Multimedia: Halsey - Without Me
***
Rüya KARADAĞ
Elimde alışveriş poşetleriyle tekrardan abimin evine girdiğimde, hava kararmıştı. Aden'le o talihsiz tanışmamızdan sonra, Abimin Arthur'dan sonra ikinci adamı olan Ali'den beni bir alışveriş merkezine götürmesini istemiştim.
Abimin evine sık sık giderdim. Babamızı kaybettiğimizden beri, abimle oldukça uzaklaşmıştık. Daha doğrusu o hep annem ve benden kaçmıştı. Kendisini babamın çok önceden kurduğu şirkete adamıştı adeta. Hayatına hiç kimseyi dâhil etmiyordu. Varsa yoksa şirketti onun için. O kadar çok çalışmış ve çabalamıştı ki, bugün sahip olduğu her şeyi bu çalışmasına borçluydu. Şimdi herkes tarafından korkulan biriydi. Sanırım ondan bir tek ben korkmuyordum. O yüzden zaten sürekli onun öldürme tehditleriyle karşı karşıya kalıyordum.
Abim kendisini her ne kadar ailesinden ve diğer herkesten soyutlamaya çalışsa da, onu hiçbir zaman yalnız bırakmamıştım. Fırsatını bulduğum ilk anda evine ziyaretine geliyordum. O tabi ki bu durumdan hoşlanmıyordu ve kendimi sürekli kovulurken buluyordum. Tabi asla pes etmiyordum, oldukça inatçı olduğumu kendisi de çok iyi biliyordu. Ee, ne de olsa Baran Karadağ'ın kardeşiydim.
Ancak bu sabah abimi aradığımda ona bir türlü ulaşamamıştım. Daha sonra şirketi aradığımda, sekreteri Aslı, bugün şirkete gelmediğini söylemişti. İşte buna çok şaşırmıştım. Abim zorunlu olmadıkça şirkete gitmemezlik yapmazdı. Ona göre değildi işini aksatmak. Bir terslik olduğunu hissettiğim sırada, şirketteki yakın iş arkadaşlarından olan Serdar'ı aramıştım. O da bir bilgisi olmadığını söyleyince dayanamayıp çıkıp buraya gelmiştim. Sabah geldiğimde Arthur, abimin üst kattaki çalışma odasında olduğunu belirttiğinde, bu evde bir garipliğin olduğunu anlamıştım. Arthur bile bir garip davranıyordu, sanki burada olmamı istemiyormuş gibi... Üst kata çıkıp, çalışma odasına doğru yöneldiğim sırada, misafir yatak odasının önünden geçerken bir anda olduğum yerde kalakaldım.
Şu anda abimin evinde, yatakta yatan gerçekten bir kız mıydı? O kadar şaşırmıştım ki yerimden kıpırdayamıyordum. Kimdi ki bu kız? Abimin bu eve bir kız getirdiğini ilk defa görüyordum. Görüştüğü kadınlar oldurdu bazen, ama daha dişi bir sinek bile bu eve girememişken, bu kız da neydi şimdi? Üstelik kızın üstü başı perişan haldeydi. Dudağındaki morluk olduğum yerden bile belli oluyordu.
Şoku atlatıp tam kızın yanına doğru gidecektim ki, biri kolumdan çektiği gibi bana engel oldu.
Abim kaşlarını çatmış, burnundan soluyarak bana bakıyordu.
''Senin ne işin var burada?''
Sana da merhaba abicim!
''Seni merak ettim, telefonlarıma cevap vermiyordun. Şirkete de gitmemişsin. Ben de buraya geldim abi.''
Hafifçe gülümsedim, ancak abim pek oralı olmadı tabi ki.
''Sana kaç defa daha habersiz gelme diyeceğim? Sabrımı zorluyorsun artık Rüya!''
Demek öyle...
''Çok özür dilerim abicim, eğer eve kız attığını bilseydim haber verirdim gelmeden önce. Ama ben zaten seni aradım, açsaydın sizi yakalamış olmazdım.''
Pis pis gülüyordum şimdi. Her ne kadar eve kız attığını düşünmesem de onu kızdırmak hoşuma gidiyordu. Ama sonraki tepkisinden yanlış bir karar verdiğimi anlamıştım.
Kolumdan tuttuğu gibi beni merdivenlerden aşağıya kadar zorla sürükledi.
''Bir daha böyle bir şey söylediğini duyarsam,'' o kadar öfkelendi ki ne olduğunu anlayamamıştım. ''Senin o dilini keserim, küçük hanım anladın mı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Cenneti
Romance''Baran lütfen... Lütfen anla beni, burada kalamam. Seni tanımıyorum bile... Üstelik tehlikede de olsam başımın çaresine bakabilirim. Lütfen bırak artık gideyim.'' Tam birkaç basamak çıkmıştı ki, durdu. Yavaşça bana doğru döndü ve bir kez daha donak...