Bölüm 18: Black Club

13.8K 428 439
                                    

Multimedia: Shakira - Nothing Else Matters / Despedida Medley

Herkese tekrar merhaba... 18. bölümün ardından bir hafta sonra yine sizlerleyim. Şu ana kadar yazdığım en uzun bölüm bu oldu. Tam olarak 8810 kelimelik bir bölüm. :) Umarım seversiniz. Ve tabi oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayalım. Keyifli okumalar...

***

Baran KARADAĞ

''Çetin beni tutsak etmişti. Şu an senin de ondan bir farkın yok. Keşke... Keşke beni kurtarmasaydın da, ölseydim... O zaman sorumsuzluklarımla uğraşmak zorunda kalmazdın!''

Tam beş gündür Aden'in son söylediği sözler, aklımda tekrar tekrar başa sarıp duruyordu.

Sözleri o gün içimde fırtınaların kopmasına sebep olsa da hiçbir şey söyleyememiştim. Özellikle keşke ölseydim dediği o an...

Ona kızgındım. Hem de çok... Nasıl bunları söyleyebilirdi ki? Tek amacımın onu korumak olduğunu nasıl göremezdi? Onun için endişelendiğimi nasıl anlayamazdı?

Belki de haklıydı. Onu Çetin'in elinden kurtarmıştım ama buna tam olarak kurtarma diyebilir miydim? Sonuçta şimdi de benim evimde hapsolmuştu. Fakat başka bir yol yoktu. Onun kafese kapatabileceğim bir kuş olmadığını ben de biliyordum. Özgür ruhluydu... Güçlüydü... Hassas ve zayıf görünmesine rağmen kesinlikle güçlüydü. Bunun zaten farkındaydım. Ancak anlaması gerekiyordu. Onu bıraktığım an zarar görecekti. Bu yola girmiştik bir kere. Artık geri dönüşü yoktu. Bu şehirde onu koruyabilecek başka kimsesi yoktu. Onu sonsuza kadar koruyabilir ve güvende olmasını sağlayabilirdim. Eğer bu durum evimde hapsolması anlamına geliyorsa, razı olmak zorundaydı.

Her şey bir yana gitmesine nasıl izin verebilirdim ki? Ok yaydan çıkmıştı bir kere. Hiç benlik bir durum olmasa da, aklıma da kalbime de tüm benliğiyle işlemişti artık. Yapabileceğim bir şey yoktu. Bu saatten sonra onu kendimden uzaklaştırmaya çalışırsam eğer, hem kendime eziyet edecektim hem de etrafımdaki herkese ve her şeye... Bu zamana kadar hayatımda işim ve ailem dışındaki her şey benim için gelip geçici olmuştu. Bugün sahip olduğum ne varsa mantığımın sonucuydu, duygularımın değil. Duygularımla hareket edemezdim çünkü. Yolumda bana engel olacak zaaflarım olmamalıydı.

Tabi bu söylediklerimin hepsi Aden'e kadar geçerli olmuştu.

Beni bu kadar kolay nasıl ele geçirdiğini çözemiyordum. Aklımda bu kadar çabuk yer etmesi benim için hiç normal değildi. Ben bu değildim! Beni bu hale getirdiği için aslında ona kızıyordum. Sonra, beni etkilemek için aslında hiçbir şey yapmadığı aklıma gelince, kızgınlığım hemen geçiyordu. Ben gönlüme söz geçiremiyordum. Onun hiç suçu yoktu ki...

Keşke beni kurtarmasaydın da, ölseydim...

Resmen delirecektim!

Son sözleri yüzünden aklımı yitirecektim.

Şu anda şirketimdeki odamda, camın önünde ayakta dikilmiş dışarıyı seyrediyordum. Daha doğrusu camdan dışarı bakıyordum, ama hiçbir şey görmüyordum. Kafamda dönen düşünceler yüzünden, herhangi bir şeye odaklanamıyordum.

Zaten Aden'i beş gündür görememenin siniri vardı üzerimde. Gereksiz yere herkese bağırıyor, hiçbir şeyden hoşnut olmuyordum.

Aslında bu beş gün içinde çoğu kez onun yanına gitmeye yönelmiştim. Ancak her seferinde bu kararımdan vazgeçmiştim. Onu görünce tüm sinirimin geçeceğini biliyordum. Ben de tam olarak bundan korkuyordum. Onu gördüğüm an kendimi tutamayıp, ona dokunmak, sarılmak hatta onu öpmek isteyeceğimi biliyordum. Uzak kalırsam belki bu şekilde hissetmem diye yanına gitmemiştim. Tabi bu planım işe yaramamıştı. Şimdi onu günlerdir göremediğimden daha da agresifleşmiş, sinir küpü olmuştum.

Siyahın CennetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin