Beni kucağına alarak yine dudakları dudaklarıma mühürlendi. Birkaç saniye sonra sırtım ipek çarşafla buluştu.
"Hayatımda senden başka bir kadın olmayacak. Olamaz da."
Tekrar dudaklarımızı buluşturduktan sonra öpücükleri boynuma kaydı. Küçük küçük...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Açtığım zarfı ona belli etmeden kapadım ve şaşkınlık ifademi yüzümde yok ederek arkamı döndüm.
Asıl korkum şu anki adrenalinden gümbür gümbür atan kalbimin sesini duymasıydı.
''Montumu asıyordum. Dolabın köşesinde bu zarfı buldum. Deniz'e sorucaktım onun mu diye.'' dedim üstün rol yeteneklerimi kullanarak.
Önce zarfa sonra bana baktı. Yavaşça adım atarak yanıma geldi ve elimden zarfı aldı. En korktuğum şey ise beni o kadar iyi tanıyordu ki yalan söyleyip söylemediğimi hemen anlayabiliyordu. Bu yüzden rolümü çok iyi yapmalıydım.
''Gerek yok. Çünkü zarf benim.'' dedi benden uzaklaşmadan.
''Emin misin?''
''Evet. Siyah bir zarf kolay kolay herkeste olmaz.'' dedi yine bana derince bakarken.
''Doğru.'' Biraz daha zorlarsa kesin açık vericektim.
Sanki tanrı sesimi duymuş gibi kapı çalındı. Hemen açmak için yöneldim. Ama Burak belimi tutarak bana engel oldu.
''Ben bakarım.'' dedi ciddi bir şekilde. Ardından kapıyı açtı.
''Adem abi, geldin mi?'' dedi Yiğit yanımıza gelerek. Adam otuzlu yaşlarının başlarında duruyordu. En garibi ise yüzündeki telaş ile pusette bir bebeği tutuyordu.
''Geldim.'' dedi nefes nefese.
''İyi misiniz?'' dedim meraklanarak.
''Sağolun. Eşim hastalandı. Bebeği yanımda getirmek durumunda kalınca yoruldum. İstediklerinizi aldım, arabada.'' dedi Adem abi puseti yere bırakarak. Ama bebek çok huzursuz duruyordu. Böyle olunca ağlamaya başladı.
''Hayır kızım, şimdi olmaz.'' dedi oflayarak. Bayağı yorgun görünüyordu.
''Siz poşetleri alın, ben bebeğe bakarım.'' dedim üçüne.
Bu dünyada en sevdiğim varlık, bebeklerdi. Çünkü insanlığın en masum, en saf halleriydi.