Multimedia: Çinare Melikzade - İhtiyacı Var (Akustik)
(Tam da duruma uygun bir şarkı. Baran'dan Aden'e gelsin. Aden'den Baran'a da gelebilir şu an. Ahh ahh dertlendim yine...)
Tekrar merhaba!
İki haftadır oy sınırını geçiyoruz. Bunun için teşekkür ederim. Yorumu geçemedik ama olsun. :)
Yeni oy sınırı : +150
Yorum sınırı: +150
Arkadaşlar oylarınızı ve güzel yorumlarınızı bekliyorum. Fazla uzatmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim. 🖤
Bu arada 100K oluşumuzun bir hediyesi olarak gelsin bu bölüm sizlere. 100K olmamızda emeği geçen siz değerli okurlarıma ithaf ediyorum bu bölümü. Çooook teşekkür ederim 🖤Bölüm: 34
Kusurlu Gerçekler
Rüya KARADAĞ
''Gerçekten inanamıyorum. En sevdiğim elbisem resmen ojeyle mahvoldu. Ama sen de neden öyle havaya zıplıyorsun? Duyan da beni çok çirkin, korkutucu bir şey sanacak. Beni görünce bu kadar korkacak ne vardı sanki deli kız? Ay Allah'ım şu tırnaklarının haline bak, onlar da berbat oldu.''
''Sen de kimsin?''
''Kusura bakma, oje sürmeye o kadar dalmışım ki, senin uyandığını fark edemedim. Ojeni düzelteceğim söz veriyorum.''
''Sorun değil tamam. Şimdi bana kim olduğunu söyler misin?''
Günlerdir doğru düzgün düşünmeme, hatta uyumama engel olan ve sürekli aklımı meşgul eden hayali görüntülerden sonra Aden'le tanıştığımız o ilk an iki saniyeliğine de olsa buruk bir tebessüme neden oldu.
Çok kısa bir sürede kardeşim yerine koyduğum Aden'in yokluğu her geçen gün daha sancılı bir hal alıyordu. En kötüsü de elimiz kolumuz bağlı oturmak zorunda kalışımızdı.
Neredeyse bir hafta olmak üzereydi. Kocaman bir hafta...
Artık kendimi yerden yere vurup ağlayamıyordum da. Abimin benimle konuştuğu, bana sarılıp teselli ettiği günün sonrasında bir kriz daha geçirmiştim. Aden'i aramak için koşarak evden çıkıp, kendimi bahçeye attığım sırada, peşimden hızla gelen Buğra beni yakalamış ve gitmeme engel olmuştu.
Zaten o kadar adam bulamamışken benim yapabileceğim ne vardı ki?
Yine de sağlıklı düşünememiştim. O gün en son hatırladığım, ben kucağındayken Buğra'nın koluma yavaşça sapladığı iğne olmuştu. Daha sonradan sakinleştirici olduğunu öğrendiğim iğneyi Buğra koluma saplarken, bakışlarında gördüğüm çaresizlik hala daha gözlerimin önünden gitmiyordu. Özellikle o âşık olduğum gözlerinden akan yaş ise yüreğimin sıkışmasına neden olmuştu. Beni perişan halde görmek en çok ona acı veriyordu. Bunu görebiliyordum. Başlarda bu durumu umursamıyordum ancak bana sakinleştirici iğne yapmak zorunda kaldığı o anki hali... Küçüklüğümden beri tanıdığım Buğra'yı daha önce hiç böyle görmemiştim. Bu kadar acı çekerken...
Onu bir daha o şekilde görmemek adına bir daha kafayı yiyip çıldırmamak için kendimle sessiz bir anlaşma yapmıştım. Kafayı yememek elde değildi oysaki... Üstelik bir daha sakinleştirici iğne ya da herhangi bir ilaç vermelerini istemiyordum. Uyuşturulmak istemiyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/199330009-288-k807125.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Cenneti
Romance''Baran lütfen... Lütfen anla beni, burada kalamam. Seni tanımıyorum bile... Üstelik tehlikede de olsam başımın çaresine bakabilirim. Lütfen bırak artık gideyim.'' Tam birkaç basamak çıkmıştı ki, durdu. Yavaşça bana doğru döndü ve bir kez daha donak...