Bölüm 32: Kirlenmiş Papatyalar

6.4K 252 714
                                    

Multimedia: Cem Adrian : Beni Affet Bu Gece

(Bu şarkıyı özellikle bölümün sonunda bir kez dinlemenizi tavsiye ediyorum. 🖤)

Herkese merhaba!

Bu bölümün ithafı siz değerli okuyuculara gelsin. Bölümü beğenen beğenmeyen herkese sonsuz teşekkürler.
Bu arada 14816 kelimelik bir bölüm oldu. Kendi rekorumu kırdım. Size de kolay gelsin arkadaşlar ☺️
Keyifli okumalar dilerim...
🖤

Bölüm:32

Kirlenmiş Papatyalar


(Bölümün başında Black Club'ta çalan şarkı: The Weekend - Starboy Ft. Daft Punk (Club Remix)

Serdar YILMAZ

Baran, Black Club'a geldiğimiz andan itibaren tek bir kelime bile söylememişti. Gergindi. Daha önce hiç görmediğim kadar öfkeliydi. Evet, onu pek çok kez öfkeli gördüğüm olmuştu. Ancak son zamanlardaki Baran kesinlikle tanıdığım Baran değildi.

Aden'in başına gelenler, bir hafta önce Vural'ın ortaya çıkması ve tabi Selim meselesi derken, artık Baran'ın öfkesinin önüne hiçbir şeyin geçemeyeceğini de anlamıştım. Onu uzun yıllardan beri tanıyordum. Buğra'yla olduğu gibi Baran'la uzun bir geçmişim olmasa da, öfkesinin boyutunu anlayabilecek kadar iyi tanıyordum onu. Aden'le ilk tanıştığı zaman öfkesi bir kar tanesiyse eğer, şu anda o küçük kar tanesi çığ olmuş, meydana getireceği felaketini bekliyordu.

Şüphesiz ki, Aden'in peşinde olan herkesin o çığın altında kalması için de elinden geleni yapacaktı.

Kulüp, oldukça yüksek seste çalan müziğe eşlik eden ve deliler gibi dans eden insanlarla doluydu. Hafta içi ya da hafta sonu fark etmezdi, Baran'ın mekânı daima tıklım tıklım olurdu. Kulübe düzenlenen silahlı saldırıdan sonra bile değişen bir şey olmamıştı. Zaten o gün de saldırı dışarıdan yapılmıştı. Kulübün içerisinde böyle bir şey söz konusu bile olamazdı. Saldırıdan sonra yine de Baran dışarıdaki güvenliği iki katına çıkarmıştı. Bu durumun farkında olan insanlar ise kulübe gelmeyi bırakmamış, aksine kulüp eskisinden daha da fazla kalabalıktı şimdi.

Baran'la birlikte en üst kattaki locada oturuyordum. Geniş siyah deri koltukta bacaklarımı iki yana ayırmış yayılarak otururken, bir yandan da elimde tuttuğum kadehteki viskimi yudumluyordum. Dikkatli bakışlarım Baran'ın üstündeydi. Oturduğu deri koltukta sağ elini çenesinin altına dayamış, hiç kıpırdamadan aşağıda pistte dans eden insanları izliyordu. Bakışları sert, kaşları çatık, çenesi oldukça gergindi. Her zamanki yüz ifadesi aslında bu olsa da, şu an mavi gözlerinin belirgin bir şekilde koyulaştığını gördüğüm dostum kesinlikle tehlike saçıyordu.

Yaklaşık yarım saat önce şirketten direkt olarak buraya gelmiştik. İkimizin de üzerinde siyah bir takım elbise vardı. Ancak Baran locaya geldiğimiz an kravatını koparırcasına çıkarmış, siyah gömleğinin üstten iki düğmesini açmıştı. Bakışları pistte dans eden insanlarda olsa da aslında onları izlemediğine emindim. Hiç kıpırdamadan otururken, yaptığı tek hareket dudaklarına götürdüğü kadehten başka bir şey değildi.

Baran özellikle bir haftadır bu şekildeydi. Zaten az konuşan adam şimdi sadece öfkesini kusmak için ağzını açıyordu. Tabi Aden etrafındayken kendini tutmaya çalıştığını hepimiz biliyorduk. Buna rağmen Aden de pek çok şeyin farkındaydı.

Siyahın CennetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin