünme yetkimi kaybetmiş gibi düşüncelerim yok oldu . Kendimi halsiz hissediyordum . Gözlerimin kararmasıyla kendimi sıcak kollara bıraktım. Ne yaparsam yapayım ona güvenmiştim. Gözleri ve kokusu beni etkisi altına almıştı sanki .

》》》》》》》》》》》》》》》》》》

Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Rüya mıydı yani ? Bileklerimi kesebilirim. Her an .

Ayaklarımı yataktan sarkıttım. Dizimin acımasına ilk kez sevinmiştim sanırım . Dizim sargılıydı. Kalkıp sevinç dansı yapacakken dizimin acısıyla yüzümü buruşturup dansı sonraya erteledim.

Hayvanca yerimden kalkıp bir not , herhangi bir şey aradım .

Hayal kırıklığı ile perdeyi açınca mavi not kağıdı çekti dikkatimi .

İnci gibi el yazısı ancak ondan çıkardı zaten . Elime kağıdı alıp okumaya başladım . Her kelimede gülümsüyordum. Her kelimede yeni tanıdığım daha adını bilmediğim adamı özlüyordum. Bu normal değildi . Ben normal değildim ki benimle ilgili bir şey normal olsun .

Kelimeler bana hiç olmadığı kadar güzel gelmişti . Yazdıkları bende şok etkisi uyandırırken sadece kağıda bakıyordum. Söylediklerinin aksine bu kağıdı saklayacaktım .

¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿¤¿

Hatırlatma : oy verin .

- Kokuyu nereden tanımış olabilir ?

- Notta ne yazıyor olabilir ?

KUŞ BEYİNSİZ ~Askıda~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin